Bugün, Urumçi Katliamı’nın sene-i devriyesi. Çin, 2000’lerin başından itibaren Doğu Türkistan’ı Çinlileştirme harekâtına hız verdi. 5 Temmuz 2009’da ise Urumçi’deki Müslümanları katletti. Bugün, milyonlarca Doğu Türkistanlı, Çin’in toplama kamplarında “eğitim” adı altında hem fizikî hem de zihnî işkence görüyor.

Urumçi Katliamı’nın sene-i devriyesinde Müslümanlar İstanbul’daki Çin Başkonsolosluğu önünde toplanıp şehitleri yâd etti. Ayrıca bir basın açıklaması yapıldı. Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan, Doğu Türkistan Basın ve Medya Derneği Genel Sekreteri Abdullah Yalqun ve aktivist Abdullah Oğuz başta Urumçi’deki hâdiseler olmak üzere Doğu Türkistan meselesini Baran okurları için değerlendirdi.

“Çinliler kendilerinden olmayan hiçbir canlıya acımaz”

Abdullah Oğuz Doğu Türkistan’ın varolma mücadelesi verdiğini vurgulayarak, Çinlilerin sırtlan tıynetli hâllerini şu sözlerle ifâde ediyor: “Doğu Türkistanlı Müslümanlar, bağımsızlıklarını kazanmak, dinini muhafaza etmek için ciddi bir kavga veriyor. Çinliler de ellerindeki her imkânla Doğu Türkistan coğrafyasında, İslâm’ın, Türklüğün izlerini silmeye çalışıyor. Çinliler bürokratik gelenekleriyle içinde bulundukları siyasî, iktisadî ve askerî koşullara göre hareket eder. Amaçları hep aynıdır; kendilerini zayıf hissettikleri zaman münafık siyaset izlerler. Ama güçlü olduklarında insanlık dışı şeylere başvururlar. Katliamlar ve soykırımları da buna dahil edebiliriz. Acımasızlar ve dur durak bilmezler! Kendilerinden olmayan her canlıya böyle davranırlar!”

Abdullah Oğuz

“Doğu Türkistan’da tam bir trajedi var”

Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan da, “73 senedir Doğu Türkistan’da tam bir trajedi var. Son altı senedir Doğu Türkistan’da çok şey değişti. Çin, on yıllardır yapamadığı sistematik asimilasyona hız verdi. Doğu Türkistanlılar, dinini, kimliğini, maneviyatını korumak için elinden geleni ardına koymadı. Son altı senede ise Çin büyük kararlar aldı, politikasını sertleştirdi. Doğu Türkistanlılara topyekûn bir soykırım başlattı. Son yıllarda çok büyük tahribata uğradık. Kimliğimizin resmen yok olduğu bir sürece girmiş olduk. Yaklaşık sekiz milyon insan Çin’in sözde eğitim kamplarında. Bildiğiniz Nazi kampları gibi buralar! Eziyet ediyorlar Müslümanlara… Doğu Türkistanlıların beyinleri yıkanıyor. İman ve fikirlerine saldırılar var. İnsanlar kendi evinde dahi dinini yaşayamıyor. Yaklaşık yirmi bin cami yıkılmış vaziyette. On bine yakın cami de maksadı dışında kullanılıyor! Çinli göçmenler Doğu Türkistanlıların evlerine zorla yerleştiriliyor. Demografik yapımız maalesef tamamen değişti.” dedi.

Hidayetullah Oğuzhan

Urumçi hâdiselerinin çıkış noktası!

Urumçi hâdiselerinin çıkış noktasını anlatan Abdullah Oğuz ise, “Çinliler, 2000’li yılların başından itibaren Doğu Türkistan’ın kırsal kesimindeki çoğunluğu genç kızlardan oluşan insanları iş vermek bahanesiyle Çin’in iç bölgelerine taşımaya başladı. İnsanları dinî, millî kimliğinden uzaklaştırmaya çalıştılar. Urumçi’den önce 2009 Haziran sonlarında Shaoguan kentindeki Müslüman işçilere Çinliler saldırdı. İşçileri, linç ederek öldürdüler! 5 Temmuz günü de Doğu Türkistan’daki gençler sokağa çıkarak bu katliamın hesabının görülmesini, hâdisenin aydınlatılmasını istedi. Çin devleti de bunu kışkırtarak önce kargaşa çıkarttı... Sonra da kolluk kuvvetleriyle binlerce Müslümanı tutukladı, işkence etti. Binlerce genç de ‘kayboldu!’ Kitlesel gözaltılar yapıldı!” dedi.

