"Hakikat-i Ferdiyye" İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun Allah ve Rasulüne aşkının tezahürü. Akıl bir yana aşkla okunacak bir eser... Vecd bahsinde dendiği üzere:

"Aşk, atom bombası... Atom bombasıyla çukur açmak dururken, iğneyle kuyu kazılır mı? Bomba aşk ve akıl iğne!..” Bu eser, akıl iğ­nesi ile kuyu kazmak değil, aşk kanatlarıyla yükselmek ve yüksekliklerden hikmetler dev­şirmek... Akıl iğneyle kuyu kazarken aşk, atom bombası ile saray inşaının temellerini açar...

İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu Hakikat-i Ferdiyye adlı eserinde Allah Resulünün hakikatini bize gösterir. Bu eser, Allah'ın Sevgilisi'nin hakikatini göstererek O'na nasıl iman edileceğini ifadelendirirken Allah'a imanın da hakikatini gösterir. "Allah'a Resulünün gösterdiği yoldan iman" zarureti... Allah’ın Resulüne imanın hakikatini bilmeyenlerin Allah'a imanın hakikatinden bahsetmeleri boşunadır. Çünkü, Allah'ın Resulüne iman etmeden Allah inancı olmaz...

Üstadın Çöle İnen Nur adlı "aşk destanı”na vurgulama yapan Salih Mirzabeyoğlu, Üstadın o "aşk destanı"na muhatap olarak, "O var diye varolunduğumuz "Gaye insan ve Ufuk Peygamber"e aşkımın ve vecdimin destanını yazmaya "özendiğim bu eser" der... Bu eserin alt başlığı da "Çöle İnen Nur"...

“Eşya ve hadiseler karşısında ruhun "nasıl?" tavrını gösteren ve fikri sanat edasında veren Büyük Doğu Mimarı'na mukabil işin "niçin?" buudunu gösteren ve tecrid tavrını temsil eden ben" diyen Salih Mirzabeyoğlu aşk ve vecdinin usûl, üslûp ve sistemini göstereceğini belirtir. Fakat "kovan"ın bir olduğunu ifade eder.

Takdim'de şöyle deniyor. "O’na (Allah Resûlüne) "yakin", getirme usullerinden biri de belirttiği liyakat nisbetinde, tefekkürdür; ve te­fekkürün öyle çeşitleri vardır ki, has ve hususi ibadet neviindendir... Böyle bir tecrübe üzerindeyim!.. "İsim ve muhtevasının özelliğine nisbetle bu eser. "Hikemiyat" planındadır; hikemiyat usûlüncedir..."

Allah'a ve Resûlüne imandan bahsederken önce "iman nedir?" sorusu: "İman, "zevken idrak" demektir; demek ki "sezgi", keşif me­lekesidir ve keşfin sıhhati de İslâmî öl­çülerde..."... İnsanın ahlakî bir varlık olması, Bütün Fikrin Gerekliliği davası, severek yap­manın sır idrakinin bahsi içinde olması, "dır" ve "tır" lere yer yok, kesin hükümden sakınmak, basiret ve feraset gibi bahisler üze­rinde durulur.

Kainatın Efendisi, Allah'ın sevgilisi... Gaye-insan-Ufuk Peygamber. O ki, o yüzden varız!.. Allah Resulünün bu hakikatleri apaçık meydanda iken "Kur'an varken başka bir şey aracı olamaz" diyen, Allah Resûlünün hadislerine şüphe atan, sahabilerine dil uza­tanlarla Hristiyan ve Yahudilerin Allah Resûlünü inkârı arasında bir fark yoktur... Biri küfrünü açıkça söylerken, diğeri İslâm maskesi altında sunuyor ve dış düşmana nazaran iç düş­man daha tehlikeli: Çünkü, İslâm diye diye İslâmsızlaştırma sözkonusu. Böyleleri, Allah sevgilisini, sıradan bir insan ve Allah'tan haber getirmekten başka bir değeri olmayan, adeta postacı derecesine indirerek inkar etmiş olurlar. Ne kadar lafta kabul ediyoruz deseler bile... Onların kabul ettiği "Kainatın Efendisi, Gaye İnsan-Ufuk Peygamber" değildir. Kendi akıl­larına ve sapık emellerine göre icad ettikleri bir mevhumedir.

Allah Resûlünün bir önemli hususiyeti de, diğer peygamberlerde olmayan "Kelâm ve mânâ toplayıcılığı"... O'nun en büyük mucizesi Allah'tan getirdiği Kur’an...

"Hakikat-i Ferdiyye" hikmetini bu başlıktaki bahisten izleyelim:

"Bütün insanlık tarihi içindeki derinliğine ve genişliğine insan oluşları, "tek ferk"te tecelli eden hakikatin ve zaman gayesinin temsilcileri olarak, "tek fert"in kadrosudurlar. Bu tek fert, topyekün zaman ve mekanın emrine verildiği, varlığın yüzüsuyu hürmetine yaratıldığı, Gaye-İnsan ve Ufuk-Peygamber olarak Allah'ın Sevgilisi’dir; Hakikat-i Ferdiyye Ferdin Hakikati- Fert hakikati... Her Peygamber'de her birinde her birinin hissesi bulunmak üzere, bir hikmet tecelli etmiştir; Resûller Resûlü'nde ise bütün hikmetlerin toplamı... Ferdin Hakikati... Ferdî hikmetin aslı!.."

"İslama Muhatap Anlayış" olmadan, ne Allah'ın ne Resûlünün, ne sahabilerin, ne mezheplerin ne Batın yolunun ne Ehli Sünnet yolunun hakikati tam anlaşılır. Bütün bunların ha­kikatini billurlaştıran, Kurtuluş Yolunun asrımızdaki çizgisi İBDA'dır...

"Hakikat-i Ferdiyye", "Yol O'nun, varlık O'nun, gerisi hep angarya; yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!" hitabının gereğine inanmış İBDA'nın, Allah Resûlü’nün hakikatini ifadelendiren eseridir...

Kazım Albay

Makalenin tamamı için: TIKLA