Sahteler asrındayız, her şeyin hem sahtesi, hem korsanı piyasayı sarmış durumda. Asıl Bir’ken sahte ise Yüz’lerce.  İnsanlık sahteler arasından yol bulup, hakikiye, orijinale varamıyor, ulaşamıyor. Ucuzluk, basitlik, yavanlık, göz boyamacılık, dezenformacılık genel klişe olmuş. Görmek için dik durmak gerek, lakin gözler perdelenmekte. Görmek için aşmak gerek engelleri lakin sahteler aşan görünümünde yepyeni engeller teşkil etmekte. Dün İslam Mücahitlerinin karşısında Allahsız Laik Batıcılar vardı, bugün “Ilıman İslam” adlı sapık mezhebin mensupları. Hakiki İslâm’ın karşısında sahte bir İslâm. “Kahvehane’nin kapısına Ezcahane levhası asmakla kahvehane Eczahane olmayacağına” göre ve “kendisinden zerre miktarı sapma olduğunda ortada “kendi” kalmayan bir din varsa o da İslâm olduğuna” göre, hüküm malum sapık bir cereyan halinde Ilıman İslâm…
Tıpkı basım, her şey aslına uygun, korsan demeye bin şahit lazım… Lakin gelir kime doğru akıyor, çıkar sahibleri kim, kitaba uygun davrananlar kim? Kitabın korsanını basan kitaptan bihaber, yüzeysel bir varoluşla idare etme çabasında. Ama elinde korsan dini, korsan inancı, korsan dili, korsan yaşamı ile milletin içinde arzı endam etmekte ve bu korsanlığına müşteri avlamakta…
Sahteler asrındayız ve bu sahteler her yanımızı sarmış durumda, bu yüzden MİLLET OLARAK YAŞADIĞIMIZ DEPREMİN ŞİDDETİNİ HİSSETMİYORUZ. Kimliğimizi uyuşturdukları gibi, inancımızı da uyuşturmaya çalışmakta, şuurumuza müdahale edip kendilerine bağlamaya çalışmaktadırlar.  Büyük bir felaket yaşıyoruz ve yaşadığımız bu felaket POMPEİ insanlarının şuursuzluğu, umursamazlığı, keyfi olanın tükenmezliği şeklinde topyekûn İMHA oluşun kapısını işaret ediyor.
Sahteler asrındayız; tarihi sahte, dili sahte, harfi sahte, hukuku sahte, inancı sahte, müziği sahte, kahramanı sahte, edebiyatı sahte, genci sahte, ihtiyarı sahte, hocaefendisi sahte, siyasetçisi sahte, eğitimi sahte, sineması sahte, namazı sahte, iftarı sahte, orucu sahte, aydını sahte, aşkı sahte, dava adamı sahte, çizeri sahte, devrimcisi sahte, coğrafyası bile sahte, haritası sahte, tohumu sahte, ilacı sahte, ölümü sahte, savaşı sahte…
Dik durmak ve bu emre muhatap olanların dik duruşları ve kazandıkları bir yana, bu dik duruşun neticesinde, bir takım yerlerde itibar görüp sahneye sürülen kimselerin dik duramayışlarının doğurduğu MİLLİ FELAKET.
Sahteler asrındayız külhanbeyi kılıklı, artistten bozma dili ve üslubu olmayan bir şahsiyet TV kanallarından birinde höykürerek konuşuyor, karşısında ki Hoca’yı sıkıştırmak için birde terörle mücadele şubelerinde işkenceciler gibi hava takınıyor, kendi duymak istediğinin söyletecek ısrarla; “falan hakkında ne düşünüyorsun” beriki bu höykürme ile tırsıyor, şaşırıyor bir şeyler söyleyecek ama kıvranıyor ve hah tamam, tamda bu at hırsızı işkenceci kılıklı Kütahyalı’nın duymak istediğini söylüyor. Ve at hırsızı rahatlıyor, mayışıyor ve 60’lık halı gibi yayılıyor.
