Batı'nın Hz. Peygamber'e indirgemeci-revizyonist bakış açısı yanında fenomenolojik metodla da bakışı vardır. Tarihî şartlar içinde ve davranışlar temelinde olan fenemenolojik bakış açısı da indirgemeci ön kabullerden kurtulabilmiş değildir.

Müslümanların peygamber anlamı ile Hıristiyan ve Yahudilerin peygamber anlamı farklıdır. Müslüman'a göre Hz. Peygamber sıradan bir insan veya Kur'ân'ı bize ulaştıran postacı derekesinde bir elçi değildir. Hz. Peygamber “üsve-i hasene-en güzel örnek” olarak insanlığın zirvesi, Kâinatın Efendisi'dir. Onun hayatını ve şahsiyetini aşk ve vecd penceremizden emsal alarak ancak Allah'a ulaşabiliriz. Zira O, “kul-nebî” olarak bizi Allah'a ulaştıran misilsiz bir köprüdür. O, bizim ruhumuz, duygumuz ve davranışımızdır. Batı'da ise böyle yüce duygulu ve anlamlı bir peygamber algısı yoktur. Bu ise iki medeniyetin insanlığa bakışı ve adalet duygusunu farklı kılar.

Batı'da Hz. Peygamber imajındaki en temel iddia, geçmiş din ve kültürlerin Hz. Peygamber üzerindeki etkisidir. Yahudilik ve Hıristiyanlığın İslâm dinine etkisi olduğu şeklindeki iddiaları iki ayrı kitapta inceleyen Özcan Hıdır Hoca, onlara cevap verirken bu iddiaların ne kadar temelsiz olduğunu da ispatlamaktadır. Allah Resûlü'nün geçmiş kitapları okuyup okumadığı, okur-yazar olup olmadığı, rahiplerle görüşüp görüşmediği mevzuları da söz konusu iki eserde (Yahudi Kültürü ve Hadisler, İnsan Yayınları, 2018; Hıristiyan Kültürü ve Hadisler, İnsan Yayınları, 2017) ayrıntılarıyla genişçe incelenmiştir.

Makalenin tamamı için: TIKLA