“Çin hasıraltı etmek istedi!”

Doğu Türkistan Basın ve Medya Derneği Genel Sekreteri Abdullah Yalqun, “Çin işgalci güçleri Doğu Türkistan’ı tamamen yok etmek istiyor. Urumçi’nin sene-i devriyesinde şehidlerimizi yâd ettik, dua okuduk ve basın açıklaması yaptık. Urumçi’den önce binlerce gencimizi Çin’in iç kesimlerine ‘iş’ bahanesiyle götürdüler. 26 Haziran 2009’da Çin’in oyuncak fabrikasına götürülen genç kızlarımızı taciz etti Çinliler. Doğu Türkistanlı Müslümanlar da buna tepki göstermişti. Akabinde ise Müslümanlar öldürüldü. Çin de bu olayı hasıraltı etmek isteyince iş büyüdü. Urumçi’deki hâdiseler patlak verdi. O günden bugüne de zulüm giderek arttı.” dedi.

“Urumçi Katliamı provaydı”

Bugün Çin’in toplama kamplarında milyonlarca Doğu Türkistanlı Müslüman bulunuyor. Tutuklu hâlde bulunan Müslümanlara “eğitim” adı altında neler yapılıyor?.. Müslümanlara zorla Çin Komünist Partisi’nin marşları okutturuluyor, Şi Cingping’e bağlılık yemini ettiriliyor. Müslümanlar oruç tutamıyor, dillerini konuşamıyorlar, dinlerini yaşayamıyorlar. Pekin yönetimi suçlamaları reddediyor! Abdullah Oğuz, Urumçi Katliamı’nın bir prova olduğunu söylüyor ve o tarihten bugüne çok şeyin değiştiğini şöyle izah ediyor:

“5 Temmuz 2009’da Urumçi’de yaşanan olay, Çinlilerin uyguladığı zalimliklerin sadece bir parçası! Komünist Çin, 1949’da Doğu Türkistan’ı işgâl ettikten sonra 1949-1976 yılları arasında bugünküne benzer asimilasyon ve katliamlara imza attı. Çin, dün nasılsa bugün de öyle! Müslümanların izlerini Doğu Türkistan’dan silmek istiyor. Bu süreç içerisinde kendi düştükleri ekonomik sıkıntılar sebebiyle Doğu Türkistan’ı sömürmeye giriştiler. Çin ekonomisi tam anlamıyla batıktı. Özellikle eski Çin Devlet Başkanı Mao Zedung’un son dönemlerinde, 1972’den itibaren ABD ile Rusya’ya karşı siyasî ittifak yaptılar. 1976’da Mao öldükten sonra iktidara gelen güruh da Batı’ya ekonomik olarak entegre oldu. Bugünkü Çin ekonomisi 1978 yılında Batı ile iş birliği yaparak gelişti. Çinliler, 1989 yılında Sovyetler’in dağılmaya başladığını net bir şekilde gördükten sonra Batı’ya şirin gözükmeye çalıştı. Doğu Türkistan’da ve Çin’in diğer bölgelerinde serbest bir dönemin yaşanmasına müsaade etti. Bu on yıl kadar sürdü. Rusya ‘büyük bir düşman’ olmaktan çıktıktan sonra Çinliler de yavaş yavaş Doğu Türkistan’da özgürlükleri kısıtlamaya, dine saldırmaya başladı. Hoten ve Gulca’da bazı Müslümanlar, Çin’e tepki gösterdi. Çinliler de buna katliamla karşılık verdi! Çin’i yöneten aslında Şi Cinping değildir, Çin Komünist Partisi’nin komitesidir. Partinin “daimi komitesi” diye yedi kişilik ekibi var. Çin’i bu yedi kişi yönetir. Bugünkü soykırımcı Çin Komünist Partisi’nin Genel Sekreteri Şi Cinping’in o komiteye giriş tarihi 2007’dir. Bu adam komiteye girdikten sonra bugün Doğu Türkistan’da uygulanan soykırımın kararı alındı, plânlar yapıldı. 5 Temmuz 2009’da ise Urumçi’deki hâdiseler vuku buldu. Urumçi, bugünkü insanlık dışı muamelelerin provasıydı!”

