Peter Beinart'ın yazısı, Demokrat Parti tabanında İsrail’e olan desteğin ciddi biçimde azaldığını ve Filistin’e sempati duyulmaya başlandığını anlatıyor. Zohran Mamdani’nin seçim zaferi, bu dönüşümün siyasete nasıl yansıdığını somutlaştırıyor. Parti elitleri ise bu değişimi hâlâ görmezden geliyor ve tabanla aralarındaki uçurum derinleşiyor. Yazar, 2028 seçimlerinde bu kopuşun büyük bir siyasi dönüşüme yol açabileceğini öngörüyor.

İşte o yazı:

New York Belediye Başkanlığı için geçtiğimiz ay düzenlenen Demokrat Parti ön seçimlerinde Zohran Mamdani’nin elde ettiği şaşırtıcı zaferin önemini anlamak için, bundan 11 yıl önce ve yaklaşık 500 kilometre güneyde yaşanan bir başka siyasi sarsıntıyı hatırlamak faydalı olacaktır. 2014 yılında, Virginia eyaletinin Richmond kenti yakınlarında yapılan Cumhuriyetçi Kongre ön seçimlerinde, tanınmayan bir iktisat profesörü olan Dave Brat, dönemin Temsilciler Meclisi Çoğunluk Lideri Eric Cantor’a karşı yarışa girdi. Brat, mali olarak rakibine 10’da 1 oranında gerideydi. Buna rağmen, yüzde 11 farkla seçimi kazandı ve Amerikan tarihinde bir Meclis çoğunluk liderini ilk kez bir ön seçimde saf dışı bırakan aday oldu.

İdeolojik olarak Brat ve Mamdani arasında pek az ortak nokta vardır. Ancak her ikisi de benzer sebeplerle ön seçimleri kazandı: Partilerinin tabanı ile elitleri arasındaki derin uçurumu kullanabildiler. 2014’te birçok Cumhuriyetçi seçmen, partinin merkezine öfke duyuyordu. Bugün benzer bir öfke Demokrat seçmenler arasında mevcut. 2014’te Brat bu ayrışmayı özellikle göçmenlik meselesi üzerinden vurguladı. Bugün Demokrat seçmenlerin yabancılaşması daha dağınık bir nitelik taşıyor. Belirgin tek bir mesele öne çıkmıyor. Ancak Mamdani’nin zaferi, özellikle bir konuda, Demokrat taban ile parti elitleri arasındaki büyük ayrılığı gözler önüne seriyor: İsrail.

Mamdani kampanyasında New York’un yaşanabilirliğine odaklandı. Ancak yarışın favorisi sayılan Andrew Cuomo, Mamdani’yi tecrübesizlikle ve suç karşısında yumuşak olmakla eleştirmenin yanı sıra, onun Filistin haklarına açık desteğini hedef aldı. Mamdani’nin bu açık tavrı, birçok siyasi yorumcu ve danışmana göre onun kazanamayacağının işaretiydi. Ne var ki kamuoyunun bu meseledeki genel yaklaşımının ne denli değiştiğini öngöremediler.

Bu değişim yalnızca New York’a özgü değil, ulusal ölçekte yaşanıyor. Gallup’un 2013 verilerine göre, Demokratlar o dönem Filistinlilerden çok İsrail’e sempati duyuyordu ve bu fark 36 puan civarındaydı. Ancak geçen on yılda İsrail Başbakanı Netanyahu’nun sağcı politikaları, Itamar Ben-Gvir ve Bezalel Smotrich gibi ırkçı figürlerin yükselişi ve Gazze’deki sivil kıyımlar bu tabloyu tersine çevirdi. Gallup’un Şubat 2025’teki araştırmasına göre, Demokratlar artık Filistinlilere İsrail’den 38 puan daha fazla sempati duyuyor. Economist ve YouGov’un yine Şubat ayındaki araştırmasına göre, Demokratların %46’sı ABD’nin İsrail’e yaptığı askerî yardımı azaltmasını istiyor. Yardımın artırılmasını isteyenlerin oranı sadece %6.

