Bugün en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi de, üniversite talebelerinin ahvâli ve ahlâk, mefkûre ve ideolocya eksikliğine eklenen usûl yanlışlıkları neticesinde bizi, “bizim çocuklarımız” demekten imtina edecek vaziyete getirecek tavırları… Bu tavırlara vesile olan ise yine seküler dünya düzeni çerçevesinde yetiştirilmeleri ve idraklerinin iğdiş edilmiş olması. Bir öğrencinin üniversitede okuma sebebinin istikbâlde maddeten değil de mânen “yüklü meblağlar” kazanma kaygısı olmalıdır; hâlbuki bugün hemen hemen tüm üniversite talebelerinin tek düşündüğü işin maddî veçhesidir.

Üniversitelere bakışın değişmesi için çekirdekten; yani aileden başlayarak toplumun şuurunun İslâm ahlâkı çerçevesinde yeniden imarı şarttır. Üniversiteleri gelecekte para kazandıracak mesleklere sahip olmak için diploma alınması gereken kurumlar olarak görmekten ziyâde ilim ve irfana, şahsiyet kazanmaya açılan kapı olarak algılamak gerekir.

İlk tahsilden üniversite son sınıfa kadar maarif sistemimizde müsbet bilgiler, Batı’nın İslâm âlemini uyuşturma vasıtası olmuştur. Hâlbuki her fırsatta dile getirdiğimiz gibi bu bilgiler, özünde bizim malımızdır. Batı eşya üzerindeki tesiri ile bize üstünlük kurarken, biz “insanın eşya ve hadiseleri zapt ve teshir etmesi için” yaratıldığını unuttuk. Bu çerçevede Batı, bizim için papağanvari taklit edilerek kendisine ulaşılacak bir mevhumun ifadesi değildir. Yurtdışında, bilhassa Batı’da eğitim gören talebelerimizin, oralardan bilgi alarak memleketimizde iklimlendireceği yerdir. Buradan yurtdışında eğitim gören talebelerimizin de devlet adına, ilim ajanı memuriyetini haiz olduğu anlaşılır. Keza üniversitelerimiz talebeye ezbere bilgi veren değil, talebenin bilgiye nasıl ulaşacağının yolunu işaret eden kurumlar olmalıdır.

Tüm eğitim safhalarında olduğu gibi üniversitelerde de eğitim ücretsiz olacak ve eğitim üzerinden sağlanılan her türlü rantın önü kesilecektir. Harç paraları ve her türlü ücretin önüne geçilecektir. Üniversite hocalarının durumu da İslâm tarihindeki misâllerde mevcuttur. Üniversite hocaları bir nevî memleketin istikbâlinin de mimarlarıdır; bu sebep ile İslâm dâvasının ahlâkı ile ahlâklanmış, kendisini ilim ve irfana adamış ve bir günü bir gününe eş geçmeyen, üreten münevverler olmak zorundadırlar. Böylece her dalda İslâmî naslar üzerine tesis edilerek verilen eğitimle sonsuz bir hikmet ufku açılması için çaba sarf edilecektir.

Makalenin tamamı için TIKLA