Geçtiğimiz haftanın en tuhaf polemiği buydu: Meclis konuşması sırasında Nursel Aydoğan’a, “Hanımefendi bir sus! Bir kadın olarak sus!” diyen Bülent Arınç’ın “kadın düşmanı” ilân edilmesi hâdisesi…
Herkes bir şeyler söyledi, “kadın düşmanı söylem” denildi, “ayrımcılık” denildi, “dindarların kadına bakışı” dendi, hattâ bazıları “derin analizler” yapıp, meseleyi İslâm’ın “kadın görüşüne” filân bağladı. (Bkz. El-Cezire, Hidayet Tuksal Röportajı)
Rönesans dönemi kadın ressamlarını araştırırken, Arınç’ın düştüğü bu durum aklımın bir köşesinde döndü durdu. Yazmadan edemedim: “Bir kadın olarak” orijinal bir buluşunuz filan var da, birileri onu açıklamanıza engel mi oluyor? Yok! Bir fikriniz var fakat “kadın olduğunuz için” susturuluyor musunuz? Yok! Ya ne var? “Kadınım ben, bana kime sus diyemez!”
Siz burada “bir kadın olarak sus” lafını duyup, “cinnet” geçirirken, Rönesans’ta kadın ressamların neler çektiğinden haberiniz yok tabiî… Kısaca bahsedelim.
 
RÖNESANS’IN ‘İSİMSİZ’ KADIN RESSAMLARI
Avrupa’da Rönesans, kadın sanatçılar için pek uygun bir zaman değildi. Sanat dallarının hiç birinde kadınlara yer yoktu. Sanatın herhangi bir dalında ders almaları bile yasaktı. Yazmak, çizmek, okumak filan; bir kadına yakışmayacak şeyler olarak görülürdü.
Fakat “hayat boşluk kabul etmez”, insan “hayat gayesini” bir kere keşfetti mi, artık onu gerçekleştirmiş sayılır. İşte bu yüzden o kadar yasağa ve imkânsızlıklara rağmen bazı kadınlar bunları aştı. Babaları ressam olan kadınlar şanslıydı, gerekli eğitimi ve desteği babalarından aldılar. Bazı soylu aileler tarafından, toplumda iyi bir mevkiye gelmeleri, iyi bir evlilik yapmaları amacıyla aile içinde eğitim aldırılan kadınlardan bazıları kendilerini gerçekleştirme imkânına kavuştu. Ama imkân bulamadıysa, koruyucusu yoksa ne oldu? Bilmiyoruz, çünkü tarih, zengin ailelerden yetişmiş kadın ressamları bile yazmakta cimri davranmış.
Levina Teerlinc, 1510-1576 yılları arasında yaşamış, İngiltereli Flaman ressam. Hakkında fazla bilgi olmasa da en azından şunları biliyoruz:
Aydınlanmacı Simon Bening’in en büyük kızı. Eğitimi ve mesleği hakkında çok az şey biliniyor, fakat 1545’de Hans Holbein ve Lucas Horenbout’un ustası olarak VIII. Henry’nin huzuruna çağırıldığı ve “paintrix” unvanı verildiği bilinmektedir. Henry öldükten sonra Kraliçe I. Mary ve I. Elizabeth’in emri altında çalıştı. Daha çok portre çalışmaları yaptı. Aslında bazı saray üyelerinin resmini yaptığı bilinse de ona atfedilen eserler üç-beş tanedir ve hiçbirinde ona âit olduğuna dair bir imza yoktur. Muhtemelen eserlerine imza atması mümkün olmamıştır…
Caterina van Hemessen, 1527-1587 yılları arasında yaşayan Flaman ressam. Ressam Jan Sanders van Hemessen’in kızı. Babası kızının ilk ustası olarak onu eğitti, hattâ bazı resimleri babasıyla birlikte çalıştı. Daha çok portre çizdi. Zengin ailelerin portrelerini yaparak para kazandı. Resimlerinde karanlık bir arka fon kullanmaması onu diğer ressamlardan ayıran en önemli özelliğiydi.
Sofonisba Anguissola, 1532-1625 yılları arasında yaşamış İtalyan ressam… Aristokrat bir ailenin yedi çocuğunun en büyüğüydü. Babası onun ve kız kardeşlerinin sanat konusunda eğitim almalarını sağladı. Sofonisba, Bernardino Gatti’nin çırağı oldu. 1554’te Roma’ya gitti ve onun yeteneklerini iyi bilen Michelangelo ile tanıştı. Michelangelo bazı çizimlerini kopyalaması ve eleştirmesi için ona göndermişti.
