Braverman, göçmenlerin Manş Denizi'ni botlarla geçmesini engellemeye yönelik Muhafazar Parti hükümetinin hazırladığı yasa taslağıyla ilgili parlamentoda milletvekillerini bilgilendirdi.

Hükümetin göçmen botlarını durdurma sözü verdiğini hatırlatan Braverman, İngiltere'nin 2015'ten bu yana 150 bin Hong Konglu, 160 bin Ukraynalı ve 25 bin Afgan göçmene destek verdiğini ifade etti.

Braverman, kendi ailesinin de göçmen olduğunu ifade ederek, "İllegal şekilde sınırlarımızı ihlal eden göçmenlere karşılık vermememiz hizmet etmek için seçildiğimiz halkımıza ihanettir. Göçmen botları problemi, küresel göçmen krizinin bir parçasıdır ve gelecek yıllarda Birleşik Krallık gibi gelişmiş ülkeler daha yüksek sayıda göçmenin oluşturduğu baskıyla karşı karşıya kalacak. Bugün harekete geçmezsek yarın daha kötü olacak." dedi.

Her gün insanların Manş Denizi'ni geçmeye çalışırken hayatını kaybettiğini anlatan Braverman, "Yasa dışı girişler, göçmen sistemimiz üzerinde de büyük bir baskı oluşturuyor. 160 binin üzerinde bekleyen talep var. Göçmenlik sisteminin İngiliz vergi mükelleflerine maliyeti yıllık 3 milyar sterlin (yaklaşık 68 milyar lira)." diye konuştu.

Göçmen girişlerine ilişkin detaylar da paylaşan Braverman şunları söyledi:

"2018'den bu yana 85 bin kişi yasa dışı olarak botlarla İngiltere'ye girdi. Yalnızca 2022'de 45 bin kişi geldi. Hepsi de birden fazla sığınma talep edebileceği ya da etmesi gereken güvenli ülkeden geçerek buraya geliyor. Bir kısmı da Arnavutluk gibi zaten güvenli olan ülkelerden geliyor. Hepsi Fransa'dan geçiyor. Yaklaşık yüzde 74'ü suç örgütlerine binlerce sterlin ödeyecek kadar zengin. Ülkeye giriş yaptıktan sonra çoğu otellerde kalıyor ve bunların İngiliz vergi mükelleflerine günlük maliyeti 6 milyon sterlin (yaklaşık 136 milyon lira)."

Braverman, sınır dışı edilmek istenen düzensiz göçmenlerin İngiltere yasalarını İngiltere'ye karşı kullandığını söyleyerek "Acil reform yapmamız gerekiyor. Bu hükümet oturup beklemez." ifadesini kullandı.

Fransa ile bu alanda anlaşmalar yapıldığının altını çizen Braverman, göçmen botlarıyla mücadele için 700 kişilik bir ekip kurulduğunu ve insan kaçakçılarıyla mücadele edildiğini hatırlattı.

Arnavutluk ile yapılan anlaşmaya da değinen Barverman, yüzlerce düzensiz göçmenin bu anlaşmayla ülkesine döndüğünü anlattı. Braverman, düzensiz göçmenler ve sığınma talebinde bulunanların oteller yerine askeri alanlarda kurulan bölgelerde konaklayacağını söyledi.

Düzensiz göçmenler geldikleri ülkelere ya da Ruanda gibi üçüncü ülkelere sınır dışı edilecek

Son iki yılda botlarla ülkeye kaçak giriş sayısının yüzde 500 arttığına dikkati çeken Braverman, "Bugünün küresel göç kriziyle mücadelede bunlar hala yeterli değil. Dünün yasaları bugünün ihtiyaçlarına uymuyor." diye konuştu.

Braverman konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bütün dünya İngiltere'ye yasa dışı yollarla girenlerin hemen gözaltına alınıp güvenliyse geldikleri ülkelere, değilse Ruanda gibi güvenli üçüncü ülkelere sınır dışı edileceğini öğrenene kadar gelmeye devam edecek. Bu yasa tam da bunu yapacak. Botları bu şekilde durduracağız."

Braverman, yasanın geçmesi halinde illegal olarak ülkeye girenlerin gözaltına alındıktan sonra herhangi bir adli inceleme veya kefalete tabi tutulmaksızın 28 gün içinde sınır dışı edileceğini belirtti.

Yalnızca 18 yaş altında olup sağlığı seyahate izin vermeyenler ile ülkesinde hayati tehlikesi bulunanların sınır dışı işlemlerinin daha uzun sürede gerçekleşeceğini anlatan Braverman, adli inceleme ve itiraz taleplerinin ise sınır dışı işlemi gerçekleştikten sonra uzaktan yapılacağını söyledi.

Onaylanan sığınma taleplerinin yüzde 50'si NATO ve Avrupa ülkelerinden

Geçen sene yasalaşan Modern Kölelik Yasası kapsamında 2022'de 17 bin başvuru aldığını kaydeden Braverman, başvuruların ortalama 543 günde çözüldüğünü ve bu durumun sınır dışı edilmemek adına kullanıldığını ifade etti.

