Bugün Türkiye'de madde umranı bakımından ne kadar eser varsa hepsinin çekirdeğini Abdülhamîd getirmiştir.

Şümendifer, yol, sanayi mektepleri, mühendishâneler, fabrika, tezgâh, tek kelimeyle müspet bilgiler ağacının bütün yemişleri ilk defa onun tarafından kucaklanmış, millî ruh köküne bağlı olarak bünyelere sindirilmek istenmiş, böylece, ruhunu, Doğudan ve aklını Batıdan devşirici halis ve şahsiyetli medeniyet anlayış ahenk ve muvazenesini ilk defa onda bulmuştur.

Müspet bilgiler çerçevesindeki bütün mektepler onun suyunu içiyor. Birçok vilâyetlerde onun kurduğu sanayi mektepleri, hâlâ eski üsluplu, fakat sağlam ve oturaklı taş binalar halinde yükseliyor. Millî Kurtuluş Savaşının başında yapılan nice toplantılar ve kongreler, hep ondan kalma bu taş binalardadır. Onun kurduğu fabrika ve tezgâhlar, hâlâ, züccaciye ve kumaş nevilerinde, Türk sanatının en nâdide örneklerini canlandırıyor.

Elektrik sahasındaki âmil keşifleriyle meşhur (Edison)u adım adım takip ettiği, nihayet kendisine resmen başvurup Türkiye'ye gelmesini istediği, çalışmalarına burada devam etmesini teklif ettiği, Amerika’da kazandığı paranın tam yirmi mislini takdime de hazır olduğunu bildirdiği, fakat kâşifin bu tekliflere iltifat göstermediği, tarihi bir hakikattir.

İşte, yepyeni bir cephesiyle daha Abdülhamîd. Faziletlerinin belki en küçüğü olarak müspet bilgiler manzumesine ve eserlerine gösterdiği bu anlayışlı saygı ve hikmeti takdir kendisinden sonra hiçbir devirde kıvamını bulamamış ve madde dehâsının istinat ettirileceği ruh, kökünden harap edilmiştir. Kala kala ruhsuz ve köksüz bir madde süsü.

Abdülhamîd'in madde sahasındaki eserlerinin başında şümendiferler gelir. Yaptırdığı demiryollarının gayesi birinci derecede askerî ve siyasî, ikinci derecede de iktisâdi ve ticaridir.

Evvelâ askerî, zira bölüşülmeye hazır vatanın müdafaası ve sevkalceyş zaafından doğan korunma zorluğu o zamanın biricik meselesidir. Bu mesele, 1877 Türk-Rus Harbinde kendisini büyük çapta göstermiştir. Balkan isyanlariyle bu harpten alınan dersler, ondan sonra Rumeli'de hemen iki hattın yapılmasını gerektirmiş ve ilk olarak Selânik-İstanbul iltisak hattiyle, Manastır-Selânik demiryolu vücuda getirilmiştir.

Abdülhamid düşmanlarının bile fikri şudur ki, eğer bu hatlar Abdülaziz devrinde yapılmış ve 300 milyon altın borcun onda biri bu işe harcedilmiş olsaydı, 1875 Balkan ayaklanmalarını hemen bastırmak ve belki de Türk-Rus harbini önlemek mümkün olurdu. Nitekim bu hatların 1897 Türk-Yunan Harbinde muazzam faydaları görülmüştür.

Başlarda Anadolu, Rumeli'de olduğu kadar büyük faaliyetlere sahne olamadı. Zira arazi geniş ve devlet bütçesi fakir.

Buna rağmen İzmir-Kasaba hattı çekildi ve memleketin insan ve (materyal) depolarını küçük bir havza içinden de olsa denize bağlama imkânı hemen gerçekleştirilmiş ve bu nazik dâva şuurlaştırılmış oldu. Böylece Türk topraklarına döşenen demiryolları evvelâ Rumeli'de 1993, sonra Anadolu'da 2507 kilometreye yükseldi. Hâlbuki Berlin Muahedesinden evvel demiryollarımız, topyekûn 1145 kilometreden ibaretti.

