Avrupa Birliği’nin İsrail’le imzaladığı Ortaklık Anlaşması’nı gözden geçiren Avrupa Dış Eylem Servisi (EEAS) taslağından sızan bölümler, Gazze’deki soykırımı durdurmak bir yana, AB’nin hâlâ İsrail’i kırmamaya çalışan “temkinli” diplomasi anlayışına saplandığını ortaya koydu.

EEAS raporunda, “İsrail’in, AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın 2. Maddesi kapsamındaki insan hakları yükümlülüklerini ihlal etmiş olabileceğine dair işaretler mevcut” denilerek, doğrudan soykırım vurgusundan kaçınıldı. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ise, “Gazze’deki durum iyileşmezse Temmuz ayında başka adımlar atabiliriz” demekle yetindi.

Zaman AB’nin olabilir ama Filistinlilerin değil

İsrail’in Filistin halkını yıllardır sömürgeleştirme, askerî işgal, apartheid rejimi ve nihayetinde Gazze’de tam kapsamlı bir soykırıma maruz bırakmasına rağmen, Brüksel hâlâ “gözden geçirme” faslında. AB için mesele, utanç verici Ortaklık Anlaşması’nı kurtarma çabası mı, yoksa Gazze’deki soykırımı durdurmak mı?

Amnesty International, raporu “İsrail’in Gazze’deki soykırımını ve işgali sürdürmesine verilen bir yeşil ışık” olarak nitelendirdi ve AB'nin bu gözden geçirmeyi bu kadar geç başlatmasını eleştirdi. Örgüt, sadece AB’yi değil, uluslararası insan hakları kurumlarının tamamını da İsrail’in işlediği suçları teşhis etmekte gecikmekle suçladı.

Bahçeli'den 15 Temmuz mesajı: “Gelecek nesiller tetikte ve tek yürek olmalı”
Bahçeli'den 15 Temmuz mesajı: “Gelecek nesiller tetikte ve tek yürek olmalı”
İçeriği Görüntüle

Tam askıya alma ihtimali bile tartışılmıyor

AB ülkeleri arasında fikir birliği sağlanamaması nedeniyle Ortaklık Anlaşması’nın tamamen askıya alınması şimdilik gündemde değil. Şu an yalnızca serbest ticaret, araştırma ve teknoloji gibi bazı maddelerin kısmen askıya alınması konuşuluyor. Bu ise İsrail’i durdurmak bir yana, onu cesaretlendirmekten başka bir işe yaramıyor.

İsrail Dışişleri Bakanı ise AB’ye gönderdiği mektupta, “İsrail, Batı’nın ortak düşmanlarına karşı varoluş mücadelesi veriyor” diyerek raporu ciddiye almadıklarını bildirdi. Ayrıca, raporun hiçbir karar veya görüşme için temel alınmaması gerektiğini ifade etti.

Batı'nın düşman tanımını İsrail yapıyor

İsrail’in bu ifadeleri, AB’nin çelişkili tavrını bir kez daha gözler önüne serdi. Zira Batı’nın tehdit olarak gördüğü yapılar ve ülkeler, büyük ölçüde İsrail’in “düşman” tanımlarına göre şekilleniyor. Raporda doğrudan “soykırım” ifadesine yer verilmemesi, AB’nin herhangi bir yaptırım niyetine sahip olmadığını da gösteriyor.

Gazze’deki katliamlar, İsrail’in bugüne dek işlediği ve AB’nin görmezden geldiği uluslararası hukuk ihlallerinin sadece bir uzantısı. Bu bağlamda AB’nin bugün yaptığı “gözden geçirme”, yıllar önce yapılması gerekenin geç kalmış ve samimiyetten uzak bir versiyonu.

Sonuç: Soykırım AB için hâlâ bir “ticaret partneri” meselesi

Ortaya çıkan bu belgeler, AB’nin asıl niyetinin Filistinlileri değil, İsrail’le ticaretini korumak olduğunu gösteriyor. İsrail’in işlediği insanlık suçları AB için hâlâ “kârlı” bir statüde ve bu kârlılığı korumak adına “diplomatik gecikmeler” üretmek olağan hale gelmiş durumda.

Gazze için zaman daralıyor. AB ise hâlâ masada “kısmi askıya alma” formülleriyle oyalama siyaseti güdüyor. Oysa atılması gereken adım nettir: AB-İsrail Ortaklık Anlaşması derhal ve tamamen askıya alınmalıdır. Aksi hâlde Avrupa, soykırıma ortak olma sürecini diplomatik örtülerle meşrulaştırmış olacaktır.

Middle East Monitor