“Şahsi” eylemler son zamanların rağbet görüyor; şimdi “moda” diyebiliriz. Şahsi gelişim, şahsi bakım, şahsi sağlık ve saire…

Kişinin inancı, yaşadığı coğrafyası neresi ise ona göre değişir bunlar. Adı üstünde “şahsi”… Siyer-i Nebî’yi dikkate alarak, “bir Müslümanın şahsi bakımı nasıl olmalı?” sorusuna abdi aciz olarak cevap getirmeye çalışacağım.

Bazı kimseler, “İnsanların ne dediği umurumda değil, el-alem ne derse desin!” mottosu ile “Zühd” adı altında pejmürde bir kıyafet ile dolaştığı oluyor. Bu kimselere “Allah güzeldir, güzeli sever.” ve “Kim saç uzatmışsa, onun bakımına dikkat etsin." hadis-i şeriflerini hatırlatmak istiyorum.

Efendimiz Aleyhisselâm, saçlarını yağlar, dişlerini misvaklar, elbisesine güzel kokular sürerdi. Su birikintisini ayna olarak kullanır, saçını, sakalını tarardı. Gözlerine sürmeler çeker, sağlıklı su içmeyi tercih eder, çok yağlı yemeklerden uzak dururdu.

Günümüzde de, her konuda örnek almaya gayret ettiğimiz, Efendimiz Aleyhisselâm gibi bedenimize, sağlığımıza dikkat etmeye çalışmalıyız.

İçinde bulunduğumuz toplumda giyimimizin dikkat çekmeyecek türden olması, gayet şık ve güzel durması bir Müslüman kimliğine yaraşacaktır.

İnsanın ön planda olan bölümlerinden biri de diştir. Yaratan tarafından bilâ-bedel verilen dişler, eğer bakımsız olursa yüksek miktarlarla tedavi edildiği malumdur. İnsan, konuşan bir varlık olduğu için de dişlerimizin yeri önemlidir. İnsanlar, konuşan kişinin ne söylediğine baktığı gibi nasıl söylediğine de bakıyorlar. Bir Müslüman, hak olanı aktardığı zaman eğer dişleri çirkin ise karşı tarafa olumsuz bir iz bırakacaktır. Söylediklerimin pratiğe yansıması olarak şunu aktarmak isterim; geçtiğimiz günlerde bir hocaefendi dua ederken yanımdaki kişinin dikkati, hocanın dişlerine gitmiş ve “Ne kadar bakımsız.” diye tepki göstermişti. Bundan sebep özellikle hatip, davetçi müminlerin dişlerine büyük bir titizlikle bakması çok önemlidir.

Efendimiz Aleyhisselâm, “Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi.” derken kokuyu da zikretmişti. Güzel kokular sürülmek, toplum arasında önemli olan bir özelliktir. Bazı Müslümanların “Hacı yağı” diye isimlendirilen ağır ve bunaltıcı kokuları sürmesi ne kadar kötü bir şeydir. Bir mümin, bir yerden geçtiği zaman ardından güzel kokular bırakmalı, insanların burnunu kapatmaya zorlayacak kokular değil… Bu konuda Efendimiz’in nasıl davrandığı ile ilgili siyer kitaplarında şu ifadelere yer verilmiştir: "Peygamber Efendimiz Medine sokaklarının birinden geçtiğinde O'nun misk gibi kokusu hemen sezildiğinden, halk, o yoldan Hz. Peygamber'in geçtiğini söylerdi. Bizler, Peygamber Efendimiz'in gelişini, kokusunun güzelliğinden anlardık."

Velhasıl, Müslüman bir şahsiyet her hali ile topluma örnek olacağı için şahsi bakımına önem vermeli, insanların gözünde çirkin gözükmekten imtina etmelidir. Evet, doğru yaptığınız sürece insanların gözünde nasıl olduğunuzun hiçbir önemi yok. Fakat insanların gözünde güzel görünürüm diye yanlış yapmanın da bir manası yok. Abdalların, kalenderîlerin yaptığı gibi sözde “Zühd” adındaki amellerin İslâm dinimizin kabul etmediğini anlamak için siyer-i nebiye bakmak yeterli olacaktır.

Baran Dergisi 742.Sayı