İsrail, 1967’de galibiyetiyle neticelenen savaşın ardından sivil Yahudi işgalcileri yerleştirme yöntemiyle Filistin topraklarını adım adım işgal etme politikası izliyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Filistin’e yoğun bir şekilde göç eden Yahudiler, bir süre sonra bölgenin asıl sahibi Araplarla çatışmalara girmeye başladı.

İngiliz işgaliyle güçlenen Yahudi varlığı, askeri ve siyasi alandaki örgütlenmelerle devlet olma yolunda ilerlerken BM Genel Kurulu’nun 29 Kasım 1947’de Filistin topraklarının Yahudiler ve Araplar arasında bölünmesine yönelik planı ve İsrail’in 1948’de bağımsızlık ilanı, büyük bir çatışma dalgası başlattı.

İsrail, komşu Arap devletleriyle arasında başlayan savaşlarda topraklarını genişletti. Arap ülkelerinin İsrail’e karşı üstünlük kuramaması ileriki yıllarda da devam etti. Askeri gücü elinde bulunduran İsrail, topraklarını genişletmeyi sürdürdü.

“6 Gün Savaşları” olarak da bilinen Haziran 1967’de İsrail’in komşu Arap ülkelerine (Mısır, Suriye ve Ürdün) saldırmasıyla başlayan savaş sonucunda İsrail, Mısır’dan Sina Yarımadası ve Gazze Şeridi’ni, Suriye’den de Golan Tepeleri'ni alırken, Batı Şeria ve Kudüs’ü de işgal etti.

6 Gün Savaşları, daha sonraki yıllarda da büyüyerek devam edecek bir sivil Yahudi işgalciler sorununun başlangıç noktasını oluşturdu. Her ne kadar savaş öncesi sivil Yahudi işgalciler Filistin topraklarında varlık gösteriyor olsa da işgal devletin izlediği bir politikaya dönüştü.

Savaş sonrasında “Toprağa karşı barış” politikası izleyen İsrail, işgal ettiği Filistin topraklarıyla ilgili bazı sözler verse de işgal politikasını sistematik olarak uygulamaya devam etti.

Yüzbinlerce sivil Yahudi işgalci, öbek öbek Filistinlilerin yaşadığı topraklara yerleştirilmeye başlandı. İlk işgaller, Batı Şeria’da Beytüllahim kenti civarında Kfar Etzion işgal biriminin yeniden inşa edilmesiyle görüldü.

Bölge ülkeleriyle ilişkilere bağlı olarak bazen duraksasa da bu politikayla, 1972 sonuna gelindiğinde, Batı Şeria’da 1200 ve Kudüs’te ise 8 bin 600 Yahudi işgalci bulunuyordu.

İsrail’in 1967 Savaşı veya 6 Gün Savaşı’nı kazanmasıyla birlikte, Filistin topraklarının kontrol edilmesi isteğinin yüzlerce yıldır herhangi bir toprak parçası üzerinde otonom bir ulus olmayan Yahudiler için çok önemli olduğunu belirtiliyor.

Toprağın kontrolü, toprağa işgal ve toprakla uluslaşma Yahudiler için tarihsel, dinsel ve siyasal motivasyonları olan kolektif bir eylem.

İsrail'in sistematik işgal yerleri politikası ise genişleyen nüfusun iskanlaştırılması hedefini taşıyor.

Sistematik olarak devam eden bu politikanın, halihazırda yaşanan gelişmelerin ana nedeni olduğu konusunda uzmanlar hemfikir.

Adım adım işgal tarihi

Sol eğilimli İşçi Partisi yönetimindeki İsrail hükümeti, 1967-1977 yıllarındaki süreçte Kudüs ve çevresi ile Batı Şeria’nın doğusundaki Ölü Deniz (Lut Gölü) etrafında yoğun bir Yahudi işgal birimi inşası programı için düğmeye bastı.

İşçi Partisi'nden yönetimi devralarak hükümeti kuran aşırı sağcı Likud Partisi de 1977-1987 yıllarındaki süreçte, Yahudi işgal yeri inşası programını aralıksız şekilde sürdürerek, Batı Şeria çevresinde yaşayan Yahudi sayısını bir milyona ulaştırmayı hedefledi.

1990'da dönemin İsrail hükümeti, 1967 sınırlarını kabul etmediğini duyurarak, Batı Şeria’da Yahudi işgal alanları inşa etme planına hız verdi. Bu süreçte İsrail hükümeti, bölgedeki yasa dışı Yahudi işgal birimlerinin birbirleriyle ve diğer İsrail kentleriyle ulaşımını sağlamak üzere Batı Şeria’nın iç bölgelerinden geçen "güvenli" yollar inşa etti.

Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un 1996’da "Batı Şeria’nın her tarafında işgal birimi inşa etme" çağrısıyla, Yahudi işgal yerleri doğrudan Batı Şeria’nın iç bölgelerinde de inşa edilmeye başlandı.

Senelere göre işgal haritası:

Toplam 266 Yahudi işgal birimi bulunuyor

Batı Şeria’nın güneyindeki Kefar Atsiyon Yahudi işgal birimi, İsrail’in 1967’de Batı Şeria ve Kudüs’ü işgal etmesinin hemen ardından kurduğu ilk Yahudi işgal birimi olarak kabul ediliyor.

