“İstanbul’un sembolu ne?” diye sorsak, kimi Eyüp Sultan, kimi Kız Kulesi, kimi Ayasofya, kimi Sultanahmet der. Boğaziçi ve Boğaziçi Köprüsü'nü, Topkapı Sarayı’nı da ilave edenler olabilir, daha farklı cevaplar da...

Ben fazlaca hesap yapmadan, Mimar Sinan diyorum ve Süleymaniye'yi başa alıyorum. “Dünya Mimarlarının Reisi” Mimar Sinan’ın İstanbul’daki imarları sayısız: Süleymaniye, Üsküdar ve Edirnekapı Mihrimah Sultan, Rüstempaşa, Tophane, Kadırga, Üsküdar’daki Şemsi Paşa camileri, su yolları, hanlar, hamamlar, şifahaneler vesair sayabildiklerimiz.

Sur içinde olmasına rağmen etrafından ana cadde geçmediği için bir an gizli kalan fakat Necip Fazıl’ın tesbitiyle Sinan’ın başeseri olan muhteşem Süleymaniye, 3 yıllık tamir döneminden sonra bayramda tüm İstanbullularla ve tüm Müslümanlarla buluşuyor.

Sultanahmet’e “güzel” diyen turistler, Süleymaniye’ye gelince “huzur dolu”, “hayal ötesi” ve “sessizlik-sakin” tesbitlerini yapıyor. Bu bilgileri Süleymaniye Camii’nin güvenlik görevlilerinden aldım. Süleymaniye’ye ve İstanbul’a yönelik tesbitler bunlar.

Kanunî’nin değerli kızı Mihrimah Sultan’ın Mimar Sinan’a yaptırdığı camilerden olan Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’nin de, 5 yıllık deprem onarımı sonunda açıldığını müjdeleyelim. Sinan’ın yer altı sularından olumsuz etkilenmemesi için yaptırdığı kuyuların kapanması sonucu caminin yıkılma tehlikesine maruz bırakıldığı ve kapatılan kuyular yerine 97 adet kuyu kazılarak zeminin stabil hale getirildiği söyleniyor. Emeği geçenlere teşekkürlerimizi bildirirken, külliye üzerindeki pejmürde yapıların Mihrimah’ın güzelliğine uymadığını belirtelim.

Şehzadebaşı Camii’nin onarım esnasında, revakların arasında 400 yıl solmayacak mürekkeple yazılmış Sinan’ın el yazısı notları da bir şişe içinde bulunmuş. Koca Sinan, 400 yıl sonra tamirat gerekeceğini düşünmüş ve kilit taşlarının açılamayacağını ve tamirat yapılamayacağını bilerek, taşların arasına bunun nasıl yapılacağına dair not yazıp bırakmış. Biz ise günübirlik yaşama telaşesinde kendimizi kaybetmişken, böyle bir haber bize çok şey demeli!

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 21 milyon lira harcanarak yapılan Süleymaniye Camii restorasyonunda, caminin kubbesinde akustik için yerleştirilen 256 adet küp bulundu. İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü İbrahim Özekinci, restorasyon çalışmaları sırasında enteresan bilgilerle karşılaştıklarını anlattı. Caminin kubbesinde 15 santimetre ağız genişliğine sahip, 45 santimetre uzunluğunda simetrik halde dizilmiş, 256 adet küp bulduklarını ifade eden Özekinci, “Süleymaniye Camii’nin akustiği gerçekten mükemmel. Simetrik halde dizilen bu küplerin içindeki hava boşlukları sayesinde akustiği sağlamış Mimar Sinan.” dedi.

Süleymaniye Camii’nde yapılan en önemli işlerden birinin çimentodan arındırma tekniği olduğunu ifade eden Özekinci şunları söyledi:

“Üzülerek ifade edelim ki, 1960’lı yıllarda yapılan restorasyon çalışmasında, caminin horasan harçları yerine çimentoyla sıvandığını gördük. O dönem için belki iyi bir buluş olabilir ama analiz, tahlil ve raporlardan şunu görüyoruz: Çimento, üzerinde sıvanmış olduğu taş yapı ile doğru çalışmıyor. Bundan dolayı nemlenme, tuzlanma gibi mahsurları ortaya çıktı. Bu çimentodan arındırma gerçekleştirerek, horasan harcının bileşenini bulduk ve yapıyı sıvadık, üzerine kalem işlerini yaptık. Cami artık nefes alır hale geldi.”

Pandantiflerde 5 kat raspa çalışmaları sonucunda bulunan orijinal kalem işlerinin de, bilim ve sanat dünyasını heyecanlandırdığı belirtiliyor. Tahrir defterlerindeki kayıtlardan yola çıkarak ince raspa çalışmalarıyla orijinal çiniler de bulunmuş.

İstanbul’un imzası, mührü nedir, ne olmalıdır? Şahıs bazında, eser bazında?

İstanbul’u yeniden fethedecek BD-İBDA  dünya görüşü erlerinin İstanbul’a yeni mührünü de vurması gerekebilir. Mânâ birliği taşıdığımız geçmişten gelen mühürlere de sahip çıkarak. Geçmiş birikim üzerine kat çıkmak şeklinde bunu anlamalı. Yeni dil ve diyalektiğimizin imzasını atmak için hummalı bir çalışma içinde olmak temennisiyle hepinizin bayramını tebrik eder, saygı ve sevgilerimi sunarım.

Baran Dergisi 201. Sayı

18 Kasım 2010