Abdülhamid’in şümendifer siyaseti, takip ettiği dış politika ile içiçedir ve öyle bir harika belirtir ki, bunu "dehâ" kelimesinden başka bir mefhum gösteremez.

Hazine tamtakır, hatların teminat akçelerini bile karşılamaktan âciz, hatların inşasını üzerine alacak Batılı teşebbüs ve sermaye merkezleri de yüz bin naz ve cilve gösterirken, Abdülhamid birdenbire en ince cephesiyle durumu keşfetti.

Anladı ki, Batılı teknik ve sermaye merkezleri, Türk demiryollarını doğrudan doğruya ondan bir menfaat bekleyerek üzerine almakta fayda kabul etmez. Bu hatlar, iktisadi kıymet noktasından umumiyetle fakir ve kısırdır ve Batılıya Alaska’da altın arayıcılığı hevesini vermekten uzaktır. O halde işi siyasî bir faydaya bağlayarak hem devlet emniyetini iktisâdi emniyete kavuşturmak biricik yoldur.

Bu yol da hazır... Abdülhamîd, her an yükselen endüstrisiyle İngiltere’nin karşısına dikilmekte olduğunu gördüğü Almanya'ya kollarını açtı ve karadan Hindistan sevk yolunun en hassas istikâmetini çizen Anadolu Bağdat demiryolunu Almanlara ihale etti. Böylece, Batılı iki büyük rakip devleti, kendi topraklarında tecelli edici bir karşılaşmaya davet ediyor, rekabetlerini kızıştırıyor, birinden birini tutmakla öbürünün şerrinden korunuyor ve hem devlet emniyetini sağlayıcı, hem de vatanı demiryoluna kavuşturucu bir nimete eriyordu. Şartlarda da bu hesaba göre bir kolaylık ve hafiflik temin ettiği, kaydedilmeye değmez bedahet…

Abdülhamid, bu hatların inşası etrafındaki müzakereleri, büyük Alman kapitalist ve teknik adam (Fon Simens) ile idare etti. Müzakereler 1899'da sona erdi ve 1902'de hattı imtiyazı tamamiyle Almanlara verildi. Bununla bir arada. Abdülhamid'in büyük hamlesi, Hicaz şümendiferidir.

Büyük Hamle

Tarihte Saffet Devrini tâkip edici İslam Halifeleri ve padişahları arasında din bağlığıyla en başta gelenlerden biri olan Abdülhamid, Hicaz demiryolunda, İslam siyasetinin ve büyük menfaatini buluyor ve bu dünya çapındaki davayı yüklenmekte, gerçekten hizmetlerin en büyüğünü görüyordu. Şeref ve makamların da en büyüğü.

Evvela, Makedonya ve Ermenistan gibi didik didik edilmek ve Osmanlı bütünlüğünden koparılmak istenen Arap illerinin, dolayısıyla İslam beşiği toprakların müdafaası.

Sonra, bütün İslam âlemine, Kâbe'ye doğru akan bir çift rayın telkin edeceği, maddi ve mânevî bağ ve bağlılık değeri… Ve bu değerin içinde, hacc yolunun transit merkezlerini bu hat üzerinde toplayıcı ve bütün yolları Halife’nin vatanına bağlayıcı, her şubeden hudutsuz kıymet.

Bilanço

İşte bugün Üniversite Kütüphanesi’nde apaçık yatmakta olan «Defter-i Mesarifat-ı Hümayun»a göre: İkinci Abdülhamid, hükümdarlığın 25. yılında, yalnız «Kise-i Hümayun»undan millî tesislere tam 72 milyon 780.129 altın sarf etmiştir.

Evet; bu parayı İkinci Abdülhamid «Kise-i Hümayun>undan, yani şahsî parasından ve gelirinden çeyrek asır içinde Türk milleti uğrunda harcamış ve milli tesisler halinde tam 1552 parça hayr ve irfan binası yükseltmiştir. Bunlar cami, mektep, medrese, hastane, fabrika, tezgâh, bakım ve terbiye evi halinde, tekrar edelim, tam 1552 adet tesistir.