İngiltere'nin onayladığı sığınma taleplerinin yüzde 50'sinin NATO ülkeleri ile Arnavutluk gibi güvenli Avrupa ülkelerinden yapıldığına dikkati çeken Braverman, Modern Kölelik Yasası'nın şartlarının sınır dışı edilmemek için kullanılamayacağını kaydetti.

Braverman, Ruanda'ya giden ilk göçmen uçağının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince engellenmesini de eleştirerek, "Sınırları kontrol etme yeteneğimiz, itiraz etme şansı olmayan şeffaf olmayan bir gece yarısı kararıyla engellenemez." diye konuştu.

Yasanın uluslararası yasaları ihlal etmediğini de söyleyen Braverman, yasa kapsamında ülkeye yasal girişlerle ilgili yeni yolların da açıklanacağını sözlerine ekledi.

İngiltere Başbakanı Sunak: Göçmen teknelerini durdurmak için her yolu denedik, işe yaramadı

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak da "Yasa Dışı Göç Yasa Tasarısı"na ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Rishi Sunak, ön yüzünde "(Göçmen) Teknelerini durdur" sloganının yazılı olduğu kürsüde yaptığı konuşmada, İngiltere'ye küçük teknelerle yasa dışı yollardan girenlerin sayısının son 2 yılda dört kattan fazla arttığına dikkati çekti.

Manş Denizi'ni yasa dışı yollardan geçenlerin, doğrudan savaşın hüküm sürdüğü bir ülkeden, zulümden veya hayati tehlikelerden kaçmadığını savunan Sunak, bu kişilerin güvenli Avrupa ülkeleri üzerinden İngiltere'ye geldiklerini ve insan kaçakçılarına büyük meblağlar ödediklerini söyledi.

Sunak, İngiltere'ye yasa dışı yollardan gelenlerin, bu ülkede kalamayacağının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Buraya yasa dışı yollarla gelenleri gözaltına alıp, haftalar içinde ya güvenliyse kendi ülkelerine ya da Ruanda gibi güvenli bir üçüncü ülkeye geri göndereceğiz. Ülkeden çıkarıldıktan sonra Amerika ve Avustralya'da olduğu gibi İngiltere'ye tekrar girişiniz yasaklanacak. İnsan kaçakçılarına böylelikle engel olacağız ve sınırlarımızın kontrolünü bu şekilde geri alacağız."

"Göçmenlerin otellerde konaklaması günlük 6 milyon sterline mal oluyor"

Sunak, söz konusu tasarının, daha önce hiçbir mevzuatın sağlamadığı yasal çerçeveye olanak verdiğine işaret ederek "Bu önlemlerin sertliği hakkında tartışmalar olacağını anlıyorum. Tek söyleyebileceğim, her yolu denedik ve işe yaramadı." ifadesini kullandı.

Başbakan Sunak, düzensiz göçmenlerin otellerde konaklamasının, İngiliz vergi mükelleflerine maliyetinin günde yaklaşık 6 milyon sterlin olduğunu belirterek, bunun sürdürülemeyeceğinin altını çizdi.

BM tasarıdan "derin endişe" duyuyor

Öte yandan, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinden (UNHCR) yapılan yazılı açıklamada, mevcut haliyle tasarının, İçişleri Bakanlığını, düzensiz göçmenlerin İngiltere iltica sistemine erişimini engellemeye zorladığı belirtildi.

Açıklamada, "Bu sığınmacılara koruma sağlamak yerine, başka bir ülkeye gönderilmeleri için düzenlemeler yapılırken, İngiltere'de alıkonulacaklar. Tasarı kabul edilirse, bir iltica yasağı anlamına gelir. Bu, talepleri ne kadar gerçek ve zorlayıcı olursa olsun, bireysel koşulları dikkate alınmaksızın düzensiz olarak gelenlerin İngiltere'de mülteci koruması arama hakkını ortadan kaldırır. UNHCR, İngiltere hükümeti tarafından bugün Avam Kamarası'na sunulan iltica yasa tasarısından derin bir endişe duyuyor." ifadesi kullanıldı.

Kabul edilmesi halinde bunun, açık bir şekilde Mülteci Sözleşmesi'nin ihlali anlamına geleceği vurgulanan açıklamada, İngiliz halkının uzun süredir devam eden insani geleneğine de gölge düşüreceği kaydedildi.

Savaştan kaçan çoğu kişinin gerekli pasaport ve vizelere erişemediği, dolayısıyla kullanabilecekleri güvenli ve yasal yolların olmayacağı da belirtilen açıklamada, "Bu temelde ilticaya erişimlerinin engellenmesi, Mülteci Sözleşmesi'nin oluşturulma amacına da zarar verir." görüşü paylaşıldı.

Açıklamada, İngiliz hükümetine ve tüm milletvekillerine, yasa tasarısını yeniden gözden geçirme ve bunun yerine daha insancıl ve pratik çözümler arama çağrısında da bulunuldu.