İngiliz işgali ve İttihatçı çetelerin yardımıyla Filistin’e göç eden istilacı Yahudiler, 1 asırdır Filistin’i kemirip duruyor.

Saldırılar düzenleyerek, evlerini, araçlarını ve tarlalarını yakıp yıkarak Filistin’i işgal eden işgalcilerin nüfusu bugün 7 milyon 145 bini buldu.

2048'de 15,2 milyona ulaşması bekleniyor

İsrail Merkezi İstatistik Bürosu, son nüfus verileriyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamaya göre, İsrail nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan Yahudilerin sayısı 7 milyon 145 bini buldu.

Ülkenin 9,7 milyon olan toplam nüfusunun 2 milyon 48 binini Araplar, 535 binini ise Arap olmayan Hristiyanlar oluşturuyor.

Merkezi İstatistik Bürosunun verilerine göre, son bir yılda İsrail nüfusu yüzde 2,3'lük oranla 216 bin arttı.

İsrail yasaları, yalnızca Yahudilerin İsrail'e göç etmesine izin veriyor.

Resmi rakamlara göre, İsrail'in kurulduğu 1948'den bu yana ülkeye 3,3 milyon göçmen geldi.

İsrail, nüfusunun 2030'da 11,1 milyona, 2040'ta 13,2 milyona ve 2048'de 15,2 milyona ulaşmasını bekliyor.

YAHUDİLERİN FİLİSTİN’İ İŞGALİ

Filistin’i adeta bir Yahudi beldesi haline getirmeye çalışan işgalci Yahudilere karşı II. Abdülhamid tedbirler aldı. Fakat Sultan Abdülhamid’i tahttan indirip iktidarı ele geçiren İttihatçılar, evvela padişaha ait hazine-i hassa topraklarını devletleştirdiler. Kendilerini destekleyen Yahudileri memnun etmek için Filistin’e Yahudi göçünü serbest bıraktılar.

Yahudiler 50 bin dönüm arazi satın alıp 10 koloni kurdu

Hemen ardından hâdisenin vahametini anlayıp Filistin’de ecnebilere toprak satışını yasakladılarsa da, artık ipin ucu kaçmıştı. Yahudiler 1908-1914 arasında 50 bin dönüm arazi satın alıp 10 tane koloni kurdular. 1913’te de hazine-i hassa arazilerini Rothschildler satın aldı.

Osmanlı nüfus sayımlarına göre Filistin’de 1881’de 9500; 1896’da 12500; 1906’da 14200; 1914’te 31 bin Yahudi yaşamaktadır. Siyonistler 1917 yılında İngiliz hâriciye vekili Arthur Balfour ile anlaştı.

I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Arap topraklarını kaybetmesi ve 2 Kasım 1917’de ilan edilen Balfour Deklarasyonu ile 9 Aralık 1917’deki İngiliz işgali Kudüs ve Filistin için sonun başlangıcı olmuştu.

19. yüzyıl boyunca süren demografik değişim ise artık siyasi bir dönüşüm için Kudüs’ü ve Filistin’i hazır hale getirdi. Yahudi sermayesine tamah eden İngiltere, Balfour Deklarasyonu ile, Yahudilere Filistin’de yurt vadetti. Suriye cephesi çökünce, Filistin İngilizlerce işgal edildi.

Yahudiler, topraklarını genişletmeyi sürdürdü

Yahudiler, komşu Arap devletleriyle arasında başlayan savaşlarda topraklarını genişletti. Arap ülkelerinin İsrail’e karşı üstünlük kuramaması ileriki yıllarda da devam etti. Askeri gücü elinde bulunduran İsrail, topraklarını genişletmeyi sürdürdü.

Yahudi göçü giderek arttı

İngiliz mandası zamanında, engellemelere rağmen Yahudi göçü giderek arttı. Nazi baskısı da bu göçü körükledi. Filistin’deki Yahudiler artık sahipsiz araziyi ihya ederek; ayrıca hükümet ya da şahıslardan satın alma yoluyla diledikleri gibi toprak sahibi de olabiliyordu.

