Bangladeş'te bir Gazze yürüyüşü esnasında Sultan Abdülhamid Han'ın portresinin havaya yükseltildiği görüntüler sosyal medyada gündem oldu.
31 Mart Darbesi'nin yıldönümüne denk geldiği görülen bu sahnede ümmetin Abdülhamid Han'ın şahsında tecelli eden "Hilafet"e olan hasreti tezahür ediyor.
Yahudilerin güdümündeki ittihatçı Hareket Ordusu'nun İstanbul'a girip saraya yürümesiyle Sultan 2. Abdülhamid Han 27 Nisan 1909'da tahttan inmişti. O günden bugüne değin emperyalist Batı dünyası bütün Müslümanların üzerine yürüyerek kan ve zulmünü yaymaya başlamıştı.
Halifenin tahttan inmesiyle başsız kalıp binbir zulümle boğuşan Müslümanlar hala Abdülhamid Han'ı arıyor.
Sultan Abdülhamid Han'a olan hasretin, onun hilafetinde dünyanın bir ucundan öbürüne kadar gayrimüslimler de dahil olmak üzere bütün mazlumların imdadına yetişen, Allah'ın adaletini cihanın her noktasına uzatan bir "Ulu Hakan" olmasında yatıyor.
Filistin'i canı pahasına muhafaza etmiş, her türlü teşebbüse rağmen emperyalistlere tek taviz vermeden korumuş bir sultanın yokluğu bugün en ince sızılarla hissediliyor.
Hilafeti devrinde Afrika ve İskandinavya'nın en ücra köylerine alimler ve yardımlar göndermesinden tutun işgal ve sömürge altındaki Açe'den Doğu Türkistan'a direnişçi halkı örgütleyip hiçbir Müslüman'ı sahipsiz bırakmayan Abdülhamid Han'ın büyüklüğü Müslümanlarla da sınırlı değil. Amerika'da çıkan orman yangınına kendi kesesinden yardım gönderen Abdülhamid Han, İrlanda'da işgal ve zulüm ve işkence altındaki halkı örgütleyip yardımlar göndererek İngiliz işgalcilere karşı direniş örgütü IRA'yı kurduruyor.
Sayılarla sayılamayacak kadar hizmeti tüm dünyaya babalık ederek yapmış bir hükümdarın yokluğuna karşı bugün paramparça olmuş ümmete baktığımızda iç çekmemek ne mümkün!..