Bu görüşler sadece genç ilericilerle sınırlı değil. Özellikle 50 yaş üzeri Demokratlar arasında İsrail karşıtı eğilim çok daha hızlı artıyor. Pew Research Center’a göre 2022-2025 arasında bu yaş grubundaki İsrail’e olumsuz bakan Demokratların oranı 23 puan birden yükseldi. Bu değişim, kuşaklar arası farkı neredeyse ortadan kaldırdı.

Bugün Gallup verilerine göre Demokratların sadece üçte biri İsrail’e olumlu bakıyor. Bu oran İsrail’i Küba’dan bile daha az popüler kılıyor; Çin’le neredeyse aynı düzeyde. Buna rağmen Senatör Chuck Schumer, Temsilciler Meclisi Üyesi Hakeem Jeffries gibi etkili Demokratlar ve 2028 başkanlık seçiminde aday olması muhtemel birçok isim, İsrail’e yapılan askerî yardımı insan hakları şartına bağlama fikrine dahi karşı çıkıyor. Bu tavır, onları doğrudan parti tabanı ile karşı karşıya getiriyor.

Reuters’a göre, Demokrat seçmenlerin %62’si yeni liderler istiyor. İsrail’e verilen destek bu isteğin tek sebebi değil. Asıl öfke, partinin Donald Trump’a karşı başarı gösterememesi ve onu durduramaması. Ancak koşulsuz İsrail desteği, birçok seçmen nezdinde, parti elitlerinin korkak ve sahtekar olduğu algısını besliyor. Mamdani, Filistin özgürlüğü konusundaki tavrını da bu bağlamda bir siyasi istikrar ve tutarlılık göstergesi olarak sundu: “Bu, istikrarlı bir siyasettir,” dedi Politico’ya verdiği röportajda. “Kim olursa olsun taviz vermeyen bir anlayıştır. Herkesin onurlu bir yaşam hakkı vardır.”

Kongre düzeyinde Mamdani’nin yolunu takip etmek zor. AIPAC gibi güçlü İsrail lobileri geçtiğimiz yıl Jamaal Bowman ve Cori Bush gibi Filistin yanlısı iki Temsilciler Meclisi üyesini seçimde saf dışı bırakabildi. Bu alanda yarışan adaylar, İsrail yanlısı fonlara karşı mali rekabet gücü bulamıyor. Ancak başkanlık yarışları farklı. 2004’te Howard Dean, 2008’de Barack Obama ve 2016’da Bernie Sanders gibi isimler, ulusal ölçekte heyecan yaratarak küçük bağışlarla etkili kampanyalar yürüttü.

Trump, başkan adaylığını Brat’ın zaferinden sadece bir yıl sonra ilan etti. Bu gelişme bir uyarı niteliği taşıyor: Demokrat elitler, kamuoyunun ezici karşıtlığına rağmen İsrail’e kayıtsız desteği sürdürdükçe, Mamdani tarzı siyasi isyanlar karşısında daha da savunmasız hale gelecekler.

2028 seçimlerinde, Filistin haklarına desteği bir ahlaki istikrar simgesi olarak sunabilen bir aday için yol açık. Tıpkı Cumhuriyetçi Parti’nin Trump’tan önce göçmenlik konusundaki dönüşümü yaşaması gibi, Demokrat Parti de son 10 yılda İsrail konusunda büyük bir fikir kayması yaşadı. Bu dönüşümü görmezden gelen her başkan adayının aklına, 2016 seçimleri öncesinde Dave Brat’ın uyarılarına kulak asmayan Jeb Bush’un yaşadığı siyasi hüsran gelmeli. Zohran Mamdani’nin zaferi tesadüf değil. Bu, yaklaşan değişim dalgasının ilk işaretidir.

Gazze'de pazar yeri katliamı: "Oğlumu elimden aldılar"
Gazze'de pazar yeri katliamı: "Oğlumu elimden aldılar"
İçeriği Görüntüle

Peter Beinart, The New York Times