ABD, "demokrasi" bahanesiyle işgal ettiği Afganistan'a, 20 yıl boyunca savaş, yıkım ve kaostan başka bir şey getirmedi. Biden yönetiminin çekilmesi ve Taliba'nın ülkeyi yeniden kontrol etmesi, ABD'ye duyulan uluslararası güveni yerle bir etti.

Çin Halk Cumhuriyeti yönetiminin desteklediği yayın kuruluşlarından Global Times'ta yer alan bir makalede, ABD'nin desteğiyle 'Çin'den ayrı bağımsız ülkeyiz' iddiasını güçlendiren Tayvan'a uyarılarda bulunuldu.

Makalede, Tayvan'ın Demokratik İlerleme Partisi (DPP) liderlerinin uyanık olması ve Çin'den ayrılma savunucularının rüyalarından uyanması gerektiğini belirtilerek, "Tayvan Boğazı'nda çıkacak olası bir savaş halinde, Tayvan savunmasının saatler içinde çökeceğini ve ABD ordusunun yardıma gelmeyeceğini anlamalılar. Sonuç olarak, DPP yetkilileri hızla teslim olurken, bazı üst düzey yetkililer uçakla kaçabilir" ifadelerine yer verildi.

Global Times, DPP yetkilileri için en iyi seçimin, durumu buraya sürüklemekten kaçınmak olduğunu yazdı.

"Kendilerini ABD'nin Çin karşıtı anakara savaş arabasına bağlama yollarını değiştirmeleri gerekiyor. ABD'nin stratejik piyonları olarak hareket etmek ve bir savaşın acı meyvelerini tatmak yerine, Boğazlar arası barışı siyasi yollarla sağlamalılar."

Gazete ayrıca Kabil'deki kaosu, pazar günü Afganistan'da olduğu gibi, ABD büyükelçiliği çalışanlarının helikopterle tahliye edildiği 1975 Saygon'un Düşüşü'ne benzetti.

Global Times, ABD'nin Devrim Savaşı'ndan sonra emperyal Fransa'ya ihanet etmesinden ve 2019'da Suriye'de desteklediği grupları terk etmeye, Afgan savunması çökerken Kabil'den kaçmaya kadar, müttefiklerini terk etme konusunda uzun liste bir geçmişi olduğunu söyledi.

Makalede, "Bu, Tayvan'ın gelecekteki kaderinin bir tür alameti mi?" ifadeleriyle, DPP liderlerine açık açık gözdağı verildi.

Japonya'nın 1895 yılındaki savaşta Çin'i yenilgiye uğratarak el koyduğu Tayvan Adası'ndan, mağlubiyetle ayrıldığı İkinci Dünya Savaşı sonrası çekildi. Savaş sonrası Çin'de, komünistlerle milliyetçiler arasında iç savaş başladı. 1949 yılında Mao Zedong öncülüğündeki Çin Komünist Partisi'nin iktidarı almasıyla, Milliyetçi Parti yanlıları kaçarak Tayvan Adası'na sığındı. Komünist Parti yönetimindeki Çin Halk Cumhuriyeti'nden adaya kaçan milliyetçiler 1912 yılında kurulan Çin Cumhuriyeti'nin burada devam ettiğini savunurken, Komünist Parti Tayvan'ı ülkenin özerk bir bölgesi olarak görmeye devam etti.

Ülkede ortaya çıkan iki farklı siyasi otoritenin neden olduğu gerilim ve karmaşa 1971'deki Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla yeni bir boyut kazandı. BM siyasi otorite olarak tanıdığı Çin Cumhuriyeti (Tayvan) yerine siyasi otorite olarak Çin Halk Cumhuriyetini tanıma kararı aldı. Karar sonrası Tayvan, bağımsızlık arayışını dönemsel farklılıklarla sürdürdü. 2005 yılında Çin Ulusal Kongresi'nin yürürlüğe koyduğu 'ayrılma/bölünme karşıtı kanun' (Anti-secession Law) ile Tayvan'a karşı sürdüreceği tutumu açık bir şekilde ortaya koydu.