ABD Başkanı Donald Trump’ın, “İki hafta içinde İran’la savaşa girip girmeyeceğime karar vereceğim” açıklamasıyla Washington yönetiminin yeni bir askeri müdahaleye hazırlanmakta olduğu kesinleşti. İsrail’in sistematik biçimde ABD’yi bu savaşa çekmeye çalıştığı bilinirken, Trump’a yakın çevrelerden gelen bilgiler, Amerikan ordusunun müdahaleye hazır hâlde beklediğini gösteriyor.
Pentagon içinde bazı klikler ve Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), İran’a doğrudan müdahale için hazır olduklarını bildirirken, Trump’ın yalnızca son kararı vermesi bekleniyor. Bu süreçte Amerikan kamuoyunun yalnızca %25’lik bir kesimi olası bir savaşı destekliyor. Ancak Beyaz Saray üzerindeki siyonist baskılar, Trump’ı tabanına rağmen harekete geçmeye zorluyor.
İsrail, Tel Aviv’deki finans merkezine isabet eden füze saldırısı sonrası büyük bir askeri paniğe sürüklendi. Füze sistemlerinin devre dışı kaldığı bildirildi. ABD'nin müdahalesiyle beraber İran’ın rejimini değiştirme hedefi güdülüyor ancak bunun ötesinde, İran’ın tamamen Batı çizgisine çekilmesi amaçlanıyor.
Sahada üç kritik gelişme aynı anda yaşanıyor:
-
İsrail, ABD'yi doğrudan savaşa sokuyor:
Siyonist lobi, hem medya hem güvenlik aygıtı üzerinden baskı kurarak Amerikan ordusunu çatışmanın merkezine çekiyor. Savaşın doğrudan ABD eliyle yürütülmesi için her türlü diplomatik ve operasyonel zemin hazırlanıyor. -
İran bölünmüş durumda:
Ülkede yönetim çift başlı yapısını koruyor. Bir yanda Devrim Muhafızları, diğer yanda geleneksel İran ordusu. Halk içindeki muhalif eğilimler hükümete yönelirken, rehberlik makamı olan Hamaney'e bağlılık korunuyor. Bu yapı, rejim değişikliği sonrası “Batıyla uyumlu yeni bir İran” ihtimalini güçlendiriyor. -
Rusya'dan koparılan yeni İran inşa ediliyor:
İsrail saldırılarının perde arkasında yalnızca askeri hedefler değil, jeopolitik kaymalar da bulunuyor. İran’ın Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS bağları gevşetilerek, Batı eksenli bir İran’ın önü açılmak isteniyor. Bu hedef doğrultusunda hem içerideki yapı dönüştürülüyor hem de Rusya-Çin hattı kesintiye uğratılıyor.
Trump’ın kararı, yalnızca İran’ı değil; bölgeyi, ABD iç siyasetini ve küresel dengeleri de doğrudan etkileyecek. ABD Başkanı bir yanda İsrail’in savaş çağrılarına cevap verirken, diğer yanda seçim tabanının desteğini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya.
Süreç hızla tırmanıyor. İsrail’in sahadaki askeri kapasitesinin sınırlı olması, ABD müdahalesini kaçınılmaz hâle getiriyor. Ancak bu müdahale, yalnızca İran’a değil; Amerika’nın Ortadoğu’daki varlığına da ağır bedeller ödetebilir.