Üstad Necip Fazıl tarafından kaleme alınan “Put Adam” isimli eserin ilk baskısı 1977, ikinci baskısı ise 1978’de Arapça olarak Lübnan Beyrut’ta, Es’Seriketul Müttehide adlı bir matbaada basılmıştır. 2019 yılında da Dâru’l-Hilâfeti’l-Aliyye Medresesi tarafından aslî diline, yani Türkçeye kazandırılarak Küresel Kitap tarafından yayınlanan kitap çıktığı an itibariyle Türkiye’de büyük alaka gördü.

Kemalistlerin Necip Fazıl Korkusu

Eserin Türkçesinin yayımlandığının duyulmasından itibaren beri, bilhassa Kemalist camianın yayın organları ile sosyal medya hesaplarında kıyamet kopmuş ve eserin toplatılması noktasında bir kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışıldı. Kitabın Mustafa Kemal’e yönelik çirkin hakaretler ve iftiraların yer alıyor olduğu iddiasıyla yasaklanması talep edildi. Halbuki, eser, bizzat Mustafa Kemal’in arkadaşlarının ve destekçilerinin onun hakkında yazdıklarından oluşmakta. Ayrıca eser kimseye hakaret ve tahkir etme kaygısıyla kaleme alınmamış, bilâkis, gizlenen gerçekleri ve gerçeklerin gizli kalmış olması sayesinde türetilen sahtelikleri ifşâ etmiştir. Ve bu ifşaat, vesikalar, birden çok şahitlikler, Mustafa Kemal’in bizzat kaleme aldığı Nutuk adlı kitapta herkesin gözü önünde duran tutarsızlıklar ve kaskatı vakıalara dayandırılarak, hiçbir şüpheye mahâl bırakmayacak şekilde izah edilmiştir. Burada biraz daha ileri gidecek olursak, “Put Adam”ın ahlâkî düşkünlükleri ile alâkalı bugün Türkiye’de bile artık saklanması mümkün olmayan birkaç misâlden fazlasına yer vermeye tenezzül etmemiş Üstad Necip Fazıl. Bunun yerine ele aldığı meselenin ciddiyetine hâlel gelmemesi için, eserin başından sonuna dek esas üzerinde kalmasını bilmiş.

Hırsıza hırsız, katile katil, sapığa sapık demek hiçbir kanun maddesiyle suç kapsamı içine alınamaz; bilâkis esas suç teşkil eden hırsızlık yapmak, cinayet işlemek ve bir milletin manevî ırzına tasallut etmektir. Fakat söz konusu Türkiye olunca işler değişiyor.

Put Adam Eserinde Ne Anlatılıyor?

446 sayfalık Put Adam isimli eser Arapçadan Türkçeye tercüme edildiği için Üstad Necip Fazıl’ın üslubunu eserde göremiyoruz fakat mevzuların hakikatinde herhangi bir değişiklik de söz konusu değil. Put Adam eserinin asli olan Türkçesi ise Büyük Doğu yayınlarında mevcut.

Put Adam eserinde Mustafa Kemal’in, 1919 öncesi ve sonrasıyla hayat tarzı, Vahdettin Han tarafından vazifelendirilmesi, Samsun’a gidişi ve kongreleri, Türkiye Millet Meclisi’nin kurulması, İstiklâl Savaşı, Cumhuriyet dönemi, inkılâplar dönemi, Çankaya, Dolmabahçe ve Mustafa Kemal’in ölümüne kadar geçen zaman zarfında yaşananlar delilleriyle ele alınıyor.

Eserde, memleketin başka ülkelere nasıl peşkeş çekildiği, İslam’a ve İslam kültürüne nasıl düşmanlık edildiği, başta hilafetin kaldırılmasıyla beraber, kılık kıyafet kanunu, harf inkılabı ve benzeri Türkün ruh köklerini kurutacak faaliyetler tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriliyor.

