Bir saat önce gördüğüm bir haber dolayısıyla son derece memnun oldum. Kendisini tanımasam da iyi biri olduğunu düşündüğüm yeni Venezüella Dışişleri Bakanı Felix Plasencia, Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirerek Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir görüşme yaptı. Türkiye ile Venezüella’nın iyi ilişkilerini muhafaza etmesinden ve hatta daha da geliştirmesinden son derece memnunum. Bu gerçekten önemli bir mevzu.

Recep Tayyip Erdoğan hem başbakanlığı döneminde hem de cumhurbaşkanlığı döneminde Venezüella’ya birçok ziyaret gerçekleştirmişti. Erdoğan, Bolivarcı devrime desteklerini sundu. Bu bir gerçek; Müslüman lider Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi doğru tarafta tutmaya çalışıyor. Türkiye, II. Dünya Savaşı’nın ardından Amerikan emperyalizminin bir ileri uç karakolu hâline gelmişti. Maalesef bazı Türk liderler açıkça haindi. Türkiye’nin tam mânâsıyla bağımsızlığını kazanamadığı da ortada; hâlâ NATO üyesi bir ülkeden bahsediyoruz. Ben NATO’dan ayrılması gerektiğini düşünsem de, Türkiye bu vaziyette doğru tarafta durabilmeyi başarıyor. Filistin halkının haklarını müdafaa etmeye çalışıyorlar, Venezüella’nın Bolivarcı yönetimiyle dayanışma içindeler, bazı sahalardaki çatışmalara rağmen Rusya ile iyi ilişkilerini koruyorlar. Öte yandan Türkiye, Ermenilerle bir çatışma içerisinde; çünkü aşırılıkçı, anti-komünist Ermeniler Dağlık Karabağ meselesinde sorun çıkarıyorlar. Azerbaycan Türkleri ise tabiî haklarını müdafaa etmek istiyor. Her ne kadar Türkler bölgeye Ermenilerden sonra gelmiş olsa da, o topraklar Sovyetler Birliği tarafından çizilen aktüel sınırlar dolayısıyla Türklerin. Bu sorunun tek çözümü iki tarafın da birbirine saygılı olması; fakat bugünkü faşist Ermenilerin 1900’lerin başında İstanbul’da saldırı gerçekleştiren Ermenilerden bir farkı yok. Yani Ermenilerin bir kısmı hâlâ bu tarz eylemlerin peşinde.

Hülasası, Venezüella’nın Amerikan emperyalizminin ajanı olmayan ve Kürtlerin de büyük bir çoğunluğunun desteğiyle iktidarda bulunan Ankara hükümetiyle ilişkilerini geliştirmesinden son derece memnunum. Biliyorsunuz, Kürtler birçok hakka sahip; fakat bazıları daha fazlasını istiyor ve bu sorun barışçıl bir şekilde çözüme kavuşmayı bekliyor. Buna çözüm bulunamaması Türkiye’nin küçük parçalara bölünme riskinin devam etmesine sebep oluyor.

Esasında Türkiye’nin Venezüella’yı desteklemekle elde edebileceği çok fazla şey yok. Dolayısıyla bu desteğinde temelinde Türkiye’nin prensipleriyle hareket eden bir devlet olması yatıyor ki, bu gerçekten çok önemli bir duruş.

Unutmuyorum, Maduro Türkiye’ye ilk kez ziyarette bulunduğunda o zaman başbakan olan Erdoğan ona “Carlos’un serbest bırakılmasını sağlamalısınız.” demişti. Maalesef Venezüella’yı harabeye çeviren insanlar, benim cezaevinden çıkmamam için problem oluyorlar. Benim asla cezaevinden çıkmamamı ve Venezüella’ya dönmememi istiyorlar. Zaten Fransız yargısı da hakkımda hiçbir menfi delil veya şahit olmamasına rağmen bana cezalar vermeyi sürdürüyor. Bunlara rağmen direniyorum.

Bu hafta, cezaevinde, 72. yaşıma giriyorum. İlk cezaevine girdiğimde 45 yaşındaydım. İyi bir adam olan Chavez iktidara geldiğinde beni cezaevinden çıkarma teşebbüsünde bulunmuştu. Fakat bu teşebbüs başarılı olmadı. Birçok kişi benim burada kalmamı kabullendi; ama ben direniyorum. Sadece Venezüella’dan değil, dünyanın dört bir tarafından iyi insanların benim yanımda olduğunu biliyorum. Ben tarihteki ilk yabancı fedâiydim. Ne yazık ki, bazı Filistinliler, Filistin davasına ihanet ettiler, bu kişiler elbette benim de karşımda yer alıyor. Önemli değil, iyi insanlar, iyi liderler benimle birlikte.

Direniyorum, direnmeye devam ediyorum ve edeceğim. 10 yıldan fazla süredir her hafta Türk avukatlarıma konuşuyorum. Değerlendirmelerim Baran’da yayınlanıyor. Bunun yanı sıra çeşitli gazetelere ve dergilere de röportajlar veriyorum.

Gelecekte neler olacağını bilmiyorum; fakat ümid ediyorum ki Türkiye’nin cumhurbaşkanı iktidarda kalmayı başaracak, Venezüella’da Bolivarcı yönetim devam edecek, hükümet tarafından yapılan yanlışlar giderilecek, hükümete sızmış olan yozlaşmış tipler tasfiye edilecektir. Bunlar benim cezaevinden çıkıp uluslararası ehemmiyeti haiz tecrübelerimi Venezüella’nın faydasına, halkımın yararına kullanmamı istemiyorlar. Çünkü bu, yozlaşmış hainlerin işine gelmeyecektir. Fakat yine de ben karamsar değilim. Kanaatimce Türkiye de, ülkede yaşayan tüm milletlerin barışçıl bir şekilde yaşayarak gelişeceği bir memleket olacak, ülkedeki Amerikan üsleri tarafından kontrol eden kriminal, yozlaşmış, hain tipleri tasfiye edecektir.

Türkler Avrupa’da da faaliyetlerini devam ettiriyor. Fransa’da en önemli Müslüman topluluklardan birini oluşturuyorlar; fakat ülkede ABD ve İsrail işbirlikçisi olan Müslümanlara karşı bir zorluk çıkarılmazken onlara sorun çıkarılıyor. Büyük bir cami yapılması için teşebbüste bulunulmasının sebep olduğu problemleri hatırlayacaksınız. İsrail’in, Amerika’nın safında duranlar açıktan İslâm düşmanlığı yapıyor.

Ne olacağını Allah bilir; fakat hürriyet için, insan hakları için, tüm insanlığın daha iyi bir hayata kavuşması için mücadele edenler mutlaka zafere kavuşacaktır.

Venezüella ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişerek devam etmesi, iki ülkenin vatanseverlerinin iktidarda kalmasına ve yozlaşmış tipleri tasfiye etmesine bağlıdır.

Allahü Ekber!

Baran Dergisi 770.Sayı