Sıcak bir pazar sabahı saat 10.00’da, Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’ta öğretmen Alaa Abu Sabt yaklaşık 20 çocuğun karşısında duruyordu. Çocuklar, kamptaki herkesin “eğitim çadırı” dediği yerde toplanmıştı. Burasının okul olduğunu belli eden tek şey birkaç kalem, dağınık kâğıt yığınları, içinde kırık dökük boya parçaları bulunan bir kavanoz ve iki kırık sandalyenin arasında zar zor duran bir kara tahtaydı.

“Biraz daha bekleyelim, diğerleri de gelsin,” dedi Alaa. O sabah bir yardım kuruluşuna ait su tankeri kampa gelmişti; çoğu öğrenci bidonlarını doldurmak için kuyruğa girmişti. Bazıları derse geç, toz içinde ve nefes nefese geldi. Alaa, Usaid isimli bir çocuğa çadırın zeminine serilmiş ince örtüye basmadan önce sandaletindeki kumu silmesini hatırlattı.

Çocukları toparlamak için derse resimle başladı. Kağıtları ve kavanozdaki erimiş, yamuk boya parçalarını dağıttı. Usaid, ailesiyle ve amcasının ailesiyle bir çadırda yaşıyor olmasına rağmen, resmine her çocuğun kendi odası olduğu renkli karelerden bir ev çizdi.

“Okulda ne tuvalet var ne su,” dedi Alaa. “Bir çocuk tuvalete gitmek isterse, kendi çadırına koşmak zorunda.” Alaa’nın öğretmenliği için maaş da yok. Yardım kuruluşlarından malzeme istemiş ama pek karşılık bulamamış. “En basit şeylere bile ihtiyacım var,” diyor; kalem, kâğıt, defter. “Ama bulunursa çok pahalı. Kitap yok, çanta zaten hayal gibi. Artık bunları düşünmek bile lüks oldu.”

Açlık her yerde. Bazı aileler çocuklarını sırf açlıklarını unutsunlar diye çadıra gönderiyor. “Derslere odaklanabiliyorlar mı? Tabii ki hayır,” diyor Alaa, yorgun bir tebessümle.

Filistin, dünyanın en yüksek okuryazarlık oranlarından birine sahip; yüzde 98. Ama Gazze’de eğitim artık güvenlik, yiyecek, su ve sağlık hizmetlerinin çok gerisinde. Çocuklar için sınıf, çoğu zaman açlıktan, yas ve korkudan bir kaçış noktası.

Savaş iki yıl önce başladığında Gazze’de dersler yeni açılmıştı. Okullar hızla göç eden aileler için barınağa dönüştü; sıraların yerini şilteler aldı. Bu barınakların çoğu sonradan bombalanıp yok edildi. Bugün Gazze’de okulların neredeyse tamamı hasarlı ya da tamamen yıkılmış durumda.

Geçen yıl Ramallah’taki Filistin Yönetimi, Gazze’deki çocuklara internet üzerinden ders verebilmek için “sanal okul” başlattı. Müfredat, kaybedilen zamanı telafi etmek için iki yılı birleştirilmiş hızlandırılmış derslerden oluşuyordu. Ama Alaa’nın sözleri durumu özetliyor: “Kâğıt üstünde çözüm, ama pratikte imkânsız.” Çocukların çoğu kaleme bile ulaşamıyor; bilgisayar ya da internet zaten hayal. Elektrik yok denecek kadar az, bağlantılar kesik, aileler hayatta kalmaya odaklanmış durumda.

Kamptaki gönüllü öğretmenler, birinci sınıftan onuncu sınıfa kadar çocuklarla ilgileniyor. Küçükler Arapça, matematik ve İngilizce; büyükler fen, fizik, kimya görüyor. Ama internet ya da malzeme olmayınca, Alaa çoğu zaman doğaçlama yapmak zorunda kalıyor.

Pek çok çocuk hangi sınıfta olması gerektiğini bile bilmiyor. “Savaş başlamadan önce birinci sınıfa geçecektim,” dedi küçük Manal. “Şimdi… bilmiyorum. Belki ikinci. Yok, üçüncü.” Bugünün üçüncü sınıf öğrencileri basit okuma yazmada bile zorlanıyor.

Ahmed ve Mahmoud sık sık geç geliyor; babaları birkaç ay önce yardım dağıtım merkezinden yiyecek getirmeye çalışırken öldürüldü. Aya, savaşın üçüncü haftasında babasını kaybettiği için 4 yaşındaki kız kardeşi Ameera’yı da derse getiriyor. Ghada’nın kardeşi de savaşın başında öldürüldü. Manal’ın babası 2023 Kasım’ından beri kayıp; ailesiyle birlikte Gazze’den güneye kaçarken İsrail kontrol noktasında gözaltına alınmış. Alaa’nın da bir kardeşi İsrail saldırısında öldürüldü.

Bu, savaş başladığından beri Alaa’nın dördüncü okul çadırı. İlk başta kendi yaşadığı çadırda ders veriyordu. Sonra ayrı bir çadır buldu ama hem o hem de sonrakiler İsrail bombardımanıyla yok edildi. Çocuklar patlama seslerini öyle iyi tanıyor ki, uçak mı, drone mu, gemi mi olduğunu ayırt edebiliyorlar. Ben oradayken Alaa matematik dersi veriyordu; önce İsrail İHA’larının vızıltısı, ardından yakındaki patlamalar duyuldu. Çocuklar irkildi, kimisi çadır kapısına yöneldi. Usaid arkadaşlarını sakinleştirmeye çalıştı: “Korkmayın.”

Bombardıman durduğunda, Alaa dersine kaldığı yerden devam etti.

Sömürgeci ABD’nin kibri Latin Amerika’da duvara tosluyor
Sömürgeci ABD’nin kibri Latin Amerika’da duvara tosluyor
İçeriği Görüntüle