Dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin, yükselişini nüfus gücüne borçlu olmasına mukabil senelerce “tek çocuk” politikası çerçevesinde bir nüfus plânlaması yaptı. Bu plânlama çerçevesinde ailelere tek çocuk sahibi olma hakkı verilirken ilk çocuğu kız olan ailelere soyun devamını sağlamak maksadıyla ikinci çocuk hakkı tanınıyordu. Bu politika ülkede nüfus artış hızını azaltırken günümüzde Çin’i genel nüfusta da azalma yaşayan bir ülke haline getirdi.

Financial Times’ın Nisan’ın sonunda yayınladığı, Mao Zedong döneminden bu yana Çin’de ilk kez nüfusun azaldığını belirten haberinin hemen ardından Çinli otoriteler bu haberin gerçeği yansıtmadığını iddia etmek için birbiriyle yarışa girdi.

Çin hükümeti, “tek çocuk” politikasını para, zorla kısırlaştırma ve kürtaj gibi cezalar vasıtasıyla halka dayattı. Nihayetinde ise Çin Komünist Partisi, ortaya çıkan nüfus azalmasının içtimaî ve iktisadî etkileri sebebiyle “müreffeh ve güçlü Çin milleti” hedefinin gerçekleşmeyeceğine uyandı.

Yahoo News’de Mary Szoch ve Arielle Del Turco imzasıyla yayınlanan yazıda bu çerçevede yıllarca tek çocuk politikası uygulayan Çin devletinin nüfusunun azaldığını kabul etmek istemediği belirtilirken Çin’in nüfus politikası da kısaca anlatılıyor. “Tek çocuk” politikasının nasıl uygulandığından bahsedilen haberde “Çin resmî kaynaklarına göre 1979’dan 2015 yılına kadar 400 milyondan fazla doğum engellendi. İkinci çocuğa hamile olan kadınlar cebren kliniklerde kürtaja zorlandı.” ifadelerine yer verilirken bu vaziyetin kadınlarda büyük travmalara sebep olduğu belirtiliyor. Çin’de bu politikaların kadınlarda yol açtığı travmalar sebebiyle intihar rakamları beş kat artmış gözüküyor.

Haberin en dikkat çekici yeri ise Çin’in “tek çocuk” politikasını yürütürken ailelerin soyunu devam ettirecek tek bir erkek çocuğa sahip olmasını hedeflediğinin belirtildiği kısım. Çin’in bu hedefi sebebiyle tıpkı cahiliye devrinde masum kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi gibi ya doğmadan kürtaj yapılıyor yahut da ailelerinin elinden alınarak ortadan kaldırılıyor. Üstelik Çinli kadınlar görmüş oldukları bu baskı sebebiyle başka bir ülkeye gittiklerinde dahi kız çocuğa gebe olduklarında kürtaj yaptırma alışkanlığına sahip oluyor. ABD’ye göç eden Çinli göçmenlerde kız çocuğa gebe kalındığında yapılan kürtaj oranı bunu gösteriyor.

Çin’de uygulanan nüfus politikası sebebiyle erkek-kadın oranında ortaya çıkan çarpıklık ve ülkede kadın nüfusunun her geçen gün azalması, Pakistan, Vietnam ve Myanmar’dan kadın kaçakçılığı faaliyetlerinin yaşanmasına sebep oluyor.

Esasında Çin’de kız çocuklarının öldürülmesi sadece “tek çocuk politikası”nın sebep olduğu bir şey değil. Bu, Çinlilerin 2 bin senedir sahip olduğu bir alışkanlık. 19. Yüzyıl kaynaklarına göre; Çin’de tüm kız çocuklarının üçte biri doğum sırasında veya sonrasında aileleri tarafından öldürülüyordu. Aşırı yoksulluk sebebiyle kız çocuklarının aileye yük olacağı ve bir katkı sağlamayacağı, erkeğin ise çalışabileceği düşüncesi Çinlilerin kız çocuklarını öldürmesinin sebebi olarak gösteriliyor.

Komünist devrimin ardından bu alışkanlıktan vazgeçilmiş gibi görünse de “tek çocuk politikası”nın yürürlüğe girmesiyle birlikte ülkede kız çocuklarının öldürülmesine tekrar başlandı. Zira Çinliler ilk çocukları kız olduğu takdirde ikinci çocuğu yapma hakkına sahip olsalar dahi, kız çocuklarını öldürmeyi yahut terketmeyi tercih ediyorlar. Nitekim 1980’den itibaren Çin’de öldürülen veya terkedilen kız çocuk sayısı son derece artmış durumda.

Allah Teâlâ’nın, hesabını soracağını belirttiği masum kız çocukları bugün Çin eliyle öldürülüyor.