Kitaptan da anlaşılacağı üzere harf inkılâbı ile Müslümanların geçmişle bağları tamamen koparılmış, İslâm kültürüne yabancı bırakılmıştır. Getirilen kılık kıyafet kanunu ile Batılılara benzeme yolunda büyük adımlar atılmıştır. Tek parti rejimiyle getirilen kanunlar cebren uygulanmış, kanunlara uymayanlar idam edilmiştir. Ezanla birlikte alimler de susturulmuş, geçmiş tarihimiz kötülenmiş, Batılı kültür empoze edilmiştir.

Eser sadece Mustafa Kemal’i değil, onu anlatan kişileri, çevresini ve dost düşman birçok kişi hakkında da malumatlar ihtiva ediyor. Böylece Üstad Necip Fazıl, bir adamın nasıl ve ne şekilde putlaştırıldığını da gözler önüne seriyor. M. Kemal’in Nutuk, Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam, Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya kitabı ve benzer hatıratlar kitapta esas alınmış, onların iddialarına ağırlık verilerek itiraflar ve çelişkiler gösterilmiş, hak ve hakikat kutbu kuvvetlendirilmek istenmiştir. Dr. Rıza Nur’un hatıratına ise onun hissî tarafını eleyerek, şahidliğine başvurmak şeklinde yer vermiştir. Yani sadece Rıza Nur’a dayanmamıştır. Sonuç bölümünde kısaca da olsa bir değerlendirme yapılmıştır. Tamamen objektif kıstaslarla ve tarihî vakalarla mevzu işlenmiş, yorum yanlışları ve abartıların ise yine tarihî vakalarla doğrusu gösterilmiş, karşı tarafın maksadları yine onların kaynaklarından ispat yöntemiyle vuzuha kavuşturulmuştur. Ancak şen’î bir fiil söz konusu olduğu zaman ağır kelimelere mecburen başvurulmuştur. Ayyaşa ayyaş, sefihe sefih demek gibi. Bu eserde M. Kemal’in ahlâkî sıkıntılarına yer verilmesinin sebebi ise, M. Kemal’in siyasî bir şahsiyet olması ve eserin biyografi tarzında olmasındandır.

Yayıncıya Hapis, Kitaba Yasak

Put Adam’ın yayınlanmasından itibaren gördüğü büyük alaka rejim gardiyanlarını telaşa düşürdü. Hakikatin önünü kesmek isteyen Kemalist rejim gardiyanları tarafından kitaba ve yayıncısına 5816 sayılı kanuna muhalefet suçlamasıyla dava açıldı.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucu kitabı yayınlayan yayınevinin sahibi, “Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret” suçundan hapis cezasına çarptırılırken, eserin tüm nüshalarına da 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 25. maddesi uyarınca el konulmasına, dağıtım ve satışının yasaklanmasına karar verildi.

Kitap Toplatıldıktan Sonra Daha Çok Alaka Gördü

Yayınlandığında büyük alaka gören ve birkaç hafta içerisinde 10 binlerce basılan Put Adam eseri, hakkında toplatılma kararının çıkmasının ardından Müslümanlardan daha fazla talep görmeye başladı.

5816 ile mi Büyük Doğu İnşa Edilecek?

20 yıldır iktidarda olan Ak Parti’nin Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın “76 milyon hep beraber Büyük Doğu’yu inşa edeceğiz.” dediği ülkede, 2019 yılında müellifi Üstad Necip Fazıl olan Put Adam eseri yasaklandı. 5816 sayılı kanunun kaldırılması şöyle dursun, bu kanun dolayısıyla cezalandırılan insan sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle belirtelim ki, son dönemlerde iktidarın Kemalizme olan tavizi ve Kemalizmi destekler mahiyetteki çalışmaları da dikkatlerden kaçmıyor ve Müslümanlara karşı olan düşmanlık da Kemalist rejim sun’i teneffüslerle yaşatıldıkça artıyor. Gerçeklerle yüzleşmeye cesareti olmayan Kemalistler ve rejime dokunmaktan korkan sünepeler ne kadar uğraşırsa uğraşsın, “gerçeklerin er yahut geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.”