Düzenin empoze ettiği alışkanlıklardan kurtulup İslâm’ın duygu, düşünce ve iradî davranışlarına (bu ise sistemli düşünce ve eylemdir, ideolocya ve ihtilâl mevzuudur) tam teslim olduğumuz an, hem kendimiz rahat edeceğiz, hem de bu rahatımız kendine güvenmiş insanın aksiyonu olarak etrafımıza yansıyacak, ışık saçacaktır. Gerek nefsimizin ve gerekse dışımızdaki düşmanların engellerini sıçrama tahtası kılabilmenin diyalektiği ve aksiyon cehdi vardır. Bu anlayışın temelinde kader sırrına ermek vardır.
İslâm inkılâbı, onu nabzında duyanadır. Öyle ki, inkılâb gerçekleşse veya gerçekleşmese de kul fiilinden sorumludur hesabı, o kişi inkılâbın manasıyla yaşar ve ölür. Demem o ki, gönlünde ve fiilinde bunu yaşatan inkılâbı gerçekleştirmiş demektir.

Kazım Albay

Tamamını okumak için TIKLAYINIZ