Ordu'dan AK Parti milletvekili adayı gösterilen Bakan Özer, Ünye ilçesinde Ordu Büyükşehir Belediyesi Ünye Fevzi Çakmak Sosyal Tesisleri'nde gençlerle bir araya geldi.

Özer, buradaki konuşmasında, son 20 yılın her alanda devrimsel dönüşümün olduğu bir döneme tekabül ettiğini belirterek, "Muhtemelen buradaki gençlerin hepsi son 20 yıl içerisinde hayatlarını şekillendirdiler. Bakın bir ülkenin en değerli sermayesi, kıymetli gençler, beşeri sermayesi. Beşeri sermayesinin niteliğini artırmadaki en önemli enstrüman da eğitim." diye konuştu.

Özer, 2000'li yıllarda 5 yaşında Türkiye'deki okullaşma oranının yüzde 11 olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yani 5 yaşındaki 100 çocuğun sadece 11 tanesi okul öncesi eğitim görüyor. Lise yüzde 44, yani 100 lise öğrencisinin 56'sı lise dışında. Yükseköğretim yüzde 14, net okullaşma oranı, yani Türkiye'nin birinci yüzyılın son 20 yılına gelirken beşeri sermayesini, o geleceği olan gençlerini eğitimle buluşturamadığını görüyoruz. Bunu buluşturamadığı gibi başörtüsü yasaklarıyla, katsayı uygulamalarıyla da eğitimin önünde sürekli bariyerler çıkarttığını görüyoruz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde son 20 yılda yapılan en önemli yatırımın eğitim yatırımı olduğunun altını çizen Özer, "Bir anda tüm Türkiye'de bakın burası çok kıymetli, bölge, il, ilçe ayrımı yapılmaksınız devasa eğitim seferberliği yapıldı. Yeni okullar, yeni derslikler..." ifadelerini kullandı.

Bakan Özer, 2000'li yıllarda Türkiye'deki toplam derslik sayısının 300 bin, şu anda ise 857 bin olduğu bilgisini verdi.

Başörtüsü yasaklarının, eğitimin demokratikleşmesi ve toplumsal taleplere duyarlı olması bağlamında tüm yasakların kaldırıldığını kaydeden Özer, şöyle devam etti:

"Başörtüsü yasaklarının hiçbirisini hatırlamıyorsunuz siz. O kardeşleriniz, o büyükleriniz başörtüsü zulmünden dolayı üniversite kapılarının önünde, üniversitenin içerisine giremediler. İkna odalarında ikna edilmeye çalışıldılar. Kendi ülkelerini terk edip başka ülkelerde yükseköğrenime devam etmek zorunda kaldılar, o da sadece imkanı olanlar. Bugün kadın haklarıyla ilgili konuşanlar o gün hiç konuşmadılar. Başörtüsü, en temel anayasa hakkı eğitime erişimi engelleyemez demediler. O yurt dışına giden kadınlarla ilgili 'beyin göçü oldu' demediler ama bugün beyin göçünden bahsediyorlar."

Özer, 1999 yılında katsayı uygulamasının uygulandığını anımsatarak, "Katsayı uygulaması neydi? Bunları hatırlamamız lazım, hafızamızı tekrarlamamız lazım, bugünlere öyle kolay gelinmedi, sürekli savrulmalar yaşandı, büyük maliyetler ödendi. Hani Tevfik Fikret'in bir sözü var 'zafer biraz da hasar ister.' Gerçekten darbeler alına alına bugünlere gelindi." şeklinde konuştu.

Katsayı uygulamasıyla imam hatip lisesi ve meslek lisesi mezunlarının yükseköğretime giderken alan dışı tercih yaptığı zaman ortaöğretim başarı puanında ciddi bir kesinti uygulandığını hatırlatan Özer, "12 yıl katsayı uygulaması bu ülkede uygulandı. İmam hatipleri felç ettiler, o bugün timsah gözyaşlarıyla iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu insan kaynağını yetiştiremiyoruz diyenler meslek liselerini o gün mahvettiler. İşte imam hatip liseleriyle ilgili ve meslek liseleriyle ilgili katsayı uygulamasına Sayın Cumhurbaşkanımız son verdi." dedi.

