Selâm ile…
Uzun yıllardır icra edilmeye çalışılan bir gayeye matuf olarak, fikirler mazrufundan ayrılıp araya hâdiselerin sadece magazine indirgenmiş boyutu yerleştirilmekte, sağlam bir istinat noktası olmadığından bütüne dâir bir görüş ortaya konamamakta… Hadiselerin arka planındaki maksat, amil ve amirlerin esamisi dahî okunmamakta... İslâm sancağının yaklaşık yüzyıl önce düştüğü ve tekrar kalkacağına inandığımız Anadolu ise uzun zamandır icra edilmeye çalışılan bu plan çerçevesinde taarruz altında…

“Bu taarruz kim tarafından ve hangi maksada erişmek için yapılmaktadır?” diye sual edilecek olursa: Sorunun birinci kısmına, dünyanın sevk ve idaresinde büyük bir paya sahip oldukları dünya kamuoyunca yavaş yavaş konuşulmaya başlanınca, önce bütün güç kendilerindeymiş intibaı uyandıran, akabinde de mevzuyu her yerde konuşulur hâle getirerek sulandıran; bugün ‘üst akıl’, ‘küreselciler’, ‘global çete’ vesair isimlerle adlandırılan “vatansız Çıfıt Yahudi tarafından” cevabı verilebilir. İkinci kısma, yani maksada gelirsek; içinde bulundukları her zümreyi avuçları içine almak adına bin bir türlü hileye başvuran, önce Musevîliği, akabinde ise İsevîliği tahrif ederek dünyanın büyük kısmını idare imkânına eren Yahudi, daha evvel giriştiği türlü teşebbüslere mukabil bir türlü dejenere edemediği, müstakbel planları için tehlike arz eden İslâm’ı bir daha ayağa kalkamayacak şekilde diz çöktürmek, bir türlü kabul edilebilir hâle getiremediği İslâmsız Müslümanlık’ı kabul ettirebilmek, daha doğru bir tabirle İslâm’ı yeryüzünden silmek için nihai bir saldırı başlattı. Bu saldırıda, medya ve ekonomi gibi unsurların yanı sıra, başta ABD olmak üzere birçok devlet ve şirket de paravan olarak kullanılıyor.

İslâm dünyasına dair yürütülen bu operasyonda “böl, parçala, yut” stratejisi izlenmekte; bu çerçevede Afganistan, Irak, Libya ve Suriye işgal edilerek iç savaşa sürüklendi, Sudan parçalandı. Fakat bu kapışmada dananın kuyruğu hiç şüphesiz Anadolu’da kopacak. Zira, kâğıt üzerinde müttefikimiz olsa da ABD ve onun güdümündeki NATO’nun attığı adımlar ileride icraya kalkışılacak olan Anadolu’ya çullanma harekâtına hazırlık gibi görünüyor. Birkaç misalle; her ne kadar ABD ve NATO’nun Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerine asker yığmasının sebebi olarak Rusya gösterilse de neticesinde Anadolu Batı’dan kuşatıldı. Bu hafta ABD, tanklarını Türkiye-Suriye sınırına dizerek alenen tehdit etti. Türkiye’nin emirden çıktığını anladıkları andan itibaren, ABD’nin uzun yıllardır Ortadoğu’daki kontrol merkezi olan İncirlik’i devre dışı bırakmak için çalışmaya başlanmıştı ve Suriye’nin kuzeyine askerî üsler kuruldu. Suriye’de neredeyse bütün Batılı devletlerin askerleri konuşlanmış vaziyette. Irak’taki Batı varlığı ve İran’ın Müslümanlara karşı Batı ile iş tutmaya meyyal hâli zaten malûm. Hülasa, Anadolu düşman askerleri tarafından kuşatılmıştır.

Etrafımızda tüm bunlar yaşanırken, bizim kamuoyu ise referandum sonrası süreçte bir parsa kavgası bataklığında debelenip durmakta… Bu kör dövüşünden bir an önce kurtularak kendimizi yenilememiz ve kaçınılmaz savaşa maddî-manevî hazırlanmamız şart. Kapağımızda bu meseleyi değerlendirdik ve “Emperyalistlerin Ortadoğu’daki Hedefi: İslâm Birliği’ne Engel Olmak!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu Ömer Emre Akcebe, “Ebrehe Gözüktü; Ebabillerin Gelmesi Yakındır” başlıklı yazısında işledi.

Kâzım Albay, “Boğaz Tokluğuna İnsanları Irgatlaştırmak” başlıklı yazısında orta gelir sınıfına mensup bir tesisat ustası üzerinden iktisadî sıkıntılara değiniyor.

Çakal Carlos (S. Muhammed), “ABD-PKK İttifakı… İç Savaşa Giden Venezüella…” hakkında bir yazı kaleme aldı.

Abdullah Kiracı, bu sayımızda  “Marks’ta Temel Fikir” mevzuunu işliyor...

Bu hafta, TÜRDEB Başkanı Asım Gültekin ile 4-9 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek olan 8. Uluslararası Dergi Fuarı ve dergicilik üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Alâkayla okuyacağınızı düşünüyoruz...  Bu vesileyle tüm okurlarımızı standımıza beklediğimizi belirtelim.

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun dünya ve kâinat planını farklı bir veçheden ele aldığı “Ölüm Odası B-Yedi”nin 363. bölümünün alt başlığı “Daima ‘Pamuksu Üstüne (Kaplumbağa Yumurtası)”…
Fatih Turplu, referandum sonrasında alevlenen tartışmalar etrafında “Türkiye’de Sıradan Bir Gün”  başlıklı bir yazı kaleme aldı...

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz. Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle, Allah’a emanet olunuz...