Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gerçekleşen 2026 yılı Dışişleri Bakanlığı bütçe sunumunun ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Kuzeydoğu Suriye’nin büyük bölümünü kontrol eden Kürt güçlerinin durumu hakkında değerlendirmelerde bulunan Fidan, sınır kapılarının faaliyete geçmesi için ön şartın, bu unsurların Şam yönetiminin kontrolüne girmesi olduğunu belirtti.

"Sınır kapıları için 10 Mart mutabakatı tamamlanmalı"

Türkiye’nin prensip olarak Suriye ile tüm sınır kapılarını açma iradesi taşıdığını ifade eden Fidan, sürecin işleyişine dair şu detayları paylaştı:

“Bizim politika olarak bütün sınır kapılarını açmaya niyetimiz var. Fakat Suriye'de, özellikle Nusaybin mücavirindeki sınır kapılarının açılabilmesi için 10 Mart mutabakatı ile ilgili sürecin tamamlanması ve merkezi hükümetin belirli bir noktaya gelmesi lazım.”

Bakan Fidan, 10 Mart tarihinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara arasında imzalanan anlaşmayı hatırlattı. Söz konusu mutabakat, Kürtlerin liderliğindeki güçlerin tüm sivil ve askeri kurumlarının Suriye devlet yapısına entegre edilmesini öngörüyor. Ancak Fidan, SDG’nin ABD ile ortak geçmişine rağmen, Şam ile yapılan bu anlaşmayı uygulama konusunda henüz bir hazırlık ve istek göstermediğine dikkat çekti.

"İsrail barışı korumaya hazır değil!"

Konuşmasında İsrail’in Gazze’deki tutumuna da değinen Dışişleri Bakanı, Tel Aviv yönetimini sert bir dille eleştirdi. İsrail’in ateşkes anlaşmasını ihlal ettiğini ve barışı korumaya hazır bir görüntü vermediğini belirten Fidan, Türkiye’nin garantörlük rolüne ilişkin de konuştu.

Acem palavrası: F-35 hikayesi yalan oldu
Acem palavrası: F-35 hikayesi yalan oldu
İçeriği Görüntüle

Türkiye, Mısır, Katar ve ABD ile birlikte Ekim ayında Şarm eş-Şeyh’te imzalanan barış anlaşmasının taraflarından biri olarak süreci yakından takip ediyor. Fidan, konuya dair şu ifadeleri kullandı:

“Bu aşamada teknik ve hukuki açıdan garantör ülke değiliz ve başka bir garantör ülke de yok. Ancak gelecekteki anlaşmalar bunu gerektirirse Türkiye bu görevi üstlenecektir. Biz bir garantörmüşüz gibi sorumluluk yüklenmeye, iş birliklerini ilerletmeye ve anlaşmalar yapmaya her zaman için hazırız.”