Giriş:

Mannıng Marable tarafından 2011 yılında yayınlanan “Malcolm X” isimli biyografi kitabında, Amerika’daki siyahi İslam hareketleri de ele alınmıştır.

Kitabın yazarı Mannıng Marable, (13 Mayıs 1950-1 Nisan 2011) Afro-Amerikan çalışmaları alanında uzman bir profesördür. Bu kitabına 2012 Pulitzer tarih ödülü verilmiştir.

Özet:

Amerika’ya götürülen siyahi köleler içinde Müslümanlar da bulunmaktadır. 19. yüzyıldan itibaren başlayan siyahi hareketler içinde İslam kimliğiyle ortaya çıkanlar olmuştur. Malcolm X’in Müslüman oluşu ve fikir-aksiyon dünyasına ilk tesiri olan bu hareketler, yazar tarafından sırasıyla ele alınmıştır.

Malcolm X Kitabından Siyahi İslam Hareketleri:

Amerika Birleşik Devletlerine zorla götürülen 650.000 siyahi kölenin yaklaşık yüzde 7 veya 8’ini Müslümanlar oluşturuyordu. 19. yüzyılda bazı siyah entelektüeller İslam’a ilgi duymaya başlıyor ve Hristiyanlığa alternatif olarak İslam’a yönelmeler kendini gösteriyor.

Edward Wilmot Blyden (1932-1912) dünya çapında bütün siyah halkların siyasi ve toplumsal birlikteliğine dayanan “Pan-Afrikanizm” programını hazırlıyor ve Christianity, Islam and the Negro Race (Hristiyanlık, İslam ve Siyah Irk) isimli eserinde, Hristiyanlığın Ortadoğu kökenlerine rağmen tamamen Avrupalı dini olarak evirildiğini ve bu yüzden baskıcı ve dışlayıcı olduğunu savunuyordu. Dünyadaki büyük dinler arasında yalnızca İslam’ın Afrikalıların geleneklerini bütünlüklü devam ettirmelerine izin verdiğini söylüyordu.

Yirminci yüzyılın başlarında ABD’de kendini İslami olarak nitelendiren ilk örgüt Amerikan Faslılar İlim Mabedidir. Kurucusu Timothy Drew, kendini Noble Drew Ali ilan ederek Mehdi, kurtarıcı, peygamber olduğunu söylemiştir. Ali’ye göre Afro-Amerikanlar, “soyları Faslılara dayanan zeytin tenli Asyalılar” idi. 1920’lerin sonuna doğru otuz bin üyeleri olmuş ve birçok yere ibadethaneler açmışlardır. 1929’da Ali gizemli bir şekilde hayatını kaybetti. Ali’nin yeniden bedene bürünmüş olduğunu iddia eden eski şoförü liderliğini ilana ederken, bir taraftan da Kirkman liderliğinde ikiye bölündüler. Faslılar İlim Mabedi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dağılmaya başladı.

Ahmediyye hareketi Mirza Ghulam Ahmed tarafından kurulmuş, ilk başta İslam’ın temel ilkelerine bağlı kalsa da 1891’de Ahmed kendisini Mehdi ilan etmiş, Hristiyanlara ise Mesih olduğunu bildirmiş, Hindulara ise Krişna olduğunu bildirmiş. 1908’de Ahmed ölünce hareket Kuadianiler ve Lahoriler olarak ikiye bölündüler. 1921-1925 yılları arasında Müftü Muhammed Sadık, Kuadiani Ahmedi hareketinin ilk misyoneri olarak binden fazla hem siyahları hem beyazları saflarına katarak Amerika’da büyük bir atılım gerçekleştirmiş oldu. Amerika’daki ilk Müslüman yayın organı olan Muslim Sunrise dergisini kurdu. Siyah milliyetçiliği ve Pan-Afrikan fikirlerini İslam’la bağdaştırmaları çağrısında bulundu. 1920’lerin sonunda hareket canlılığını yitirdi. Sufi Bengalee’nin liderliği altında 1929-1930 yıllarında tekrar hareketlendi. Amerika’da yetmişin üzerinde konferans vererek binlerce kişiye ulaştı. 1940’lara gelindiğinde yarısı Afro-Amerikan olmak üzere on bin kişiyi saflarına kattılar.

