İnsanlığın içinde bulunduğu "ahvali" düşündüm de Şanlı Peygamberimi ve O'nun aziz kadrosunu özledim. Şu anda, hepimiz, O'na ne kadar muhtacız!

"Kara" ve "kızıl zulüm idareleri" altında inleyen, sömürülen, "sahte tanrılar" karşısında boyun eğen, "putlaştırılan" kanlı diktatörlerin hayalleri ile ürperen milyonlarca, hatta milyarlarca insanın halini düşündüm. Bütün bu zulüm idarelerini, bu "sahte tanrıları" yıkmak, asrımızda yontulan bütün putları kırmak ve insanlığı, bunların kanlı pençesinden kurtarmak gerektiğini gördüm. Fakat, güçsüzlüğüme esef ettim. Bütün bu işleri, muhteşem bir kadro kurarak başaran Sevgili Peygamberimi düşündüm.

Ve şimdi, nurlu Medine topraklarında "örtüler altında" yatan o şanlı kurtarıcıyı özledim.

"Mazlumlan zalim" "mağdurları gaddar" ilân ederek mahkûm eden mahkemeleri devletin makam ve mevkilerini "yandaşlarına" birer arpalık tarzında dağıtan politikacıları, kendi tahakkümüne ve zümrevi menfaatlerine kapı açan "yazılı bir ihtiras belgesi" olmaktan öte bir değeri bulunmayan "ilkeleri", birer anayasa ve kanun biçiminde, tertip ve hilelerle "halka kabul ettiren" ve sonra mikrofonlara çıkarak "milli iradeden" söz eden madrabazları ve bütün bunlara seyirci kalan "kuvvet ve kudret sahiplerin" gördüm...

Ve "emanetleri ehline vermezseniz kıyameti bekleyiniz", "bir saat adalet bin rekat nafile namazdan daha üstündür" diyen ve bunu yaşatan sevgili Peygamberimi özledim.

 Ezilen, kahredilen, sömürülen milyonlarca dindaşımın ve kandaşımın dertleri ile dertlendiğim için beni kınayan, suçlu ilân eden ve tarihin gelmiş ve geçmiş en kanlı diktatörlerini birer "kurtarıcı" olarak ortaya koyan, mazlumların kan ve gözyaşlarını gizleyerek zâlimlere alkış tutan "basın ve yayın" organlarını ve bu durum karşısında susan "örgütleri" ve "bilim adamlarını" gördüm.

Ve "Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır", "Hak yolda akıtılan bir damla mürekkep, şehid kanından daha mübarektir" diye buyuran sevgili Peygamberimi özledim. "Kâinatın efendisini" sevmeyi, Allah'ın Kitabını yüceltmeyi, tarihin kaydettiği, bütün zaman ve mekânların en büyük kurtarıcısı şanlı Peygamberi rehber edinmeyi "gericilik" sayan; ne idiğü belirsiz "küçük adamları", propaganda ile şişirerek "sahte kahramanlar" yontan "çağdaş putperestleri" hüzünle gördüm...

Ve bütün "sahte mabutları" yıkarak Allah'tan başka ilâh olmadığını ilân eden ve insanlığın şerefini kurtaran şanlı Peygamberimi özledim.

"Kara" ve "kızıl" filozofların pençesinde inleyen, aklını yitiren, şaşkına dönen, kapitalizmin, komünizmin, faşizmin, rasizmin, hedonizmin, nihilizmin ve anarşizmin bataklığına saplanan, çıldıran, tepinen, boğuşan milyonlarca insanın yürekler acısı halini gördüm de... "Siz -bütün insanlar Allah'a muhtaçsınız" âyetini tebliğ eden ve şaşkın akla, "Vahiy" ile yol gösteren şanlı Peygamberimi özledim.

O'nun yüce kadrosunu, muhteşem ve mübarek Sahabiler ordusunu özledim.

Asırlarca O'nun nurlu izini tâkib eden "Ecdad-ı İzâmı" özledim.

Yani, Hz. Ebubekirleri, Hz. Ömer’leri, Hz. Osman'ları, Hz. Ali'leri ve diğerlerini özledim.

Yani, Selçukları, Alparslanları, Osmanları, Orhanları, Muradları ve Yavuzları ve daha nice gerçek kahramanları özledim.

S. Ahmet Arvasi, Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz