24 Eylül Perşembe 2020 tarihli Le Figaro’nun 27. sayfasında bir makale vardı. İsrail havayolu şirketi El Al, aşırı Ortodoks bir öğrenciye satılmış! Öncelikle bu makaleden ve akabinde ise El Al’dan bahsetmek istiyorum. Çünkü El Al’ın Fransa uçuşları çeşitli zamanlarda saldırıya uğradı ve bu sebeple tarihî bir yanı var.

Makale Le Figaro’nun İsrail’de yaşayan Kudüs muhabiri Thierry Oberle tarafından kaleme alınmış. Şirketin hisselerini satın alan Eli Rozenberg Kudüs’te yaşayan bir yeşiva öğrencisi. Yeşiva, Talmud ve Tevrat eğitimine odaklanan bir Yahudi müessesesi. 27 yaşındaki bir genç İsrail’in El Al Havayolu şirketinin yeni sahibi oldu. El Al sıradan bir şirket değil, İbrani İsrail devletinin sembollerinden birisi. Kurtarılması için satışa çıkarılan şirket için sadece bir kişi girişimde bulundu. New York’tan Zengin bir Ortodoks Yahudi ailesinin çocuğu olan Eli Rozenberg, 150 milyon dolar karşılığında 2002 yılında özelleştirilen İsrail bayraklı şirketin yüzde 43’ünü satın aldı. El Al bir kamu şirketiydi, yozlaşmış İsrail hükümetleri tarafından özelleştirildi.

Devlet, yüzde 15 hisseyle ortaklığı tamamladı. Yani yüzde 43 Eli Rozenberg, yüzde 15 ise devlet tarafından alındı. Bu müdahale şirketi kurtarmak için icra edilen 400 milyon dolarlık bir kurtarma plânın parçası. Mevzubahis şirketin toplam 2 milyar dolar borcu bulunuyor. Rakamdan da anlayacağınız üzere gizli birtakım hesaplar var işin içinde.

Sağlık krizinin ortaya çıkardığı zorluklar neticesinde El Al, Kovid-19’un gazabına uğradı. Salgın şirketi olumsuz etkiledi. Şirketin eski büyük hissedarının finansal danışmanları devletin bu süreçte yardımcı olmasını istedi. Sadece ülkede yatırım yapmak için para istediler. Hükümet bu isteği kabul etmedi.

Mart ayına kadar uçuşlar devam ediyordu, hatta El Al uçaklara yatırım yapıyordu. Daha sonra pandeminin etkisiyle birlikte ekonomik olarak sıkıntıya düşen şirket 6600 işçi ve çalışanını ücretsiz izne çıkardı. Uçak kiralama işlemlerini durdurdu. Tüm bunlara rağmen El Al’ın boinglerinden biri ayın başında Suudi Arabistan hava sahasını kullanarak Tel Aviv’den Abu Dabi’ye uçtu. El Al ile İsrail’den BAE’ye İbrani devleti için uygulamalı bir havayolu bağlantısı kuruldu.

El Al, üst düzey güvenlik önlemleri alan bir şirkettir. Uçakları için önleyici tedbirler alırlar, acil durumlar için füze önleyici sistemler bunlardandır. Dünyada bunu yapan tek şirkettir belki de.

1991’de gerçekleştirilen Süleyman Operasyonu’nda El Al Yahudileri taşıma vazifesini yerine getirmiştir. Etiyopya’da bulunan Yahudiler bu operasyonla getirilirken El Al’a ait Boing 747 tipi uçak tek seferde 1222 yolcu taşımıştır. Bu, dünyada en çok yolcunun taşındığı sefer olmuştur ve dünya rekorudur. Bu sebeple El Al’dan bahsettiğimizde sadece ekonomi üzerinden konuşamayız. El Al’ın uçaklarının yaptığı seferlerin tamamında inişler geç gerçekleşmiştir.

