Sinema deyince hâlâ gözünde yazlık sinemalar canlanan insanlar var. Öyle ki,  yazlık sinemadan bahsedildiğinde asık yüzler bile birden canlanıp gülümsemeye başlıyor. Bizzat şahid oldum. 
Ama artık yazlık sinemalar yok. Olmadığı gibi, devasa AVM'lere sıkıştırılmış sinemalarda film izlemek de monoton bir törene dönüşmüş vaziyette... Tek alternatif, Beyoğlu'ndaki veya Kadıköy'deki eski sinemalar... 
Ancak sinema endüstrisinin Hollywood sinemasına olan düşkünlüğü sebebiyle, ne yazık ki, Avrupa, Asya, Ortadoğu gibi bölgelerde nasıl filmler çekiliyor, pek haberimiz olamıyor.
Neyse ki her yıl düzenlenen İstanbul Film Festivali "bağımsız filmlerden" de haberdar olmamızı sağlıyor. Bağımsız sinema deyince herkes ne anlarsa anlasın, doğrusu ben sadece şunu anlıyorum: Hollywood'dan bağımsız... 
Bu yıl 32’incisi düzenlenen festival, 29 Mart'ta açılışını yaptı. Festivalden bizim seçtiğimiz bazı filmler –tanıtım bültenlerinden hareketle- şöyle:
SAPIĞIN İDEOLOJİ REHBERİ 
Yönetmenliğini Sophie Fiennes, oyunculuğunu ise aktivist düşünür olarak adlandırılan Slavoj Zizek'in yaptığı belgesel film, İngiltere-İrlanda yapımı.
Slavoj Zizek ile yönetmen Sophie Fiennes, sinema yorumlarını kullanarak psikanalizin ideoloji hakkında neler söyleyebileceğini bu filmle anlatmaya çalışıyor. Sözettiği filmlerden kurulan sahnelerin içinden seyirciye seslenen Zizek, bu parçaları ideolojik yansımaları yönünden incelerken, altta yatan gerçek mesajlarını ortaya çıkarmaya çalışıyor. Neşeli Günler’den Full Metal Jacket’a, John Carpenter’ın Yaşıyorlar’ından Kara Şövalye’ye, hattâ Titanic’e “kült” klasiklerin yanı sıra, haber bültenleri ve propaganda filmleri de bu kışkırtıcı belgesel çalışmanın inceledikleri arasında...
BEKÇİLER
Yönetmenliğini Dror Moreh, oyunculuğunu Avraham Shalom, Yaakov Peri, Carmi Gillon, Ami Ayalon, Avi Dichter, Yuval Diskin'in yaptığı belgsel film, İsrail-Fransa-Almanya-Belçika ortak yapımı. Dünyanın en gizli kapaklı ve belki de en çok tartışılan örgütlerinden biri, kendi yöneticileri tarafından ifşa ediliyor: İsrail gizli servisi Şin Bet'in altı eski müdürü ilk kez kendi intibalarını paylaşmayı ve eylemlerini, kararlarını ve başlıca olayları anlatmayı kabul ediyor. Röportajlar, sadece Altı Gün Savaşı sonrası gerçekleşen işgale ışık tutmakla kalmıyor, hem İsrail’in hem de Ortadoğu’nun, politikacıların ve ahlâkın bu çerçevedeki iç yüzünü aydınlatıyor. Errol Morris'in “The Fog of War - 100 Yılın İtirafları”ndan mülhem film, “En İyi Belgesel” dalında Oscar adayları arasındaydı.
BU BİR KAPI
Yönetmenliğini Joost Conijn'in yaptığı Hollanda-Fas ortak yapımı filmde, yönetmen imkânsız ve beklenmedik bir senaryoyu gerçekleştirmeye kalkışıyor. Bu Bir Kapı'da Conijn, Fas’ta çölde bir çit inşa ederek insanın sınırları ile makinelerin potansiyeli arasındaki çapraşık ilişkileri sorguluyor. 
