Türkiye'nin yakın siyasi tarihinde önemli bir yer tutan mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun, Bolu F Tipi Cezaevi'nden tahliye edilişinin bugün 11. yıl dönümü.

Mirzabeyoğlu, "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek" suçlamasıyla o dönemki Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) yargılanmış ve idam cezasına çarptırılmıştı. Türkiye'de idam cezasının kaldırılmasının ardından cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilen Mirzabeyoğlu, 16 yılı aşkın süre cezaevinde kaldı.

Cümlenin anlatım bozukluğu, özellikle “tahliyesine hükmetti” ifadesiyle “kararın infazı” arasında geçen kısımda zamanlama ve anlam akışı bakımından zayıf bir bağdan kaynaklanmaktadır. Düzenlenmiş hâli şu şekildedir:

22 Temmuz 2014’te İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, avukatlarının yeniden yargılama talebini; “delillerin toplanmasındaki usulsüzlükler” ve “uzun tutukluluk süresinin doğurduğu telafisi imkânsız mağduriyet” gerekçeleriyle kabul ederek, tahliyesine karar verdi. Aynı gün akşam saatlerinde kararın infazıyla birlikte Mirzabeyoğlu, Bolu F Tipi Cezaevi’nden tahliye edildi.

ABD’de tarihi dava: Ultra-işlenmiş gıda lobisinin perdesi aralanıyor
ABD’de tarihi dava: Ultra-işlenmiş gıda lobisinin perdesi aralanıyor
İçeriği Görüntüle

“Hayatımı heba olmuş veya boşa geçmiş görmüyorum”

Salih Mirzabeyoğlu, cezaevinde geçirdiği yıllar boyunca, "Telegram" adını verdiği bir yöntemle elektromanyetik saldırılara ve zihin kontrolü işkencesine maruz kaldı. Bunu da eserlerinde en ince ayrıntısına kadar anlattı. Mirzabeyoğlu, yaşadığı sürecin sadece fiziki bir hapis değil, aynı zamanda iradesine yönelik sistemli bir saldırı olduğunu söyledi.

Cezaevinde işkencelere maruz kalırken eser vermeye de devam etti.

Cezaevinde geçirdiği 16 yıl için “Hayatımı heba olmuş veya boşa geçmiş görmüyorum” diyen Mirzabeyoğlu şunları söyledi:

“Ben hayatımın bir kayıp devresi olarak görmüyorum 15 seneyi. Benim hayatımın kaybolmuş bir devresi olarak görmüyorum. Bana zehir yedirdiler, ben onu bala çevirdim. Bundan dolayı yaşamayı fikir, fikri yaşamak diye bilen bir insan olarak bu devreyi de bu şekilde verimli geçirdim. Bu yönden kayıp olarak görmüyorum. Bizi uçurumdan attılar biz yere sağlam indik. Paraşütü icat etmiş olarak indik.”

Fikir dünyası

Fikir dünyasının temelini, Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in "Büyük Doğu" ideali üzerine inşa eden Mirzabeyoğlu, bu mirası İbda adını verdiği kendi düşünce sistemiyle yeniden yorumladı. Eserlerinde, hukuktan ekonomiye, sanattan siyasete kadar hayatın bütün alanlarını kapsayan, "Başyücelik Devleti" adını verdiği bütüncül bir devlet ve toplum modeli önerdi.

Mirzabeyoğlu'nun düşüncesi, "Bütün Fikrin Gerekliliği" ilkesi etrafında şekillenerek, Batı merkezli düşünce sistemlerine karşı alternatif bir dünya görüşü sunmayı hedefliyordu. Tutukluluğu sırasında da yazmayı sürdüren Mirzabeyoğlu, aralarında “Kültür Davamız”, “İslama muhatap Anlayış”, “Hikemiyat”, “Büyük Muztaribler”, “Şiir ve Sanat Hikemiyatı”, “İktisat ve Ahlak” gibi eserlerin de bulunduğu 70’e yakın eser kaleme aldı. Bu eserler, onun düşünce sisteminin ana hatlarını ve farklı disiplinlere yaklaşımını ortaya koydu.

Mütefekkir Mirzabeyoğlu'nun etkisi sadece teorik alanda kalmadı. 1975’te çıkardığı Gölge Dergisi’yle kitleleri harekete geçirdi ve İslami bir şuur vermeye çalıştı.

Mirzabeyoğlu'nun fikirleri, özellikle genç kuşaklar arasında, sistemli düşünce arayışları ve ideolojik çözüm teklifleri bağlamında referans alınmaktadır. Devlet, cemiyet, fert, sanat ve iktisat gibi alanlarda sunduğu çerçeve; parçacı yaklaşımların dışında, bütünlük arayan çevrelerde alaka görmeye devam etmektedir.

Salih Mirzabeyoğlu, tahliyesinden yaklaşık dört yıl sonra, 4 Mayıs 2018 Cuma günü, Telegramcıların yaptığı kan basıncı müdahalesi sonucu beyin kanaması geçirdi. Yalova Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ardından 7 Mayıs 2018 tarihinde beyin ölümü gerçekleştiği açıklandı. 16 Mayıs 2018 Çarşamba günü, Salih Mirzabeyoğlu, Telegram suikastı neticesinde şehadet şerbetini içti. 18 Mayıs 2018 Cuma günü, İstanbul Eyüp Sultan’da, Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Eyüp Mezarlığı’na defnedildi. Vasiyeti gereği, Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in mezarının ayak ucuna defnedildi.