Yeniakit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü “Cehennemde klima var mı!?” başlıklı yazısında Yangının sadece itfaiye ile söndürülemeyeceğni, onun maddi ve manevi, zahiri ve manevi sebeblerinin de iyi araştırılması gerektiğini, o yangınların maddi ve zahiri sebeplerine de bakılması gerektiğini dile getiriyor.

Dilipak yazısında şunları aktardı:

“Yere ateş düşmüşse ve o ateş yürekleri yakmamışsa daha büyük ateşlere hazır olun.

Yeryüzünü yakan ateş cehennemden düşer.. Cehennemlik insanlar paratöner gibi cehennem ateşini yeryüzüne taşırlar ve yeryüzünden taşıyacakları bu ateşle kendi cehennemlerinin ateşini tutuştururlar mecazen.

Evet biz yapıp yapmadıklarımızla, söyleyip söylemediklerimizle ya kendi sırtımızda kendi cennetimize tuğla taşırız, ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun taşırız.

Bu dünyada klimalı evlerimiz, iş yerlerimiz, arabalarımız var. Peki öbür dünyada cehennemde klimanız olacak mı? Bu dünyadaki yangınları söndürmek için itfaiyeleriniz var da, cehennemin ateşini nasıl söndüreceksiniz.

Bakın ateşin sizi yakmaması, suyun sizi boğmamasını, işlerinizin sarp dağlara sarmamasını, üstünüze bela ve pislik yağmamasını istiyorsanız; tevbe edelim, cahillik etmeyelim, zalimlerden olmayalım. Üstümüzdeki kul hakkının kirlerinden arınalım, haram olan her şeyden arınalım. Haram mal, para, makam, her ne iş ya da şey varsa, ondan arınmadan kurtuluş yok.

En’am suresinde Allah şöyle buyurdu, mealen: “39 - 49: Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola koyar. De ki: ‘Kendinizi hiç düşündünüz mü, Allah’ın azabı size gelse veya kıyamet vakti gelse, Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde doğru kimselerseniz cevap verin’. Hayır, yalnız o Allah’a yalvarırsınız. O da dilerse kaldırılmasını istediğiniz belayı kaldırır ve o zaman ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz. Şüphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık. Hiç olmazsa kendilerine baskınımız geldiği zaman olsun, yalvarmalı değiller miydi? Fakat kalbleri katılaştı ve şeytan yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi. Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık. Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalınca onları azabımızla ansızın yakalayıverdik. Hemen ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler. Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun. De ki: “Söyleyin bakalım, eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalblerinize mühür vurursa, Allah’tan başka onları size getirecek tanrı kimdir?”. Dikkat et, âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz, sonra da onlar yüz çeviriyorlar? De ki: “Söyler misiniz bana! Size Allah’ın azabı ansızın veya açıkça gelirse, zalim toplumdan başkası mı helak olur?. Biz peygamberleri, ancak rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmak üzere göndeririz. Artık kim iman edip durumunu düzeltirse, onlara hiç korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.. Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, yapmakta oldukları fenalıklar yüzünden onlara azap dokunacaktır.”

Yangını sadece itfaiye ile söndüremezsiniz. Onun maddi ve manevi, zahiri ve manevi sebeblerini iyi araştırmamız gerek. Unutmayalım ki, o yangınların maddi ve zahiri sebebi, Starlink’ler, ya da PKK olsun, o şey ayrıca Allah’ın iradesi içindedir. O’nun iradesi ve bilgisi dışında hiçbir şey yoktur. Hayır da, şer de Allah’ın iradesi içindedir. Biz O’nun rızasına talibiz. Doğrusu ben bu süreçte, Media, siyaset ve toplumda pek dini bir hassasiyet görmedim. Mesela kimse kendi payına tevbe ve yakarış içinde olmadı. Unutmayalım ki, içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, eğer bizler onlara destek veriyor ya da onların zulümleri karşısında sessiz kalıyorsak biz de helak olanlardan olabiliriz. Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Haksızlıklar karşısında susarsak dilsiz şeytan olacağız. Şeytansa azabda gerekir.

Makalenin tamamı için TIKLA