"Son 20 yılda 4 milyar kitap öğrencilere ücretsiz dağıtıldı."

Özer, sadece bununla kalınmayıp toplumsal taleplere duyarlı bir eğitim sistemi inşa edildiğinin altını çizerek, şunları söyledi:

"Yani bu ülkenin sadece imam hatip lisesine giden gençleri değil diğer okullara giden öğrencilerinin de ki bu coğrafyada yüzde 99 Müslüman diyoruz değil mi, Kur'an-ı Kerim'i, Peygamberinin hayatını öğrenmek isteyen gençlere ilk kez seçmeli ders seçeneği sunuldu. Peki başka ne yapıldı? Bugün eğitimde fırsat eşitliğiyle ilgili çok spekülasyon yapılıyor, bugün eğitimde fırsat eşitliğiyle ilgili çok konuşanların arkasına bakın, 28 Şubat'taki başörtüsü uygulaması ve katsayı uygulamalarının mimarlarıdır bunlar. İşte Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde garip gurabanın, mazlumlarının eğitime erişilmesi için çok sayıda sosyal politika devreye sokuldu. Bunlar neydi? Ücretsiz ders kitapları, şu anda vaka-i adiye gibi davranılıyor. Şu ana kadar son 20 yılda 4 milyar kitap öğrencilere ücretsiz dağıtıldı. O kitapları peş peşe koysanız buradan Hakkari'ye yol olur. Yardımcı kaynakları biz başlattık Bakanlığım döneminde, 190 milyon yardımcı kaynağı ücretsiz olarak çocuklarımıza dağıttık."

Taşımalı eğitim ile erişim problemi olan gariban çocukları ücretsiz taşıdıklarını kaydeden Özer, "Sıcak yemeği ücretsiz verdik, bugün ücretsiz yemekle ilgili spekülasyon yapanların söyleyecekleri hiçbir söz yok. Bu ülkede 5 milyon yavrumuza, çocuğumuza her gün ücretsiz yemek verdik. Okul öncesindeki çocuklarımızın tamamına Türkiye'nin her noktasında ücretsiz yemek veriyoruz. Başka ne yapıldı? Gariban çocuklara burs verildi." açıklamasında bulundu.

"Bugün itibarıyla bu sosyal politikaların ekonomik maliyeti 525 milyar liradır."

Bakan Özer, pansiyonların, şartlı eğitim yardımlarının yapıldığını belirterek, şöyle konuştu:

"Şartlı eğitim yardımları neydi? Çocuğunun okula devam etmesi koşuluyla ailenin ekonomik seviyesine yapılan bir destekti. Bu yardımların tamamı son 20 yılda kesintiye uğramaya bırakın her geçen gün yenileri eklenerek devam edildi. Destekleme ve yetiştirme kursları, sayılamayacak kadar çok. Şu anda bugün itibarıyla bu sosyal politikaların ekonomik maliyeti 525 milyar liradır. Peki bu ne için yapıldı? Toplumun dezavantajlı kesimlerinin, gariplerin, maddi durumları nedeniyle eğitimden uzak kalmasınlar. Peki bunu kim yaptı? Sayın Cumhurbaşkanımız yaptı. Peki ne oldu sonunda? O biraz önce bahsettim, okul öncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 11, bugün kaç? yüzde 99.86."

Son bir yılda bunun yüzde 65 olduğunu anımsatan Özer, "Biz Emine Erdoğan hanımefendinin himayesinde okul öncesi seferberliği başlattık. Türkiye'de 6 Ağustos 2021 tarihi itibarıyla, yani göreve geldiğim tarihte 2 bin 782 tane anaokulu vardı, biz dedik ki 3 bin anaokulu yapacağız bir yılda. Dediler ki 'mümkün değil', Allah'a şükürler olsun her 'mümkün değil' diyeni yanılttık, bir yıl içerisinde 3 bin değil, 6 bin 4 tane anaokulu yaptık." dedi.

