Bir hafta içinde yaşanan iki farklı olayda, Hilal ve Hira isimli iki genç kız hayatını kaybetti. Biri 15, diğeri 16 yaşında olan bu iki genç...

Nusayri rejiminin işkence arşivi gün yüzüne çıktı
Nusayri rejiminin işkence arşivi gün yüzüne çıktı
İçeriği Görüntüle

Her iki genç kızın isimleri, ailelerinin millî ve İslamî duyarlılığını yansıtıyordu. “Hilal” ve “Hira” isimleri, ailelerin çocuklarının değerleriyle büyümesini, ahlaklı ve faydalı fertler olmasını arzuladıklarını gösteriyordu. Ancak bu niyet, büyükşehir ortamında ve denetimsiz sosyal çevre içinde farklı bir akıbete dönüştü.

Büyükşehir hayatı ve sosyal medya etkisi

İstanbul gibi çok yönlü bir şehirde büyüyen Hilal ve Hira, televizyon, sinema, diziler ve özellikle sosyal medya aracılığıyla farklı yaşam biçimlerinin içine çekildi. Denetimsiz içeriklerle dolu bu mecralar, gençlerin hayatlarında belirleyici bir rol oynadı. Sosyal medya fenomenleri, onlar için yeni birer yönlendirici haline geldi.

Ahlaki sınırların aşılması

Yaşanan bu hadiseler, Anayasa ve Ceza Kanunu’nda yer alan “Genel Ahlakın Korunması” hükümlerinin fiilen işletilmediğini bir kez daha ortaya koydu. Bireysel özgürlük adı altında toplumsal değerlerin aşındırılması, ailelerin çocukları üzerindeki denetim gücünü neredeyse ortadan kaldırdı.

Aile yılı ve çözüm çağrısı

2026, “Aile Yılı” ilan edildi. Bu özel yıl, aile kurumunun güçlendirilmesi, gençlerin değerlerinden kopmadan, sağlıklı ve topluma faydalı fertler olarak yetiştirilmesi için bir fırsat. O halde Hilal ve Hira’nın ardında bıraktığı acı tablo, aileyi merkeze alan güçlü bir toplumsal seferberliğin zorunluluğunu ortaya koyuyor.

Kaynak: Prof. Dr. Ömer Adil Atasoy'un Star'daki yazısı özet olarak alınmıştır.