Selam ile…
Doğu Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol rezervlerinden pay almak isteyen devletlerin birbirleri ile; özellikle de Türkiye ile olan mücadelesi devam ediyor. Doğu Akdeniz’de başta İsrail, Yunanistan ve Fransa olmak üzere Türkiye’yi devre dışı bırakmak isteyen devletler suyu bulandırmaya çalışırken, geçtiğimiz günlerde Libya ile Türkiye arasında imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması” ve “Güvenlik ve Askerî İşbirliği Muhtırası” mutabakatları, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin elini güçlendirdi ve dengeleri değiştirdi.
 
İyi bir siyasetin tek bir manevrada birden fazla getirisi olur ve Libya ile gerçekleştirilen anlaşmalar bu duruma güzel bir örnek teşkil etmektedir. “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması” mutabakatı, Türkiye ile Libya’nın karşılıklı kıyıları arasında bulunun deniz alanlarının iki ülke arasında paylaşımını ve bu alanlarda, alan sahibi devletten izin almaksızın hiçbir devletin ticarî faaliyet yürütemeyeceğini; “Güvenlik ve Askerî İşbirliği Muhtırası” mutabakatı ise Libya’nın talep etmesi durumunda Türkiye’nin Libya’ya askerî destek gönderebileceğini kapsıyor. Dolayısıyla birinci anlaşma ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de eli güçlenirken, ikinci anlaşma da Mısır’ın, Rusya, BAE, İsrail ve Suud’un desteklediği Halife Hafter’e karşı Libya’nın elini güçlendiriyor.
 
19. yüzyıla kadar Osmanlı toprağı olan Sevakin Adası’nın Türkiye’ye tashis edilmesinden sonra Sudan’da yapılan ve Türkiye ile gelişen ilişkilerinin ardından Katar’da yapılmaya çalışılan darbeler, Türkiye’nin kolunu-kanadını kırmaya yönelikti. Aynı senaryoyu Libya üzerinde de son birkaç senedir deniyorlardı ki; Türkiye ve Libya arasında imzalanan söz konusu mutabakatlarla oyun bozuldu.
 
Şimdi tartışılan mesele “Türkiye Libya’ya asker gönderecek mi?” meselesi… Evet, Türkiye Libya’ya asker göndermelidir; zira yüz yıllık bir aranın ardından İslâm coğrafyası ile arasındaki köprüler yeniden kurulmak üzeredir ve bu süreçte yapılacak her yerinde hamle, bu köprülere birer taş olma niteliği taşıyacaktır. Fakat hükümet yaptığı her hamleyi ne için yaptığını öncelikle kendisi anlamalı, ardından da uygun bir dille halka izah etmelidir. Tarihî misyonumuzu üstlenme derdinde olduğunu, dış politikada olduğu gibi iç politikada da atacağı inkılâpçı adımlarla göstermelidir.
 
Bu mevzuyu kapağımıza taşıdık ve “Doğru Siyasete Devam Türk Askeri Libya’ya!” manşetini attık.
 
Kapak mevzumuzu “Dünya ve Libya’da Neler Oluyor?” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, Türkiye’nin kendi siyasetini izlediği sürece dışa doğru her hareketini desteklediğimizi belirtirken, Türkiye’nin şimdiden “Türkiye niçin orada?” sualinin peşine düşmesi gerektiğinin altını çiziyor.
 
Gazeteci-Yazar Yılmaz Bilgen Rusya, Esed ve İran’ın başının çektiği İdlip saldırılarıyla alâkalı Baran’a konuştu ve burada yaşanan vahşetin boyutundan bahsetti.
 
Çakal Carlos (S. Muhammed), Latin Amerika’nın devrimci bir şiddete sürüklendiğinden bahsediyor.
 
Prof. Dr. Anıl Çeçen ile yapmış olduğumuz mülakatta, Libya’nın Türkiye için önemini, Osmanlı sonrasında Libya’nın içine girdiği süreci ve Türkiye-Libya ilişkilerinin geleceğini konuştuk.
Muhammed İkbal Köseoğlu ile yapmış olduğumuz mülakatta Köseoğlu, Türk askerî zekası Libya’ya ulaştığını ifade ediyor, Libya’da yaşanan siyasî durumdan ve Doğu Akdeniz meselesinden bahsediyor.
 
Harun Şimşak “Canlanan Anadolu Ruhunun Doğu Türkistan Protestosu” başlıklı yazısında, geçtiğimiz Cuma akşamı yapılan Doğu Türkistan eylemini anlatıyor ve basın açıklamasında ifade edilen bazı hususlara samimi eleştiriler yöneltiyor.
 
T. Duman, “Taklitler, Asıllar ve Nakşi Sırrı” başlıklı yazısında Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ile tanışmasından ve ara ara gerçekleştirdiği sohbetlerden bahsediyor.
 
Aylık Dergisi Yazarı Zeynel Abidin Danalıoğlu’nun, geçtiğimiz Cumartesi günü dergimizin Üsküdar’daki ofisinde vermiş olduğu “Edebiyat ve Sanata Dair” başlıklı seminerin tam metnini dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.
 
Kerim Bozdağ, “Milli Piyango/İşkence” başlıklı yazısında, “İnsanları kapitalizmin sunduğu imkânlarla kafesleyen sistem meşru değildir. Kapitalizmin madde bağımlısı yaptığı her fert, bilerek veya bilmeyerek onların boyunduruğu altına girmiş demektir.” diyor.
 
Ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.
Nice sayılarımızda görüşmek dileğiyle…
 
Allah’a emanet olun...