1930’larda Detroit şehrinde ortaya çıkan Wallace D. Fard adlı uyuşturucu satıcısı ilk başlarda müritlerine doğunun egzotik hikâyelerini anlatırken, mürit sayısı artınca soyunun Hz. Muhammed’e dayandığını, Kureyş kabilesinden zengin bir ailenin oğlu olduğuna dair dedikodular ortalığa yayıldı. Fard çok duygusal vaazlar veriyordu, birkaç ay içinde sempatizanların ilgisini çekince mesajları vahye dönüşmeye başladı. Sonra Peygamber olduğunu “ifşa etti”. Afro-Amerikalıların zenci olmadıklarını Mekke’den kaçırılan Şahbaz kabilesinden olduğunu ilan etti. 

Siyahi olmayan Fard, isminin yanına Muhammed’i ekledi. 1931’e gelindiğinde, krize batmakta olan ülkede verdiği umut vaat eden mesajları, siyahları cezbediyordu. Beyaz insanları şeytanlaştıran, siyah ırkı yücelten, İslam, ilim, numeroloji hepsini karıştırıp sunduğu mesajlar dikkat çekiyordu.

Diğer siyahi hareketlerin zayıflaması ile daha çok ilgi çeken Fard’ı dinleyen, 33 yaşındaki Elijah Poole onun konuşmasından büyülenmişti. Fard’a yaklaşıp ona, “Kim olduğunuzu biliyorum, siz Tanrı’nın ta kendisisiniz.” demişti. O da “Evet, doğru. Ama bunu şimdi söyleme. Şu anda bunu bildirmenin zamanı değil” demiş sessizce.

Elijah Poole Tuğla fabrikasında ustabaşı olarak çalışıyordu. Zayıftı ve boyu ortalamanın altındaydı. İslam Milleti’ne çok sayıda kişinin katılması ile birlikte Fard, idari birimler kurdu. Bunun için sadık müritlerinden faydalandı. Cemaat okulları açtı. Güvenlik gücü haline gelen FOI'yı kurdu. 1932’de siyah işsizlik oranı çok artınca hareket katlanarak büyüdü. Elijah Poole, karizma ve hatiplik yeteneği olmamasına rağmen, onu “baş görevli” olarak atandı. Artık o Fard’ı temsil ediyordu. İslam Milletine mensup bir üyenin işlediği cinayet üzerine tutuklanan Fard, serbest kalınca 1933’de Chicago’ya kaçtı. Elijah Poole’u başvekil olarak atadı. Ona bir de Muhammed ismini verdi. Elijah Muhammed…

1934’de Fard birdenbire ortadan kayboldu. Onun yerine geçmek isteyen Elijah Muhammed, Detroit’te çoğunluk tarafından kabul edilmeyince, bir avuç takipçisini alarak Chicago’ya göçtü. Sonraki on yıl boyunca İslam Milleti üyelerinin çoğu ya Hristiyanlığa geçmiş ya da Ahmedilere katılmışlardı.

Elijah Muhammed pes etmedi, yıllarca seyahat etti. Karizmatik bir konuşmacı olmadı ama azmi sayesinde yeni takipçiler kazandı. 1942’de askerlik hizmetlerine karşı olduğu için tutuklandı. 1946’ya kadar çıkamadı. Karısı Clara’nın idari yetenekleri sayesinde İslam Milleti ayakta kaldı. Hapishane onu daha kötüleştirdi, hastalıkları arttı, çelimsiz hale geldi. Tutuklanışından yıllar evvel, Elijah Muhammed, Fard’ın Tanrı’nın kendisi olduğunu ona özel olarak söylediğini ifşa etmişti. Fard’ın bu yükselişi, Elijah’ı peygamber konumuna getiriyordu.

Sonuç:

Ehli Sünnet üzerine sağlam bir itikad olmadan yürütülen bir hareketin, İslami olmayacağı hakikatini başa alarak; Amerika’daki siyahi İslam hareketi liderlerinin, itikadi bozukları bir tarafa, işe gönüllü vaizlikle başlayıp, mehdi-mesih makamıyla kendilerini yüceltmeleri ve bununla da yetinmeyip Peygamberliklerini ilan etmeleri, daha da ileri gidip Tanrılık taslamaları; İslam’ın siyahiler arasında tam manasıyla yayılıp güçlü bir harekete dönüşmesini engellemiştir.

Malcolm X’e kadar süreç içinde devam eden bu çizgi uzun bir süre etkili olmuştur. İslam milletinin şu anki lideri Louis Farrakhan’dır. İslam milleti içinde, Malcolm X’in çizgisinin değil de, Elijah Muhammed sapkınlığının Farrakhan tarafından devam ettirildiği görülmektedir. 

Kaynak: Malcolm X Arayışlarla Dolu Bir Hayat, Mannıng Marable, ithaki yayınları.

Makale: Muharrem Aksan