Neredeyse her türlü siyasetin ve çıkar ilişkisini içinde olan ve ama dışındaymış izlenimi vermeye gayret eden Gülen ve taifesinden geçen hafta siyasi ve içtimai “itiraflar” dolu olan haberler gündemi işgal etti. Mısır hadisesi olmasaydı belki de gündemin zirvesine oturacaktı. Mütedeyyin Anadolu insanınca “hesaba çekilme korkusunun işaretleri” olarak kabul edilen ve öyle de görülen bu “itiraflar” mensuplarında da hem gönül kırıklığı hem de çok büyük bir şaşkınlık meydana getirdi. On gün içinde Zaman gazetesi abone sayısı 150 bin birden düştü. İçeride “mütevelli toplantıları”nda tartışılan en önemli şey oldu ve bazı yerlerde çok şiddetli eleştiriler getirildi… Cemaatin kendi içyapısındaki “mana” çatladı… Bu durum üste yansıyınca müthiş bir telaş baş gösterdi ve ortaya Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının “11 Maddelik Cevab”ı çıktı… Ancak içeriye doğru bu çıkışı yapan cemaat ileri gelenleri dışarıda ve derinlerde başka bir tezgâha giriştiler. Samimiyetsizlikleri defalarca deşifre olmuş bu gibi kimseler milletler arası basına çeşitli demeçler vererek “ikiyüzlü” çizgilerinde batıya ve Siyonizme olan sadakatlerinin altını çizdi.

ABD’nin ünlü dergisi TheAtlantic’e özel bir röportajdan: Amie Tarabay soruyor; Geçmişte Museviler ve İsrail hakkındaki bazı söylemleriniz anti-semitik olarak algılandı. Buna cevabınız nedir?

F.G; “Kemali samimiyetle itiraf etmek lazım ki, ayet ve hadisleri yanlış anlamış ve yaptığım izahlarda yanılmış olabilirim. Şunu anladım ve daha sonra belirttim ki, Kur’an veya sünnette yer alan eleştiri ve lanetlemeler belli bir inanca bağlı insanlara değil herhangi bir insanda olacak karakteristiğe yapılıyor. Bazen sözlerim amacı dışına çıkarılıyor. Bazı maksatlı çevreler konuşmanın bütünlüğünü bozup, montajlayarak sizin demediğiniz, demeyi hiç bir zaman düşünmediğiniz şeyleri size söyletiyor. Bizim diyalog adına ortaya koyduğumuz gayretleri bazı kesimler 'Müslümanların Yahudi ve Hıristiyanlara bakışını yumuşatıyorsunuz' diye tenkit ettiler. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) sünnetinde olmayan hiç bir şeyi yapmadım. "O da bir insandı" diyerek yanlarından gecen bir Yahudi cenazesine ayağa kalkan Efendimizdi (s.a.v). Geçmişte İsrail’in kimi icraatlarını tenkit ettim doğru, ama masumların hayatına kasteden intihar saldırılarını da lanetledim.”

Hüseyin Gülerce ; “Bizim ‘hizmet’ dediğimiz, aynı duygu ve düşüncede birleşen fedakâr insanların birlikteliğinin, ‘dinî cemaat’ olarak vasıflandırılması tam anlamıyla bir haksızlık olur. Hocaefendi kaç defa söyledi; ‘dinî cemaat değiliz’ dedi…”

Ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın 11 Maddelik açıklaması. Hepsini buraya almamız mümkün değil. Ancak “merdi Kıpti” hesabı savunmaya geçerken açığa çıkardıkları durum güya reddettikleri şeyin bilfiil içinde olduğunu gösterdi. Biz de buna dikkat çekelim istedik… Zaman manşetten geçmiş haberi  “Gezi Parkı eylemlerinin arkasında Hizmet Hareketi vardı. Hizmet vesayet kurmak ve iktidara ortak olmak istiyor. Hizmet 7 Şubat'ta Başbakanı tutuklayacaktı. Böceği Başbakanın odasına Hizmet’e yakın çevreler koydu. Hizmet seçimlerde bazı parti ve kişilerle ittifak yapacak.” Şimdi güya bunlar iddia, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı da buna cevap vermiş… Yahu hangisi yalan ona cevap versenize… Saydırmayın tek tek, kendi gazetenizi de mi okumuyorsunuz. Todays Zaman'da çıkan haberleri, büyüğünüzün verdiği röportajları, Zamanın köşe yazılarını. Gazete kağıdına kadar verdiğiniz “Taraf” gazetesini. Güya mesafeli durduğunuz en has adamınız Baransu’yu.. Yahu bunları bırakın siz hiç Ekrem Dumanlı’yı da mı okumadınız? Komik olmayın…

Korkmayın azıcık cesur olun…