Alevi dernekleri ve federasyonları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulmasına ilişkin paketi İstanbul’daki Garip Dede Dergâhı’nda protesto etti.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, yaptığı konuşmada İslâm’a ve Müslümanlara kin kustu. Erçe, Alevilerin Kemalist rejim tarafından Ehli Sünnet’e karşı denge unsuru ve Türkiye’nin Batılılaşma sürecinin Batı’ya açılan sapkın yüzü olarak kullanıldığı gerçeğini yaptığı açıklamayla üstü kapalı biçimde bir kez daha faş etti.

Erçe yaptığı açıklamada paketin antidemokratik bir saldırı olduğunu belirterek, “Açıkça ilan ederiz ki bu, devletin Alevi kurumsallaşmasına, Alevi dinselliğine yönelik darbe ve el koyma girişimidir. Buna şiddetle karşıyız. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın özelleştirilerek dağıtılmasını ve tasfiyesini tartışmamız gerekirken, tam tersine cemevlerinin devletleştirilmesi ancak AKP tarzı bir kurnazlığın ürünü olabilir.” dedi.

Dernekler ve federasyonlar adına hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, “Cumhurbaşkanı dün Şahkulu Sultan Dergahı’nda, yine her zaman yaptığı gibi Alevilerin kendi öz örgütlerini yok sayarak, çevresinde toplayabildiği kimi göstermelik muhataplarıyla, sanki tüm Alevi toplumu ve örgütleri kendi arkasındaymış gibi bir fotoğrafın önünde, Alevilere sözüm ona müjde adı altında sözde demokratik bir reform paketini açıklamıştır” dedi.

Açıklanan paketin demokratik ve müjde olmadığına da vurgu yapan Erçe, “Bu antidemokratik paketin gereği olarak oluşturulacak kurum ‘cemevi hizmetlerinden eğitim faaliyetlerine’ kadar cemevlerinde tüm kontrolü eline almaya hazırlanmaktadır. Cumhurbaşkanının bu belirsiz, muallak cümlesinin içinde taşıdığı tehdide karşı bütün Alevi toplumunu ve kurumlarını uyanık olmaya çağırıyoruz. Aksi halde, rızalık üstüne, Hakk uğruna hizmet veren dedelerimiz bundan sonra devletten alacağı maaşın hizmetçisi olacak, kamu kaynaklarının din kisvesi altında yağmalanmasından pay alacaktır. Yetmezmiş gibi eğitim faaliyetleri adı altında çocuklarımız, dedelerimiz, pirlerimiz, analarımız, ana sultanlarımız, ana bacılarımız, rayberlerimiz, rehberlerimiz, zakirlerimiz, hak aşıklarımız, Sünniliğin çarklarında şekillenecek, demelerimiz, nefeslerimiz, ayetlerimizin yerini Sünni doktrinin boğucu soluğu alacaktır. Bunun varacağı yer, cemevinde Kur’an kursu, cemevinde mızraklı ilmihal, cemevinde namazdır. Kimsenin dininde ve ibadetinde gözümüz yok ama bilinmelidir ki son bir Alevi de kalsa her Alevi, kendi dinsel varlığının üzerine kimsenin kem gözünü de düşürmeyecektir.” ifadeleriyle İslâm’a ve Müslümanlara saldırdı.

Açıklamanın devamında Yunus Emre, Hacı Bektaş Velî gibi Ehli Sünnet büyüklerinin Alevî gibi gösterilmesi suretiyle cehaletin en alası, müfteriliğin en ileri seviyesi sergilendi.