YARIN 
Devrim için neleri göze alırsınız? Bu belgesel yarın devrimi gerçekleştirme umuduyla bugün, şimdiki zamanda çalışan insanları konu alıyor. Yönetmen Gryazev anarşist sanat grubu Voina'yı (savaş) Rusya'da izleyerek grub üyelerinin şahsî ve siyasî hayatlarını kaydediyor. Grub üyeleri gündüzleri bir komünde yaşıyorlar. Bir apartman dairesini paylaşıyor, sokaklarda gezerek dükkanlardan hırsızlık yapıyor, çöpten yemek ve malzeme topluyor ve komünü kuran çiftin iki yaşındaki oğlu Kasper’i sevgiyle büyütüyorlar. Geceleri ise Moskova’nın çeşitli yerlerinde otorite, devlet iktidarı, kolluk kuvvetleri ve burjuva toplumuna karşı (bir polis arabasını ters çevirmek dahil) kışkırtıcı siyasî sanat performansları gerçekleştiriyorlar. Film, grubun eylemlerinin -grub üyelerinin gözaltına alınması ve tutuklanması, derken çok küçük yaştaki Kasper’in polis şiddetine maruz kalması gibi- rahatsız edici sonuçlarını dürüstçe ortaya koyuyor.
İŞKENCEYİ GÖRDÜK
Yönetmenler Zeynel Koç ve Cenk Örtülü’nün işkence mağdurlarıyla düzenledikleri sinema atölyesinde, katılımcılar kendi fotoğraflarını kullanıp anlatım dillerini kurarak kendi filmlerini yapıyor. İşkenceyi ve işkencecileri anlatırken sistemi sorgulayan mağdurlar, her şeye rağmen hayata yeniden umutla sarılarak bizi sarsıyor. "Artık işkence yok, işkenceye sıfır tolerans, her şey şeffaf" denen bir süreçte yaşananları sorguluyor, sorgulatıyorlar. 
F TİPİ FİLM
Yönetmenliğini Ezel Akay, Barış Pirhasan, Sırrı Süreyya Önder, Aydın Bulut, Hüseyin Karabey, Reis Çelik, İnan Altın (Grup Yorum), Vedat Özdemir, M. İlker Altınay yapıyor. Vizyona girdiğinde engellemelerle karşılaşan F Tipi Film, F Tipi hapishânelerde yaşanan insanlık dramını anlatan, on farklı yönetmenin çektiği dokuz kısa filmden oluşuyor. Ülke tarihinde sadece müzikleriyle değil politik duruşlarıyla da önemli bir yer edinmiş olan Grup Yorum’un yapımcılığını üstlendiği film genel olarak F tipi hapishânede geçiyor. Her yönetmen hapishânenin ayrı bir hücresinden bir hikâye anlatıyor. Filmlerde, hücresinde yalnız kalan tutukluların yalnızlık ve tecrit edilme problemini aşma çabaları ve bunun üzerlerinde doğurduğu etki anlatılıyor. Yönetmenler bu durumun sadece tutuklular üzerindeki değil, gardiyanlar, avukatlar ve görüşe gelen aileler üzerindeki etkisini de işliyor. Her filmde farklı oyuncular rol alıyor; sonunda dokuz filmin görüntüleri birleşiyor ve bu ayrı ayrı hücreler, aynı hapishânenin farklı ve komşu hücreleri haline geliyor.
TANRI AMERİKA'YI KORUSUN
Yönetmenliğini Bobcat Goldthwait'in yaptığı ABD yapımı bir film. Amerikan kültürü dibe vururken Frank de bu duruma yakinen şahid olmuştur. Boşanmış, işten atılmış, beyin tümörü teşhisi konulmuş ve sonunda yaşamak için bir sebebi kalmamıştır. Fakat o intihar etmek yerine bir silâh alır ve her şeyin acısını -televizyondaki nefret edilesi reality şovlar başta olmak üzere- akla gelebilecek en tahammülsüz, aptal ve zalim kişilerden çıkarmaya başlar. Bulduğu suç ortağı da pek sıradışıdır: Lise öğrencisi Roxy. İkisi birlikte, ülkeyi boydan boya geçerek "ölmeyi hak eden" insanları öldürmeye başlarlar. "Toplumun salaklaştırılması"na odaklanan bu film, hem bir mesel hem de bir kara komedi. 
İstanbul Film Festivali'nin filmlerini, Atlas, Beyoğlu, Feriye, Nişantaşı Sinemaları ve Fransız Kültür Merkezi'nde izleyebilirsiniz. Bilet fiyatları hafta içi 5 TL, diğer günler ise 8-15 TL.





Baran Dergisi 235. sayı