Hakan Fidan: Kürt güçleri Şam yönetiminin kontrolüne girmeli
Hakan Fidan: Kürt güçleri Şam yönetiminin kontrolüne girmeli
İçeriği Görüntüle

İşgalci Yahudiler tarafından Gazze’ye teslim edilen cenazeler, dondurulmuş, numaralandırılmış ve ağır biçimde tahrip edilmiş bir hâlde ulaştı.

Han Yunus’taki Nasser Hastanesi’ne getirilen cenazelerin bir kısmı tanınamayacak ölçüde parçalanmış, çoğunda kesilmiş parmaklar, açılmış bedenler ve uzun dikiş izleri bulunuyordu.

Deyr el-Belah sakini Muhammed Ayiş Ramadan, savaşın ilk gününde kaybolan kardeşi Ahmed’i cenazeler arasında ararken dört gün boyunca sonuç alamadı. Dördüncü gün, yüz hatlarındaki izlerden kardeşini yaklaşık yüzde yetmiş oranında teşhis ettiğini söyledi. Ramadan, bedenin tamamen yanmış, kurşunlarla delik deşik olmuş ve dondurulmuş olduğunu, göğüsten karna doğru dikilmiş uzun bir kesi bulunduğunu, sanki bedenin açılarak yeniden kapatıldığını belirtti. Kardeşinin hayatında hiç ameliyat geçirmediğini vurgulayan Ramadan, gördüğü izin ancak dış müdahaleyle açıklanabileceğini dile getirdi.

Gazze Adli Tıp Genel Müdürü Halil Hamada, İsrail’in teslim ettiği cenazelerin çoğunda parmak uçlarının, bazı durumlarda tüm başparmakların kesilmiş olduğunu doğruladı. Bu uygulamanın resmî gerekçesi açıklanmazken, İsrail’in cenazeleri geri gönderirken sistematik müdahaleler yaptığı yönündeki kanaat giderek güçleniyor. Hamada, Gazze’de gerekli ekipman bulunmadığı için iç organlara ilişkin bir inceleme yapamadıklarını, dolayısıyla organ alımı ihtimalinin ne doğrulanabildiğini ne de reddedilebildiğini ifade etti. Ancak bedenlerdeki kesilerin yönü, uzunluğu ve dikili oluşu, aileler tarafından “bedene yapılan müdahalenin açık göstergesi” olarak değerlendiriliyor.

İsrail bugüne kadar Gazze’ye 345 cenaze teslim etti ve bunlardan yalnızca 99’u teşhis edilebildi. Kimliği belirlenemeyen birçok beden toplu mezarlara isim verilemeden defnedildi. Teslim sürecinde İsrail, Filistin makamlarına ölüm nedeni, adli rapor veya kimlik bilgisi sunmuyor. Her teslimatın ardından aileler, büyük bir ekrana yansıtılan numaralandırılmış fotoğrafları inceleyerek yakınlarını teşhis etmeye çalışıyor.

Kuzey Gazze’den Zeyneb İsmail Şebat, çevrim içi teşhis sayfasını incelerken 34 yaşındaki kardeşi Mahmud Şebat’ın saç ve yüz yapısını tanıdığını söyledi. Aile hastaneye giderek teşhisi kesinleştirdi. Mahmud’un işaret parmağının kesik olduğu, ellerinin arkadan bağlandığı, ayaklarında kelepçe izleri bulunduğu ve tamamen soyulmuş hâlde getirildiği görüldü. Annesi, yüzüne ağır şiddet uygulandığını ve kafatasında kırıklar bulunduğunu belirtti. Bu bulgular, Filistinli sağlık kaynaklarının aktardığı sistematik işkence iddialarıyla da örtüşüyor.

Gazze’de bağımsız sağlık ekipleri, teslim edilen cenazelerin çoğunda kırık kemikler, bağlanmış uzuvlar ve gözleri kapatılmış bedenler bulunduğunu bildiriyor. Nagah İsmail el-Cabari, hem oğlunun hem de kardeşinin cenazelerinde parmak ve ayak başparmağı amputasyonu olduğunu, kıyafetlerinden teşhis yaptığını ifade etti. Oğlunun iki dişinin eksik olduğunu, uyluğunda yaralar ve sırtında şarapnel parçaları bulunduğunu belirtti.

Gazze’de ayrıntılı adli inceleme yapılamasa da ortaya çıkan manzara inkâra yer bırakmıyor. Kesilmiş parmaklar, yarılmış göğüsler, yanmış etler ve kurşunla parçalanmış bedenler, Yahudilerin Filistinlileri yalnızca öldürmekle yetinmediğini, bedenleri üzerinde sistemli bir müdahale yürüttüğünü açıkça gösteriyor. Ailelerin tanıklıkları ile sağlık çalışanlarının gördükleri birleştiğinde karşımıza, savaşın değil, doğrudan insanlık onurunu hedef alan bir saldırının kanıtları çıkıyor. Bu tablo, açıklama değil hesap gerektiren bir vahşeti işaret ediyor.

Middle East Eye