Araplar, ekonomik cihetten zor vaziyete düşürülerek topraklarını satmaya mecbur edildi. Mesela hasat zamanı limana yanaşan buğday yüklü gemiler, buğday fiyatının düşmesine sebep oluyor; bu hâdise ertesi sene de tekrarlanınca, evvelce toprağını ipotek ettirmiş olan köylü, bu sefer toprağını satmak mecburiyetinde kalıyordu.

Topraklar Yahudilerin eline geçti

Osmanlılar zamanında fazla vergi vermemek için halk, arazisini kendi adına tescil ettirmez veya yüzölçümünü düşük gösterirdi. İşte bu topraklar da satın alma yoluyla Yahudilerin eline geçti. 1948 yılına gelindiğinde Filistin halkının yarıdan fazlası Yahudi ve toprakların da yarıdan fazlası bunlara ait idi.

Yahudi çeteler, tedhiş hareketleri ile İngilizleri mıntıkayı boşaltmaya mecbur etti. Tongaya düşürülen İngiltere, 1939’da Balfour Deklarasyonu’nun büyük bir hata olduğunu ilan etti.

Yahudiler işgale başladı

“6 Gün Savaşları” olarak da bilinen Haziran 1967’de İsrail’in komşu Arap ülkelerine (Mısır, Suriye ve Ürdün) saldırmasıyla başlayan savaş sonucunda İsrail, Mısır’dan Sina Yarımadası ve Gazze Şeridi’ni, Suriye’den de Golan Tepeleri'ni alırken, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü de işgal etti.

Filistin topraklarında varlık göstermeye başladılar

İşte 6 Gün Savaşları, daha sonraki yıllarda da Yahudi işgalciler Filistin topraklarında varlık gösteriyor olsa da yerleşim devletin izlediği bir politikaya dönüştü.

Savaş sonrasında “Toprağa karşı barış” politikası izleyen işgalci Yahudi, işgal ettiği Filistin topraklarıyla ilgili bazı sözler verse de yerleşim politikasını sistematik olarak uygulamaya devam etti.

Öbek öbek yerleşmeye başladılar

Yüzbinlerce sivil Yahudi işgalci, öbek öbek Filistinlilerin yaşadığı topraklara yerleştirilmeye başlandı. İlk yerleşimler, Batı Şeria’da Beytüllahim kenti civarında Kfar Etzion yerleşim biriminin yeniden inşa edilmesiyle görüldü.

Bölge ülkeleriyle ilişkilere bağlı olarak bazen duraksasa da bu politikayla, 1972 sonuna gelindiğinde, Batı Şeria’da 1200 ve Doğu Kudüs’te ise 8 bin 600 Yahudi yerleşimci bulunuyordu.

1977’de istilacıları bir milyona ulaştırmayı hedeflemişlerdi

İşçi Partisi'nden yönetimi devralarak hükümeti kuran aşırı sağcı Likud Partisi de 1977-1987 yıllarındaki süreçte, Yahudi yerleşim yeri inşası programını aralıksız şekilde sürdürerek, Batı Şeria çevresinde yaşayan Yahudi sayısını bir milyona ulaştırmayı hedefledi.

1990'da dönemin İsrail hükümeti, 1967 sınırlarını kabul etmediğini duyurarak, Batı Şeria’da Yahudi yerleşim alanları inşa etme planına hız verdi. Bu süreçte İsrail hükümeti, bölgedeki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin birbirleriyle ve diğer İsrail kentleriyle ulaşımını sağlamak üzere Batı Şeria’nın iç bölgelerinden geçen "güvenli" yollar inşa etti.

Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un 1996’da "Batı Şeria’nın her tarafında yerleşim birimi inşa etme" çağrısıyla, Yahudi yerleşim yerleri doğrudan Batı Şeria’nın iç bölgelerinde de inşa edilmeye başlandı.

Toplam 266 Yahudi yerleşim birimi bulunuyor

Batı Şeria’nın güneyindeki Kefar Atsiyon Yahudi yerleşim birimi, İsrail’in 1967’de Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin hemen ardından kurduğu ilk Yahudi yerleşim birimi olarak kabul ediliyor.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'te 13, Batı Şeria'da 253 yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor.

Yahudi yerleşim birimi karşıtlığıyla bilinen İsrailli sivil toplum kuruluşu "Barış Şimdi" hareketine göre, Yahudi yerleşim birimleri Batı Şeria’nın yüz ölçümünün yüzde 13’üne tekabül ediyor.

