Şimdi herkes soruyor, ne oluyor, neden böyle oldu diye. Kimileri bunun sebebini biliyor da söylemiyor, diğerleri ise gerçekten de ne olduğunu anlamlandırmaya çalışıyor. Biz şimdi ne olduğunu anlatalım:

Bir tarafta Kahramanmaraş merkezli yaşanan iki büyük depremden sonra, çoklarının beklediğinin aksine düşmek bir yana düzenli bir şekilde oy oranı yükselen Erdoğan.

Diğer tarafta, kazanmasının mümkün olduğu iddia edilen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş yerine aday olacağım diye tutturan, aylardır kendi adaylığı için yabancı ve içimizdeki yabancılaşmış bağlantılarını kurarak vatana ve millete ihanetin adayı haline gelen kripto Ermeni Kemal Kılıçdaroğlu.

Bu tabloyu aslında en iyi şekilde Meral Akşener okudu. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamına, kendisini Alevî kisvesine bürümüş bir Ermeni’nin hiçbir şekilde getirilmeyeceğini sanıyoruz ki bunu en iyi bilenlerden biri Meral Akşener’dir. Ayrıca, millete böyle bir dayatmanın bedelinin de ödetileceğini bilecek kadar tecrübelidir. Demokrasi denen zıkkım, biliyorsunuz, dayatılan adaylar arasında seçme özgürlüğüdür. Buna rağmen Akşener son ana kadar kendi adaylarında ısrarını sürdürdü, masayı terk etmedi; fakat kripto işbirlikçi ile Erdoğan düşmanlığından gözü dönmüş onun işbirlikçilerinin geri adım atmaması karşısında gemileri yaktı ve kenara çekildi.

Bundan sonrasında eğer ki olağanüstü bir hadise yaşanmaz ve Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçilirse, artık bu hain işbirlikçilerin üzerinden silindir gibi geçeceği muhakkak. Meral Akşener aldığı bu karar ile aslında bu silindirin önünden çekildi. Bu işi de öylesine büyük bir maharetle yaptı ki, mukadder olduğu üzere kaybettikleri zaman CHP ile masanın paydaşları ve bugün belediye başkanı konumundaki İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ı da millet silindiri tarafından çiğnenerek siyaset tarihinin çöplüğüne atılacak hale getirirken, kendisini tüm bu menfiliklerden koruyacak bir noktaya konumlandırdı.

Bakalım bundan sonrasında neler olacak, göreceğiz.