Rozenberg, bir hava taşımacılığı girişimini doğrudan idare edebilecek kâra ve sermayeye sahip değil. Hukukî işlemler çerçevesinde şahsî hesabında 15 milyon doları olduğu söyleniyor, ABD menşeli Centers Healt Care şirketinin sahibi olan babası Kenny Rozenberg’den yarım milyar dolar, yani 500 milyon dolarlık bir destekle bu teşebbüste bulunuyor. Bir zincirin parçası olan bu şirket ABD’de yaşlılara bakım hizmetleri veriyor. Bu girişimin Trump’a da dokunan bir tarafı bulunuyor. Eli Rozenberg tek başına bu teşebbüste bulunmadı, o yönlendirildi. Uluslararası çalışan bir adam olduğu için babasından dolayı bir avantaja sahip. Özellikle Avukat Jason Greenblatt ismi üzerinde durmamız gerekiyor. Kendisi Trump’ın İsrail ve Ortadoğu danışmanı. Genç adam, Greenblatt’ı El Al’ın yönetim kuruluna atayacağını açıkladı. Burada geri çevrilemez birtakım ilişkiler kullanıldı. 150 milyon dolar ve devlet garantili işlemler bunu açık şekilde gösteriyor. Temmuz’dan beri enteresan bir şekilde ilerleyen bir süreç var.

Sektörde, bölgenin ve dünyanın en güçlü havayolu şirketlerinden Türk Havayolları ile İstanbul Havalimanı gibi bir etken de var. Pazarın büyük payı THY’de ve İsrailli olmayan müşteriler de tercihlerini bu şirketten yana kullanmaya devam edecektir. Bu da meselenin doğrudan ticarî kısmına bakılmaması gerektiğini gösteren bir şey. İsrail’in ilişkilerini normalleştirdiği BAE’nin Emirates şirketini de göz ardı etmeyelim. Yani iki büyük ve iyi bilinen şirket. Bu şartlar altında Rozenberg birtakım garantiler de veriyor.

El Al’dan bahsedilince benim hatırladıklarıma gelirsek… El Al bana iki önemli saldırıyı hatırlatıyor. FHKC Dış Operasyonlar’ın gerçekleştirdiği saldırılar. El Al uçakları iki büyük saldırıya maruz kaldı. Ocak 1975’te Paris Orly Havaalanında iki kere FHKC tarafından El Al’a ait uçaklara saldırı düzenlendi. Altı gün arayla iki saldırı. Birincisi bazuka-roketatar ile gerçekleştirilmiş; fakat istenen sonuç alınamamıştı. İkinci saldırıda Lübnanlı Hıristiyan bir eylemci vardı. Kendisi Trablus’ta vurularak öldürüldü. Bir İtalyan komünist vardı. O da birkaç sene evvel öldü bildiğim kadarıyla. Ben ise hâlâ buradayım. Bu operasyonun neticesinde ise bir rehine hadisesi yaşandı. Akabinde eylemciler rehinelerle Irak-Bağdat’a geçti.

Bu operasyonlar sırasında birçok Müslüman görünen devlet yetkilisinin ihanetini gördük. Suudi Arabistan o zamanlar da ihanet ediyordu. Zira bugün Mekke ve Medine’nin korumasını dahi İsrail’i şirkete yaptırıyor bu münafıklar. Ben doğrudan Sudan tarafından ihanete uğradım ve yakalandım.

Allah bize yardım ediyor ve koruyor. Müslümanların ve insanlığın düşmanı Siyonistleri kahrediyor. Ümit ediyorum Filistin’de tek bir devletin olduğu ve barışın hüküm sürdüğü günleri görebilecek kadar uzun yaşarım. 1969’dan bu yana mücadelemi devam ettiriyorum.

Allahü Ekber!

26.09.2020 - Tercüme: Faruk Hanedar

Baran Dergisi 716.Sayı