Türkiye, Erdoğan adında sıradışı bir lidere sahip. Kendisi yüksele yüksele cumhurbaşkanlığına kadar geldi. Ülkeyi başta Gülenistler olmak üzere bazı CIA uzantılarından temizledi. Bu bir şaka değil, Gülen onu iktidardan indirebileceğini zannediyordu. Erdoğan çok güçlü bir adam olduğunu gösterdi.

Türkiye, Rusya ile beklenenden daha iyi ilişkilere sahip ve bu ilişkiler sadece Rusya’nın arzularına göre gelişmiyor. Bunu doğrulayan bazı hadiseler de var; mesela işgal altındaki Azerbaycan topraklarının geri alınması için faşist Ermenilere karşı verilen savaş bunlardan biri. Rusya bu meselenin herhangi bir tarafı olarak görülmeyebilir; fakat Rusya’nın bu mevzuda Ermenilerin tarafında olması bekleniyordu. Bu ihtimal Erdoğan’ın müdahale etmesinin önüne geçemediği gibi Rusya ile ilişkilerini devam ettirmesini de engellemedi.

Daha önce söylemiş olmama rağmen tekrarlamakta fayda gördüğüm bir şey var; Türkiye’nin bir NATO ülkesi olarak Rusya’dan gelişmiş silahlar alıyor olması gerçekten olağanüstü bir hadise. Türkiye, asker sayısı bakımından ABD’den sonra en büyük NATO ülkesi. Yankiler buna şiddetle karşı çıksa da Erdoğan geri adım atmadı ve kararından taviz vermedi. Çünkü bu Türkiye’nin güvenliği için ehemmiyetliydi. Türkiye Ruslara karşı kendisini koruyacak silahlara sahipken emperyalistlere ve onların ülkenin çevresini kuşatmış ajan devletlerine karşı koruyacak silahı yoktu. İsrail, Arap devletleri vs… Elbette İsrail mi Amerikan imparatorluğunun ajanıdır yoksa Amerikan imparatorluğu mu İsrail’in, orası tartışılır. Bu bakımdan Erdoğan’ın politikası takdire şayan.

ABD ve İsrail’in istemediği şeylerden biri de benim serbest bırakılmam. Venezüella’nın başarısı için özgürlüğüme kavuşmam gerekiyor. Serbest kalmam için teşebbüste bulunan Başkan Chavez emperyalistler tarafından zehirlenerek öldürüldü. Mevcut Başkan Maduro ise benim Venezüella’ya dönmem hususunda bir çalışma yapamıyor.

Hülasa, Erdoğan’a saygı duyuyorum. Çok iyi stratejilerle adım adım güçlendi ve M. Kemal’den bu yana Türkiye’nin en güçlü adamı hâline gelmeyi bildi.

Türkiye’nin çok sayıda mültecinin göçüne muhatap kalması meselesi dışında Tahran’da iktidarı elinde bulunduran İranlı devrimcilerle iyi geçindi Türkiye. Mülteci meselesi Türkiye hükümetini ve Türk halkını ekonomik açıdan zorlayan bir mevzu olmasının yanında insanlık açısından bir gurur tablosudur.

Amerikan emperyalizmi ve Siyonizm, Türkiye’ye karşı da ekonomik bir savaş yürütüyor. Askerî olarak Türkiye’yi mağlup edemedikleri için bunu ekonomi üzerinden yapmak istiyorlar. Türkiye güçlüdür, bunun da üstesinden gelecektir.

Mülteci akınının sebebi olan Suriye’deki savaş devam ediyor. Tarihî bir dayanağı olmamasına rağmen kabul edilmiş olan sınırlara saygı göstermek gerekiyor. Türkiye Kürt halkının barışa kavuşabilmesi için gerekli adımları atmalı. Zaten Türkiye’deki Kürt halkının büyük bir kısmı Erdoğan’ı destekliyor. Daha önce de söylediğim gibi gerekirse Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılıp legal siyaset içerisinde yer alması dahi sağlanabilir, belki de böylesi hem Türkler hem de Kürtler için daha iyi olacaktır. Bilhassa Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerin Amerikan emperyalizmi tarafından manipüle edildiğini, esasında kötü insanlar olmadıklarını göz ardı etmemek lâzım. Bölgedeki büyük halklardan sadece Kürtlerin kendine ait bir devleti yok, emperyalistler de bunu kullanıyor. Türkiye’nin tarihte olduğu gibi yeniden bir dünya gücü hâline gelmesi ve onların Washington ve Tel Aviv ile bağlarını kesmesi gerekiyor.

Hürriyeti özlediğim gibi seyahat etmeyi ve Türkiye’yi de özledim. Fakat mücadelemi cezaevinde sürdürüyorum. 27 yıldır hapishanedeyim. Asla ihanet etmedim ve hâlâ aynı çizgideyim. 1976’nın ekiminde “La ilahe illallah muhammeden resulullah” diyerek Müslüman oldum, İsraillilere karşı gönüldaşlarımla bir operasyona gidiyordum. Birçok operasyonda yer aldım, bunların çoğunda organizasyonu tertipledim. Chavez benim çıkmam için teşebbüste bulunmasına rağmen bir şey yapamadı. Maduro döneminde ise iyice yönetime nüfus eden Troçkistlerin benim cezaevinden çıkmamam için büyük çabası oldu. Benim burada kalmamı istiyorlar. Ben bir ihtilâlciyim, tüm kalbimle kelime-i şahadet getiren Müslüman bir ihtilâlciyim. Mücadelemi sürdüreceğim!

Allahü Ekber!

18.12.2021

Baran Dergisi 780. sayı