Sahteler asrındayız ve asıllar ademe mahkûm edilmekle beraber gözdende ırak tutulmak için mapus damlarına kilitleniyor, her çeşit elektronik, biyolojik ve fiziksel işkencelere muhatap kılınıyor. Sesleri duyulmasın diye asılların, türlü türlü cambazlıklar yapılıyor, çeşit çeşit sesler çıkarılıyor. Tıpkı Asrısaadet döneminde Mekkeli Müşriklerin, Allah’ın Resulü’nün sesi Kâbe’yi ziyarete gelen yabancılara ve tebliğe muhatap olan yerlilere ulaşmasın diye çıkardıkları sesler gibi. Şenlikli, şiirli ve benzerini söyleyerek, bağırarak, sesini daha fazla yükselterek vs.
Sahteler asrındayız ve her zamankinden daha çok asıllara muhtacız. Yeryüzünü yeniden tohumlayacak, her bir tohumda o tohumun orijinal hali zuhur edecek, gökyüzünü yeniden biçimlendirecek ve her karışı pırıl pırıl bir hayatın nefes kaynağı olacak, ruhlara yepyeni bir dil ve aşkla İslâm ruh ve aksiyonunu üfleyecek ve insanlık belki de son kez insan olma memuriyetine uygun bir nizam tesis etmiş olacak.
BOP korsan bir projedir, başkanı korsan bir başkandır, uygulayıcıları yağmacılar ve eşkıyalardır. Korsan edindikleri bu projenin madde iklimi alınmış, mana iklimi terk edilmiş ve bunun başına manevi hassasiyetini ve ruhiyatını kaybetmiş korsan bir kahraman, korsan bir hoca, korsan bir medya getirilmiştir.
Görüntüsü korsan, lideri korsan, ölümü korsan, operasyonu korsan, protestosu korsan, davası korsan bu projenin uygulayıcılarının tüm işleri, “insanların aklı gözündedir” teşbihinden hareketle;  senaryolar, oyuncular, imajlar, konuşmalar üzerinden insanları aldatmaya yöneliktir. Çekimler yapılıyor, merkezi medya teşkilatlarına dağıtılmadan önce işleniyor, seslendirmeler yapılıyor, zihinlere iletilmek istenen mesajlar psikolojik altyapı hazırlanarak görüntüler üzerine bindiriliyor (fotoşop) benzeri uygulamalar ile gerçek görüntüler üzerinde oynanıyor, tahrif ediliyor ve daha sonra medya teşkilatlarına servis ediliyor. Ve insanlar sunucusu da senaryo gereği hareket eden bu haberleri, olayları, filmleri kendi algı seviyesine çekiyor, bir müddet sonra “gerçek duygu ve hislerle” tepki göstermeye başlıyor.
Bir misal, Libya veya Suriye yahud Mısır hiç fark etmez. Büyük yağma ve kırım öncesi her biri için senaryolar ve sahne çekimleri ayrı ayrı gerçekleştirilir. Roller paylaştırılır, sözler ezberletilir. Sahne figüranları ve dekorları tamam edildikten sonra filmler yavaş yavaş sahnelenir. Her biri sahte olan bu olaylar insanların zihninde “gerçek algı” ya dönüşür. Operasyonda bu aşamada başlar. Ve başrol oyuncusu sahte kahramanlar meydana çıkar ve senaryo gereği kötü adam rolünde olana “one Minute” çığlığını basar. Senaryo farklı dillerde, farklı coğrafyalarda aynı inançla sahnelenir ve biri Tunus’ta BOP adına “One Minute” der Zeynel Abidin Bin Ali zalimine, diğer Mısır Zalimi Hüsnü Mübareği kafese tıkarken seslenir aynı sözü ve bir başkası Suriye’de Esat zulmüne aynı dille yaklaşır. Senaryo hayaldir lakin yaşanan gerçek, kahramanların halk adına kavgası sahtedir lakin halkın soyulması, yağmalanması, ölmesi gerçek.
Sahteleri devirme asrındayız ve bu asrın sahte devrimlerini kalbura çevirecek asılla hareket etmek zorundayız. Yoksa sahteler arasında kaybolmak, boğulmak, yitip gitmek işten değil… Ve sahteleri devirmek için hafızamıza, ruh dünyamıza, zihnimize operasyon yapan Batı ve Yahudi’ye ve ondan gelen her şeye sınırlarımızı, kulaklarımızı, gözlerimizi kapatmak ve yine bize bu haberleri servis eden sahtekârlarının hesabını görmek zorundayız.
KISAS’TA HAYAT VARDIR. BATI VE YAHUDİ’NİN ALGILADIĞI TEK GERÇEK BUDUR.
 


Baran Dergisi, 247. Sayı