Üstad Necib Fazıl’ın bir yazısında okuduğum, belki Büyük Doğu dergilerinde yer alan, Şalcı Bacı’nın hikâyesini, ne kadar aradıysam bulamadım. (Üstadın eserlerinin ve Büyük Doğu dergilerinin indeksine ne kadar ihtiyacımız olduğuna dair bir mim koyalım.) Ancak ona dair bir izi, Son Devrin Din Mazlumları eserinde buldum. Üstad Necib Fazıl’ın bu eseri, Cumhuriyet sonrası yaşanan zulüm ve katliamları, belgelere ek olarak, bizzat yaşayanlardan dinlediği veya görenlerin anlattığı hadiseleri de kaleme aldığı (şimdilerde “sözlü tarih” dedikleri) eşsiz bir tarihî kaynaktır.
Şalcı Bacı, Erzurum’da şapka kanununa muhalefetten asılan onlarca Müslümandan biridir. Devamını Üstad Necib Fazıl’dan dinleyelim:
“Çarşıda kapatılan dükkânların kepenk sesleri... Heyecanlı bir kalabalık... Kalabalık Vilâyet binasının önünde...
Sesler:
- Şapkayı istemiyoruz! Gâvur kılığına giremeyiz!
Kalabalık süngülü jandarma zoruyla dağıtılıyor. Erzurumda Sıkı Yönetim... İstiklâl Mahkemesi... Başta Gavur İmam lâkaplı bir hoca ile Hoca Osman isimli bir din adamı, aralarında da bir kadın, sehpada 33 ceset...”(1)
“Sehpada 33 ceset” ve biri kadın: Şalcı Bacı. Kimdir, niçin asılmıştır? Cihan Aktaş anlatıyor:
“Atıf Efendi Şapka Kanunu çıkmadan önce başörtüsü konulu bir risale yazıyor ve bu risale İstanbul Maarif Müdürlüğü’yle Matbuat Umum Müdürlüğü’nün resmi neşir müsadesinin ardından, 1924’te basılıyor. Şalcı Bacı ise, isminin gösterdiği gibi bohçası içinde herhalde şal, yani bir tür başörtüsü de bulunduruyor. Bohçasıyla girdiği evlerde, avlularda şallarını sergilerken Şapka Kanunu hakkında ileri geri laflar etmiş olabilir mi, emin olamıyoruz.
Şalcı Bacı’nın idamını, Nimet Arzık’ın bir kitabında okudum önce. Arzık bu hadiseyi duyduğunda çok etkilendiğini ve "Şalcı Bacı Asılmaya Gidiyordu" başlığını taşıyan bir hikâye yazdığını anlatır.  Şapka Kanunu’na muhalefet suçuyla jandarmalar tarafından ite kaka götürülen kadıncağızın hali, yol üzerinde bu duruma tanık olan "donuklaşmış insanların içlerini kabartmıştır."
İstiklal Mahkemesi istatistiklerine göre, Şapka Kanunu’nun yürürlüğe sokulduğu iki buçuk ay içinde tam 57 kişi idam edilmiş, yüzlerce kişi de çeşitli hapis cezalarına çarptırılmışlardır. Darağacı yolunda şaşkınlık içinde, "Kadın şapka giye ki asıla!" diye soran bir bohçacının idamının, kadınlara şapka giyme yolunun hazırlanmasında fayda sağladığından söz edenler olur. Erzurum’da Vali ve Kumandan Paşa bir araya gelmiş, Şapka Kanunu’nun muhayyilelere dehşet salmak suretiyle kabulü için bir kadını asma gibi bir karara varmışlardır. Asılacak kadın, iki metre boyuyla, "izli" yüzüyle, yılan yılan incelmiş örgüleriyle, siyah puşusuyla ve bütün sabır felsefesiyle, Şalcı Bacı’dır.  Ağzı laf yapan, bazen "bir kitaplık" laf eden bohçacı kadın, bir ihbarın kurbanı olmuştur.” (2)
İstiklâl mahkemelerinin şapka kanunu cinayeti listesi resmi kayıtlara göre 57 imiş. Oysa Konya’da, Maraş’ta, Rize’de, tüm Anadolu’da şapka kanununa muhalefetten yüzlerce Müslümanın asıldığı biliniyor. Konya’da asılanların sayısının çok fazla olduğunu duymuş ananem; “şimdi tren yolunun olduğu yol üzerinde sıra sıra asılmış insanlar varmış...”
Devam edelim, Mehmet Şevket Eygi anlatıyor:
«Bu kadının idam hükmünü Çetin Altan'ın dedesi Tatar Hasan Paşa vermiştir. Altan bu konuda şu satırları yazmıştır:
"Dedem Hasan Paşa çok sert bir askerdi. İsmet Paşa topçu okulunda öğrenci iken, Hasan Paşa okul müdürüydü. Sonrası ünlü komutanlar olan o dönemin öğrencileri, anlatıp dururlar Hasan Paşa'nın sertliğini. Bir şapka isyanını bastırmakla görevlendirildiği bir kentte, hızını alamayıp bir de kadın asmıştı. Sanırsam siyasal suçtan ilk asılan kadın odur tarihimizde. Kadın sehpaya çıkmadan önce "Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki" demiş galiba. Ben o tarihte henüz doğmamışım. Çok ama çok sonradan öğrendim bunları. Ve inanın ince sızı gibi tatsız bir burukluk kaldı içimde."» (3)
Şalcı Bacı gibi yüzlerce Müslümanın kanları üzerine kurulan Cumhuriyet, elbette hesap verecek. Ancak bu hesab verme, ileri demokrasi için değil, İslâm inkılâbı için olacaktır inşallah... Şalcı Bacı gibi nice şehidlerimizin ruhaniyetinin de bizden istediği budur...
 
 
Notlar
1- Necib Fazıl Kısakürek, Son Devrin Din Mazlumları, Büyük Doğu Yay., 27. Basım, İstanbul 2009, s. 78
2- Cihan Aktaş, “İskilipli Atıf Hoca ve Şalcı Bacı’nın Hazin Hikâyesi”, 08.01.2010, Dünya Bülteni
3- M. Şevket Eygi, “Şehid Edilen Şalcı Bacı”, Milli Gazete, 19 Aralık 2008