“Urumçi, Çinlileştirildi ve soykırım her yerde!”

Urumçi’nin Çinlileştirildiğini söyleyen Hidayetullah Oğuzhan, “Burası, Doğu Türkistan’ın başkenti olarak biliniyor. 2009’da vuku bulan Urumçi Katliamı’ndan sonra Müslümanlar, Doğu Türkistan’ın diğer bölgelerine gönderildi. Bizim başkentimiz neredeyse yüzde 90’a yakın Çinlileşmiş vaziyette. Tabiî ki hiçbir şekilde bizi temsil eden insanlar yok orada, yöneticiler de öyle!.. Oradaki yönetim tamamen Çinlilerin elinde. Bazı Doğu Türkistanlıları da orada tutuyorlar, onlar da Çin’in kuklası. Urumçi başta olmak üzere tüm Doğu Türkistan’da soykırım var.” dedi.

“Müslümanların sesi gür çıkmalı!”

Abdullah Oğuz’a Türkiye’nin Doğu Türkistan meselesine nasıl baktığını sorduk. Oğuz, “Bugün Türkiye’deki kardeşlerimize hep şunu söylüyoruz: Doğu Türkistan’ın bağımsızlığına destek versinler. Bizim beklediğimiz şey, ‘Orada soykırım oluyor, kardeşlerimiz orada’ desinler. Milyonlarca insanı Çin toplama kampına nasıl atabiliyor? Yüzbinlerce insanı namaz kıldı, oruç tuttu, Kur’an öğrendi diye hapse atamazsın!.. İnsanları çocuklarından, ailesinden ayıramazsın! Kardeşlerimiz bunları söylesin, sesimiz gür çıksın. Bu Müslümanlığın gereğidir. Aslında zor bir şey de değil… Çin, kendini güçlü göstermeye çalışıyor ama onların da kendi içinde sıkıntıları var! Avrupa Birliği ve ABD, Doğu Türkistan’da yaşananları fırsat bilip ses çıkarıyor. Hele ki Türkiye’den ve Müslümanlardan gür ses çıkarsa, gerçekten Çin’i durdurmaya, yavaşlatmaya yarayabilir. Çin’de Şi Cinping’den rahatsız olan ciddi bir kitle oluşmaya başladı. Bu rahatsızlıklarının sebebi de mevcut yönetimin zulümleri değil aslında, yapılanların zamansız eyleme dökülmesi!.. ‘Doğu Türkistan’a erken saldırdın’ gibi bir düşünce var. Ne olursa olsun, kamuoyundan Doğu Türkistan’a gelen desteği görüyorlar. Bunun da Çin’in çıkarlarına zarar verdiğini düşünenler var! Çin de bir dönüm noktasında bulunuyor, Şi Cinping ya çok katı bir diktatöre dönüşecek yahut da onun için kötü şeyler olacak. Ekim’de Çin Komünist Partisi’nin kongresi var. Gerçi kongre formaliteden yapılır, öncesinde her şey belli olur da... Ekim’e daha var. Umarım her şey Müslümanların hayrına olur!” ifadelerini kullandı.

Salih Mirzabeyoğlu’nun Moro Destanı’ndan…

"oyuncak tanımadan tüfeği tanıdı
kurşunu tanıdı
gerçek dostu
düşmanı tanıdı
konuşamadan öğrendi
özgürlüğün ne olduğunu
yürümeden daha ölümü tanıdı
çocuklarımız.

*

öğrendiler onlar için olmadığını

insan hakları beyannamesinin

öğrendiler birleşmiş milletler

domuzlar diktatoryasını

ve tanıdılar parçalanmış göğüslerinde
annelerinin

çağdaş uygarlığın sırtlan yüzünü

*

filipin ordusu

amerikan uydusu

ya moskof ayısı

ya çin

işi var fahişe yüzlü devlerin

Haber-Soruşturma: Harun Şimşak-Oğuz Can Şahin