Lavinia Fontana, 1552-1614 arasında yaşamış İtalyan ressam. Bologna Okulu’nun ressamı Prospero Fontana’nın kızıdır. Resim konusunda babasından eğitim aldı. Resimlerinde farklı tarzlar kullandı. Portre çalışmalarının yanı sıra mitolojik ve dinî sahnelerin olduğu resimler de yaptı. Bugün yalnız 32 tanesi bilinse de 100’ün üzerinde tablosu olduğu tahmin edilmektedir.
Fede Galizia, 1578-1630 yılları arasında yaşamış İtalyan ressam. Portre ressamı Nunzio Galizia’nın kızı olan Fede 12 yaşında başarılı bir sanatçı olmuştu. Babası, Fede’nin detayları gören iyi bir göze ve portre çizebilen hünerli elleri olmasını sağladı. Judith ve Holofernes’in birkaç tasvirini yaptı. Onun en iyi bilinen tarafı natürmort resimler yapmasıdır. Bazı kadınlara da bu konuda öncü oldu, natürmort resmin gelişimini etkiledi.
Artemisia Gentileschi, 1593-1652 yılları arasında yaşamış İtalyan ressam. Orazio Gentileschi’nin kızı, Rönesans’ın tanınan en ünlü ressamıdır. Babası tarafından eğitildi, fakat cinsiyetinden dolayı akademi onu kabul etmedi. O da Agostini Tassi’nin yanında çalıştı. Talihsiz bir olay yaşayan Artemisia’ya Tassi tecavüz etmiş, babası ise kızını suçlamıştı. Fakat daha sonra Tassi’nin bu suçu işlediği anlaşılmıştır. Ölümünden sonra çalışmalarının çoğu babasına ve diğer sanatçılara atfedilmiştir.
Judith Leyster, 1609-1660 yılları arasında yaşamış Hollandalı ressam. Judith Haarlem’de doğdu. Sanat eğitimi pek bilinmemekle birlikte Frans Hals ve Dirk Hals’tan etkilendiği düşünülmektedir. 1633’te St. Luke loncasının Haarlem’deki üyesi olmuştur. Jan Miense Molenaer’le evlendi ve beş çocuğu oldu. Resimleri onun ölümünden sonra unutuldu. Fakat 1893’te Louvre’da sahte bir “Frans Hals” imzası altındaki isminin baş harfleri keşfedildi. O ândan sonra da Hals ismine atfedilen resimlerin Leyster tarafından yapıldığı ortaya çıktı.
Elisabetta Sirani, 1638-1665 yılları arasında yaşamış İtalyan ressam. Bologna Okulu’ndan Giovanni Andrea Sirani’nin kızı. 17 yaşındayken 90’ın üzerinde çalışmasıyla başarılı bir ressam ve bir oymacı oldu. Yalnızca 27 yaşında ölmesine rağmen, 170 resim, 14 oyma ve çok sayıda çizim bıraktı. Serî bir çalışma metodu vardı, çalışmalarını görmek için sanat meraklıları stüdyosuna gelirdi. Sirani’nin portreleri, dinî ve mitolojik konulu resimleri çok ünlüydü, çok sayıda varlıklı müşterisi de vardı.
Rachel Ruysch, 1664-1750 yılları arasında yaşamış Hollandalı ressam… Botanikçi ve anatomici Frederik Ruysch’un kızı. 15 yaşındayken çiçek ressamı olarak bilinen Willen van Allest’in yanına çırak olarak verildi. Onun ayrıntılı ve iyi düzenlenmiş buketleri çok popüler oldu. Johann Wilhelm, Elector Palatine için mahkeme ressamlığı yaptı. 85 yaşında öldüğünde adını taşıyan yaklaşık yüz eser bıraktı.
Keyfiyet böyle ve ben “bir kadın olarak” sustum…
 
KAYNAKLAR:
Nimet Keser, Akademiler Çağının Ötekileri: Kadın Ressamlar, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, s. 11, 2013
Merry E. Wiesner-Hanks,  Erken Modern Dönemde Avrupa, İş Bankası Kültür Yayınları, 2009, s, 219-220
http://www.kadinmedya.com/ Çeviren: Hatice Saniye Kısakürek, Adıyaman (03.08.2015)
 Baran Dergisi 447. Sayı