1 milyonu aşkın Yahudi yerleşimci yaşıyor

İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967'de, bölgede tek bir Yahudi yerleşimci bile bulunmazken, 2021 verilerine göre 1 milyonu aşkın Yahudi yerleşimci yaşıyor.

Filistin’in bağımsızlık vesikasının ilan edildiği 1988'de Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 66 bin 500 iken, İsrail ile Filistin arasındaki Oslo Barış Antlaşması'nın imzalandığı 1993’te bu sayı, 116 bin 300’e ulaştı.

ABD’nin Camp David kasabasında İsrail-Filistin sorununa çözüm arayışları amacıyla tarafların bir araya geldiği 2000’de ise Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimci sayısı 184 bini bulmuştu.

Yahudi yerleşimci terörü

Batı Şeria’da işgal ettikleri bölgede yaşayan Yahudi işgalciler, Filistinlilere yönelik saldırılar düzenliyor. Filistinlileri yıldırmaya yönelik izlenen politikanın bir parçası olan bu saldırılar, Filistinlilerin evlerini, araçlarını, tarlalarını hedef alıyor.

Öyle ki, işgalci yerleşimciler Filistinlilerin evlerini ateşe vererek onlarca masum insanın ölmesine neden oldu. Genellikle İsrail polisi korumasında hareket eden işgalciler içerinden son yıllarda saldırıları sistematik olarak gerçekleştiren örgütler de doğdu.

Filistinlilere ait mülkleri hedef alan saldırılarla gündeme gelen istilacı Yahudi örgüt "Bedel Ödetme", işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'nın yanı sıra İsrail'deki Filistin köy ve beldelerinde de benzer saldırılar gerçekleştiriyor.

Gazze’deki Yahudi yerleşim birimleri

İsrail, Gazze'de 1968’de birçok stratejik noktada Yahudi yerleşim birimi inşa etmeye başladı. Gazze Şeridi’nde 23 bin metrekarelik alan üzerinde 19 Yahudi yerleşim birimi inşa eden İsrail, bu yerleri "güvenli alan" adı altında ilhak etti.

Gazze’de yükselen silahlı direnişle beraber 2003'te dönemin İsrail Başbakanı Şaron, ilk defa bölgedeki Yahudi yerleşim alanlarının boşaltılmasını öngören "Ayrım Planı"nı gündeme getirdi.

Bölgede büyük bir silahlı direnişle karşı karşıya kalan İsrail, 15 Haziran 2005’te Gazze Şeridi’ndeki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini boşalttıktan sonra yıkarak Gazze'den çekilmek zorunda kaldı.

4 bin konutluk Yahudi yerleşim birimine onay

İsrail makamları, işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da 4 bin konutluk yasa dışı Yahudi yerleşim birimine onay verdi.

Yahudi yerleşimcilerin sayısı 726 bini aştı

Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi verilerine göre, bu yıl Kudüs dahil Batı Şeria'daki 176 yerleşim birimindeki Yahudi yerleşimci sayısı 726 bin 427'ye ulaştı. Ayrıca, Batı Şeria'da 86'sı kırsalda olmak üzere 186 kaçak yerleşim bulunuyor.

Batı Şeria bölgesinde 2022'de İsrail'in resmi izni olmadan 12 kaçak Yahudi yerleşim yeri kurulurken, bunlardan ilk ikisi Ramallah'ın doğusundaki Deyr Dibvan ve Deyr Cerir beldelerinde yer aldı.

Batı Şeria'daki bu bölgeler arasında, en büyük Yahudi yerleşim birimi olarak bilinen Maale Adumim dikkati çekiyor. Onu, Batı Şeria'nın güneyindeki Gush Etzion ve kuzeyindeki Ariel yerleşim birimleri izliyor.

Ayrıca İsrail makamlarının Batı Şeria ve Kudüs'te 8 bin 288'den fazla yeni konutun inşasını öngören 83 yapısal ve ayrıntılı planı da onayladığı biliniyor. Bu da İsrail hükümetinin işgal altındaki Filistin topraklarında yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerini genişletmesi anlamına geliyor.

Kaynak: AA, Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Baran Haber