Selam ile…
Dünyadaki milletler, Kapitalist sistem kendilerini ve memleketlerini esir aldığından beri belini doğrultamıyor.Yerkürenin hemen hemen her tarafında belli bir hayat seviyesine eriştikten sonra fakirleşen insanlar ya da zaten fakir olup da refahı iletişim araçlarında gören yığınlar eliyle, zamlara, düşük maaşlara ve yolsuzluğa isyan hareketleri yürüyor.Küresel çapta boy gösteren bu adaletsizlik, son birkaç yıl içinde onlarca ülkede başlayan ve halihazırda devam etmekte olan protestoların fitilini ateşledi. Kaos her geçen gün derinleşiyor. Batı’nın masum insanların kanı ve emeği üzerine kurduğu Kapitalizm, artık insanlığı patlama noktasına getirdi. Milletler adaletsizliğe “Dur!” diyor.

Bazı ülkelerde düzenlenen protestolarda doğrudan Batılı devletlerin parmağı bulunurken, adaletsizliğe karşı spontane bir şekilde gerçekleşen bazı protestolar ise Batı’nın lehine olacak şekilde yönlendirilmek isteniyor. Kapitalizmin kurucuları, kurmuş oldukları sistemin çöktüğünün farkındalar; fakat yeni bir dünya düzenini nasıl kuracakları hakkında fikirleri yok. Bu sebeple çareyi düzene karşı ayaklanan milletleri güçten düşürmek, düşen iktidarların yerine kendi adamlarını yerleştirmek ve dünyadaki kaosu derinleştirmekte arıyorlar. Tarihten bugüne her zaman kaostan beslenen Batılı devletler, dünyadaki bu düzensizlikten de yeni bir düzen meydana getirebileceklerine inanıyorlar.

Buradan ifade edelim ki çökmekte olan Kapitalist sistemin yerine inşa edilecek olan yeni dünya düzeni hiç şüphesiz “adalet” kavramı merkeze alınarak kurulmaya çalışılacak; çünkü devletlerin ayakta kalabilmesi, adaletin tesis edilebilmesine bağlı. Devlet adalet ile kaimdir; adaletin olmadığı yerde devlet de yoktur. Her fert ve millet için adaleti tesis edebilecek olan tek sitem de İslâm’a nisbetle örgüleştirilmiş bir dünya görüşüdür. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu “Adalet Mutlak’a” başlıklı konferansta bir teklifte bulunmuştu:“Yeni dünya düzeni kurulacaksa, biz de diyoruz ki; buradan başlasın!”

Biz de Kapitalizmin çöküşünü, dünyanın her yerinde boy gösteren adaletsizliği ve bu adaletsizliğin neticesi olarak ortaya çıkan halkların haklı isyanını kapağımıza taşıdık ve “Kıtalar Çapında Başkaldırının Ayak Sesleri-Dünya Düzeni Dikiş Tutmuyor” manşetini attık.

Kapak mevzumuzu “Göstergeleri Çalışmayan Global Düzen” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, “Gelirlerin azalması, işsizliğin artması, sosyal devlet rolünün gerilemesi, alt ve üst yapı yatırımlarının yenisi yapılamadığı gibi eksiklerinin tamirat ve tadilâtına bile para yettirilemiyor olması ve bir de tüm bunlara ilâveten hiçbir manevî dayanak kalmamış dünyayı daha önce hiç tecrübe etmediği yeni bir güne hazırlıyor.” diyor.
Hasret Yıldırım, “Kemalizm Dini’nin Coşkun Tapkanları” başlıklı yazısında, genç dimağların bir faniye ilâh gibi bakmasına sebep olan müfredat yerli yerinde dururken yöneticilerin tahkikata tâbi tutulmasının faydası olmadığından bahsediyor.

Bu sayımızda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında gazeteci heyetinde bulunan gönüldaşımız Yakup Köse ile Beyaz Saray’da yaşanan hadiseler hususundabir mülakat yaptık.

Kerim Bozdağ, “Atatürk’ü Sevmek” başlıklı yazısında toplumun tapınma ayinleri, putlaştırma seansları eşliğinde çağdaşlık masalları ile uyutulduğunu ifade ediyor.

Araştırmacı-Yazar Murat Akan ile yapmış olduğumuz mülakatta Akan, dünyanın çeşitli yerlerindeki protestolardan bahsediyor ve her ülkenin insanlarının sokağa dökülmek istendiğine değiniyor.

Doç. Dr. Mehmet Özkan ile Bolivya ve Latin Amerika’da yaşanan hadiseler üzerine yapmış olduğumuz mülakatı da alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz. Özkan, dünya siyasetinin ideolojik merkezli bir çıkmaza girdiğinden bahsediyor.

Çakal Carlos (S. Muhammed) Bolivya’da yaşanan hadiselerden bahsediyor.

Kâzım Albayrak, “Yüksek İslâm Boykotlarının Önemi” başlıklı yazısında Yüksek İslâm Enstitüsü boykotlarının İslâmî mücadele açısından ehemmiyetine vurgu yapıyor.

Sebilürreşad Dergisi Yayın Kurulu Başkanı Recep Garip ile1970’li yılların sonunda Yüksek İslâm Enstitüleri’ne akademik hüviyet kazandırılması için yapılan boykotları konuştuk.

Boykot döneminde İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü talebelerinden olan Polat Aygün de BARAN’a vermiş olduğu mülakatta boykot döneminde yaşanan hadiselerden bahsediyor.

Ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.

Nice sayılarımızda görüşmek dileğiyle…

Allah’a emanet olun…