Bazılarını sayalım: Haydarpaşa'da ne kadar milli ve resmi tesis varsa hepsi onun...

Lise binası, hastaneler, Baytar mektebi, mendirek vesaire…

Yıldız üstündeki bütün binalar, kışlalar vesaire...

Çapa mektepleri, Guraba Hastanesi'nin ilave paviyonları, Hamidiye, Etfal Hastanesi…

Bugün hala bütün İstanbul’u ihya etmekte devam eden Hamidiye çeşmeleri...

Üsküdar'da Şabanağa Tekkesi civarındaki mektep ve binaları. Beykoz

Cam Fabrikası, Sultanahmet Sanayi Mektebi, Yüksek Ticaret Mektebi binası, Küçükçekmece Kibrit Fabrikası, Hereke Fabrikası, Yıldız Çini Fabrikası... İzmir, Bursa, Diyarbakır, Sinop Konya vesaire Sanayi mektepleri... İzmit, Adana vesairede Hamidiye köyleri... Koskoca Tıbbiye ve Mülkiye mektepleri vesaire Mühendishâne ilaveleri...

Sultan Abdülhamid Hân, 32 yıl, 7 ay, 27 gün süren hükümdarlığı süresince her vilâyette okullar, hastaneler, yollar, çeşmeler yaptırmıştır. Viyana’dan başka yerde bir eşi bulunmayan modern bir Tıp Fakültesi.

Ayrıca:

1293’de Mekteb-i Mülkiye.

1297’de Hukuk Fakültesi ve Divan-ı Muhasebat (Sayıştay)... Beyoğlu Kadın Hastanesi.

1299'da Güzel Sanatlar Akademisi.

1300'de Yüksek Ticaret Mektebi.

1301'de Yüksek Mühendis Mektebi ve Yatılı Kız Lisesi.

1308'de Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi ve Kağıthane’de poligon.

1303'de Terkos suyunu İstanbul’a getirdi.

1307'de Bursa İpekçilik Mektebi.

1309 da Bursa Demiryolu ve Aşiret Mektebi.

1310 da Üsküdar Lisesi, Rüştiye Mektepleri ve yeni PTT binası... Osmanlı Bankası ile Reji binaların ve Yafa-Kudüs ile Ankara demiryolu...

Hamidiyye Kağıt Fabrikası.

Kadıköy Havagaz Fabrikası.

Batı’ya jest için müzeye çevrilen Ayasofya Camii Batı’ya jest için müzeye çevrilen Ayasofya Camii

1311'de Osmanlı Sigorta Şirketi ve Küçüksu Barajı ve Manastır-Selânik Demiryolu.

1312'de Hamidiye Yüksek Ticaret Mektebi ve Galata

Tophane rıhtımı. Dolmabahçe Saat kulesi...

1313'de Beyrut Şam Demiryolu, Darülaceze binası. Mum fabrikası, Afyon-Kargu demiryolu. Sakız limanı rıhtımı, şimdiki İstanbul Lisesi binası, İstanbul Selânik demiryolu, Akıl Hastanesi.

1315'de Selânik Rıhtımı, Sam-Halep demiryolu ve Șifa Hastanesi.

1316'da Şişlide Hamidiyye Etfal Hastanesi.

1318'de Medine-i Münevvere' ye kadar telgraf hattı.

1320'de Hamidiyye-Hicaz demiryolu.

Kâğıthane’deki Hamidiyye Suyu. Haydarpaşa Rıhtım. Modern Arama Mektebi... Şam’da Tıbbiye-i Mülkiye.

1322'de Dilsiz ve Sağırlar Okulu... Bingazi'ye telgraf hattı.

1323'de Yıldız Sarayı ve önündeki cami. İstanbul-Köstence kablo hattı. Haydarpaşa istasyon binası.

Saymakla bitecek gibi değil... Her şey onun eseri.

Necip Fazıl Kısakürek, II. Ulu Hakan Abdülhamid Han, s. 259-267