İşgal altındaki Kudüs'te 13, Batı Şeria'da 253 yasa dışı Yahudi işgal birimi bulunuyor.

Yahudi işgal birimi karşıtlığıyla bilinen İsrailli sivil toplum kuruluşu "Barış Şimdi" hareketine göre, Yahudi işgal birimleri Batı Şeria’nın yüz ölçümünün yüzde 13’üne tekabül ediyor.

650 bin Yahudi işgalci yaşıyor

İsrail’in Batı Şeria ve Kudüs’ü işgal ettiği 1967'de, bölgede tek bir Yahudi işgalci bile bulunmazken, bugün 220 bini Kudüs’te olmak üzere 650 bin Yahudi işgalci yaşıyor.

Filistin’in bağımsızlık vesikasının ilan edildiği 1988'de Batı Şeria’daki Yahudi işgalci sayısı 66 bin 500 iken, İsrail ile Filistin arasındaki Oslo Barış Antlaşması'nın imzalandığı 1993’te bu sayı, 116 bin 300’e ulaştı.

ABD’nin Camp David kasabasında İsrail-Filistin sorununa çözüm arayışları amacıyla tarafların bir araya geldiği 2000’de ise Batı Şeria’daki Yahudi işgalci sayısı 184 bini bulmuştu.

Yahudi işgalci terörü

Batı Şeria’da işgal ettikleri bölgede yaşayan sivil Yahudi işgalciler, Filistinlilere yönelik saldırılar düzenliyor. Filistinlileri yıldırmaya yönelik izlenen politikanın bir parçası olan bu saldırılar, Filistinlilerin evlerini, araçlarını, tarlalarını hedef alıyor.

Öyle ki, işgalci işgalciler Filistinlilerin evlerini ateşe vererek onlarca masum insanın ölmesine neden oldu. Genellikle İsrail polisi korumasında hareket eden işgalciler içerinden son yıllarda saldırıları sistematik olarak gerçekleştiren örgütler de doğdu.

“Bedel Ödetme” adlı örgüt bunlardan bir tanesi.

Filistinlilere ait mülkleri hedef alan saldırılarla gündeme gelen radikal Yahudi örgüt "Bedel Ödetme", işgal altındaki Kudüs ve Batı Şeria'nın yanı sıra İsrail'deki Filistin köy ve beldelerinde de benzer saldırılar gerçekleştiriyor.

Gazze’deki Yahudi işgal birimleri

İsrail, Gazze'de 1968’de birçok stratejik noktada Yahudi işgal birimi inşa etmeye başladı. Gazze Şeridi’nde 23 bin metrekarelik alan üzerinde 19 Yahudi işgal birimi inşa eden İsrail, bu yerleri "güvenli alan" adı altında ilhak etti.

Gazze’de yükselen silahlı direnişle beraber 2003'te dönemin İsrail Başbakanı Şaron, ilk defa bölgedeki Yahudi işgal alanlarının boşaltılmasını öngören "Ayrım Planı"nı gündeme getirdi.

Bölgede büyük bir silahlı direnişle karşı karşıya kalan İsrail, 15 Haziran 2005’te Gazze Şeridi’ndeki yasa dışı Yahudi işgal birimlerini boşalttıktan sonra yıkarak Gazze'den çekilmek zorunda kaldı.

Hali hazırda işgaller hızla devam ediyor...

İşgallerden bir kare:

Kim nasıl bakıyor?

Filistinlilere göre, Batı Şeria ve Kudüs’teki Yahudi işgal birimleri, sıradan işgal alanlarından daha çok yolları, üniversiteleri, okulları ve sağlık kuruluşlarının olduğu komple bir sömürge sistemi haline geldi.

Uluslararası camiaya göre de İsrail’in Filistin toprakları üzerinde inşa ettiği Yahudi işgal yerleri "yasa dışı" olup, taraflar arasında barışı tesis edecek iki devletli çözüme giden yoldaki en büyük engellerden biri.

ABD, işgal yerlerini ‘Orta Doğu barışına engel olan bir unsur’ olarak görüyor ancak "yasa dışı bir faaliyet" olarak kabul etmiyor.

İsrail, kulak tıkadığı Yahudi işgal birimlerinin inşa edilmemesi çağrılarını, "Yahudilerin Batı Şeria’dan tamamen çıkarılmaları" olarak değerlendiriyor. Bunu "etnik temizlik" yapma çağrıları şeklinde nitelendiriyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Filistin topraklarında inşa edilen işgal birimlerinin, iki devletli çözüme giden yoldaki "en büyük engel" olduğunu belirterek, söz konusu işgal alanlarının bölgede adil ve kalıcı bir barışa ulaşma ihtimalini zayıflattığını vurguluyor.

İşgal altındaki Kudüs ve Batı Şeria'da inşa edilen Yahudi işgal birimlerinde Yahudi olmayanların yaşaması da yasak.

İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, İsrail'in "1967 sınırlarını, zorunlu göçe maruz bırakılan Filistinlilerin geri dönüş hakkını ve yeni Yahudi işgal birimlerinin inşasına son vermeyi kabul etmemesi" nedeniyle Nisan 2014'te durmuştu.