Yine bir çok hadisenin yaşandığı bir haftayı geride bıraktık. Global olarak tüm dünyayı alâkadar eden bir çok haber yayınlandı.

İlk olarak İspanya’da neler yaşandığı ile alâkalı yorumlarda bulunacağım. Pedro Sanchez, İspanya Sosyalist İşçi Partisi lideri bu hafta İspanya’nın yeni başbakan oldu. İspanya’da CIA müdahalesinin ardından bir çok sosyalist, sosyal-demokrat olmuştur. Sanchez de bir sosyal demokrattır.

Artık Eski İspanya Başbakanı diyebileceğimiz Mariano Rajoy, partisine yönelik yolsuzluk suçlaması sebebiyle parlamentoda yapılan oylama neticesinde güven oyu alamadı. Çoğunluğunu kaybederek koltuğunu da yitirdi.

Rajoy İspanya’nın son yüzyıldır gördüğü en kötü idarecilerden biriydi, belki de en kötüsüydü. Bu hükümet döneminde İspanya yönetimindeki çürüme ve yolsuzluklar had safhaya ulaştı. Hemen hemen her sahada büyük problemler ortaya çıktı. Dolayısıyla İspanya adına pek iyi anılmayacağa benziyor.

İspanya cezaevlerinde çok fazla sayıda siyasî mahkûm bulunmakta. Üstelik bu tutsaklar sadece Bask bölgesinden değil. İspanya’da cezaevi koşulları bir çok Avrupa ülkesine göre daha iyi durumda diyebiliriz. Buna rağmen bu hükümet döneminde cezaevleriyle alâkalı bir çok sorun yaşandı. Kirli bir insan olan Rajoy, bir Katolik. Oysa ki gerçek Katolikler iyidir. İnançları gereği, rüşvetçi, hırsız ve kriminal tipler olmamaları gerekir. Bu adamda ise bahsettiklerimin hepsi var.

Sanchez, parlamentonun büyük çoğunluğunun desteğini alarak başbakan oldu. Merkez sağdan ve merkez soldan destek buldu. Bu onun ne kadar iktidarda kalmasını sağlar, bilmiyorum. Sanchez çok hızlı bir şekilde İspanya’nın problemlerine odaklanmalı ve her şeyden önce cezaevlerindeki tutsaklarla alâkalı problemleri bir an evvel çözmeli.

Malûm eski hükümet Katalonya’ya karşı sert bir tutum içerisindeydi. Hatta Madrid hükümeti Katalonya’ya değişik şekillerde saldırılar yapıyordu. Madrid hükümetinin yaptıkları legal değildi. Katalonya insanı tabiî olarak haklarını müdafaa etmeye çalışıyor, bunu yaparken de illegal bir faaliyette bulunmuyor. Bağımsızlık onların tarihî ve kültürel bir hakkı. Daha önce niçin böyle düşündüğümden bahsetmiştim. Katalonyalılar vatanperver insanlardır. Bu da İspanya’nın önünde duran önemli problemlerden birisi.

Pedro Sanchez’in çok uzun süre İspanya başbakanı olarak kalabileceğine inanmıyorum. Çünkü Madrid buna müsaade etmez. Madrid’de Amerikancı pro-Siyonist piçler kaynıyor. Buna rağmen Sanchez’in başbakan olması İspanya için daha iyi günlerin habercisi olabilir.
***
Bir başka mesele de Amerikan Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong-un arasında yapılacak zirvenin tarihinin belirlenmesi. Esasında dünyanın bu kısmında yaşananlar tam bir komedi. Donald Trump bir patron olmasına rağmen medya ile arası pek iyi değil. Burada ise sürekli medya tarafından desteklenerek provoke ediliyor.
Güney Kore bağımsız bir devlet değil. Buna karşın çok büyük bir ekonomik bir güç. Güney Kore’nin bir an önce bağımsızlığını elde etmesi ve Kuzey ile Güney arasındaki barışın temin edilmesi gerekiyor. Bu durumda Kore çok daha büyük bir güç hâline gelir.
***
Ürdün’de hükümet ekonomik bir takım kararlar aldı. Ekonomiyle alakalı bu kararlar halk tarafından protesto ediliyor. Ekonomik olarak zor durumda olan halk protestolar düzenliyor. Kral Abdullah ise halkın taleplerinin haklı olduğunu dile getirdi. (Carlos bu konuşmayı yaptıktan sonra Ürdün’de hükümet istifa etti. Buna rağmen protestolar kesilmedi.)

Ürdün niçin hedefte? Kral Abdullah, bir çok Arap liderine göre bizim açımızdan daha iyi bir pozisyonda diyebiliriz. Ürdün, Saddam Hüseyin’in emperyalist maşası hainler tarafından şehid edilmesinin ardından onun ailesine sahip çıktı. Bir çok Arap devletin yapamadıklarını yapmış olsa da, Ürdün de emperyalist manipülasyondan zaman zaman nasibini aldı. Arap bölgelerinde Amerika tarafından mukaddes topraklarımıza müdahale ediliyor, bu yönde planlar yapılıyor. Bir çok Arap hükümeti ihanet içerisinde. Bilhassa Suudi Arabistan’ın ihaneti herkes  tarafından biliniyor. Mukaddes şehirlerimiz Mekke ve Medine Suud vasıtasıyla Siyonist-emperyalist işgal altındadır. Mekke ve Medine’nin bu işgalden kurtarılması için bütün Müslümanlar seferber olmalıdır. Şam’ın ve Kudüs’ün de bugün ne halde olduğu herkesin malûmu...

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan düzgün bir adam. Bugün kapitalistler ve emperyalistler için bir tehlike arz ediyor. Kesinlikle bir ajan değil. Elbette bir çok hata yaptı. Bilhassa Suriye meselesinde telafisi zor hatalar yaptı; fakat inanıyorum ki bu adam Halep, Şam ve diğer İslâm beldeleri için bir çok şey yapabilir. Müslümanlara yardım edebilir. Mekke ve Medine’yi özgürlüğüne kavuşturmak için elinden geleni yapabilir.

İdeolojisi ne olursa olsun İslâm âleminin Türkiye’nin etrafında kenetlenmesini sağlamak gerekiyor. Türkiye Osmanlı değil, Osmanlı geçmişte kaldı; fakat bu geçmiş sebebiyle Türkiye’ye saygı duyuluyor. Türkiye İslâm’ın müdafii. Türkiye vatansever Müslüman bir idareye sahip olmasına rağmen hâlâ işgalden tam olarak kurtulabilmiş, tam bağımsızlığına kavuşabilmiş değil. Dualarım gönüldaşlarımla...
 
Allahü Ekber!
02.06.2018


Baran Dergisi 595. Sayı