Mahmut Özer, lisedeki okullaşma oranlarına ilişkin bilgi vererek, "Yüzde 99,17'ye çıktı. Bakın son 20 yılda bir kere bütün olarak baktığınız zaman neyi görüyoruz? İnsan kaynağını yani gençlere, yavrularımıza, yani geleceğimize en fazla eğitim yatırımı Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 20 yılda oldu. Bunu inkar edene bir şey demeyeceğim, hakikati örtüyor diyeceğim kibar bir şekilde." ifadelerini kullandı.

"Şu anda Türkiye'de 57 bin 108 okulumuz var, 146 bin binamız var"

Son 20 yılda devletin, hükümetin garibanların elinden tutarak kitabını, yemeğini ücretsiz verdiğini, okula taşıdığını, mümkünse de en yakın yere okul yaptığını vurgulayan Özer, "Şu anda Türkiye'de 57 bin 108 okulumuz var, 146 bin binamız var." dedi.

Özer, ortaöğretimde kızların okullaşma oranının 2000'li yıllarda yüzde 39,2 olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün 'kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili eksiklikler var' diyenler aslında yüzde 39,2'nin failleridir. Bugün gelinen noktada kız çocuklarının okullaşma oranı lisede yüzde 99,1'e yükseldi. Demek ki neymiş, bu ülkenin kız çocuklarını okutmasıyla ilgili hiçbir engel yokmuş ama birileri hem suçluyu hem de güçlüyü oynamışlar. Demişler ki 'sana okul yapmıyorum' okula gitmek istiyor kız çocuğu okul yapmıyorsun, sonra diyorsun ki 'benim istediğim gibi geleceksin, başörtüsü takamazsın.' Okula geldiği zaman da ideolojik endoktrinasyon yapıyorsun, sürekli baskı yapıyorsun, sonra da diyorsun ki 'ya bu muhafazakar kesimin kız çocuklarını okutmayla ilgili problemi var.' Hani problem yok, yüzde 99."

Yükseköğretimde kadınların okullaşma oranının 2014 yılından itibaren erkeklerin okullaşma oranını geçtiğini aktaran Özer, "Bırakın geri kalmayı geçti. İşte kıymetli gençler son 20 yılın eğitim hikayesi budur." şeklinde konuştu.

"Bu ülkede 74 üniversite vardı şu anda 209 yükseköğretim kurumu var"

Bakan Özer, üniversite harçlarını anımsatarak, "Her dönem ücret yatırılırdı, o ücretler kaldırıldı. Bu ülkede 74 üniversite vardı şu anda 209 yükseköğretim kurumu var. Bu ne için yapıldı? Bu ülkenin evlatları yükseköğretime kolay erişebilsin diye. Burslar, her türlü imkanlar yurtlar." dedi.

Yurtlarla ilgili sürekli spekülasyonlar yapıldığını belirten Özer, şunları kaydetti:

"Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünyada yurt kapasitesi birinci olan ülke, 845 bin yatak kapasitesi olan bir ülke ama birileri bunlar yapılmamış gibi sürekli sizleri savunma konumuna itmeye çalışıyor, hem suçlu hem güçlü şeklinde. Daha acı olanı nedir biliyor musunuz? O birileri beyannamelerinde eğitimle ilgili konuştukları şeylere baktığınız zaman şunu görüyorsunuz, onları biz zaten yaptık. Bizim yaptığımızı onlar yapacağız diyorlar. O zaman iki ihtimal ortaya çıkıyor, bir, biz doğru yoldayız, bizim yaptıklarımızı onlar yapacağız diyorlar, iki yapılanları göremeyecek kadar sahadan uzaklar, ikisi de çok kötü."