Demokrat, meşveretci, Süleyman Demirel hayranı, güya her dem hakikati dost hatırından üstün tutan Yeni Asya gazetesinden Ahmet Battal isimli “zatı muhterem” 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde yayınlanan “Beşinci 15 Temmuz” başlıklı yazısında, darbe teşebbüsü sonrası yaşanan hukuksuzluklar için “Hür dünya nezdinde ülkemizin itibarını zedeledi.” diyor.

Vah vah ne kadar üzülmüş demokrat, meşveretçi arkadaş. Bir insan eğer bütün dünyayı kan gölüne çeviren sömürgeci Batıya “Hür Dünya” tabirini layık görüyorsa kendisini hangi sıfatla vasfetmek gerek acaba.

Ha bu zati muhterem şu meselede haklı, insanlarının uyuşturucu ve fuhuş batağına saplandığı "Hür Dünya" dediği bu yer Fettoş'a ve avanesine gerçekten hür. “Hür Dünya” Fettoş'un ve Fettoşçu köpeklerin koruyucusu. “Hür Dünya” dedikleri 15 Temmuz gecesi bu köpekler vasıtasıyla vatandaşımızı şehid edip binlerce kardeşimizi yaralayanlar. Bu köpeklerin başı (Pensilvanya domuzu) sözde iki ceketle ama saraydan bozma koca bir malikanede Hür Dünya’nın başı Amerika’da tevazuu (!) dolu bir hayat yaşıyor. Yersen…

Hoşgörü batağında debelenirken birden beddua seanslarına sarılan, her türlü pisliğini oradan idare edip Haçlıları ülkemizi kuşatmaya çağıran, “Onların kırmızı çizgisi vardır Müslümanlara dokunmazlar.” diyen, “Cebrail gelse falan partiye oy ver dese vermem.” diyen ve kendini siyaset üstü gören hain, ülkemizi bölme siyasetine oradan devam ediyor.

Bu Yeni Asyacı “zatı muhterem” sözünü ettiği “Hür Dünya”nın ne olduğunu bir de büyüğünden küçüğüne kadar Afganistanlı, Iraklı kardeşlerimize sorsa, bu insanlar demokrat meşveretçiye ne der acaba? Her dem hakikatin yanında olduğunu iddia eden bu düz kafaya hangi yıkık binaları, hangi virane mezarlıkları ve hangi kolu-bacağı kopmuş gazileri gösterirler? 28 Şubat’ın sütü bozuğu Süleyman Demirel masonuna aşık Beyfendi, “Hür Dünya”yı mazlum Asyalı, masum Afrikalı kardeşlerimize sorsa kimbilir hangi acımasız sömürü manzarasını anlatırlar? Peki Güney Amerikalılara sorsa “Hür Dünya”yı, darbelerin arkasındakinin kimler olduğunu, uyuşturucu trafiğini kimin yönettiğini anlatmazlar mıydı?

Bu Yeni Asyacı demokrat, meşveretçi, adaletsever, mazlumdan yana kardeşler Süleyman Demirel aşığıdır. Süleyman Demirel başörtülü kızlarımızın bu memlekette yaşamasını uygun görmeyen bir tipti. “Burası sizin yaşayacağınız yer değil ya kurallarımıza uyarsınız yahut defolup gidersiniz” diye kime yol göstermişti acaba? Çağdaş değerleri Asya ve Orta Doğu'ya taşıyıcı görülen yağ tulumu kimdi? Bu ensesi kalın, göbekli Demirel bunlara bakanlık sözü vermiş verdiği sözü de tutmamıştı. Bunun üzerine bu demokrat, meşveretçi arkadaşlar yanlarına gidince de “Size bakanlık vermedik lakin sizden başbakan var.” demişti. Bu hakikatsever, basiretli ve ferasetli demokrat meşveretçi arkadaşlar adeta Demirel'in bu sözüyle kendilerinden geçmişlerdi. Kadiri kardeşlerimizi kıskandıracak şekilde cezbeye gelmişlerdi. Gerçi devir de tarikat devri değildi. Risale-i Nur dönemiydi, Risale-i Nur okudun mu tamam. Tarikatlarda makam vardı, mevki vardı Risale’de ise bunlar hiç olur muydu? Tayyip Erdoğan, bu Yeni Asyacı kardeşleri çağırıp Risalelerin bulunduğu bir odada güzel güzel konuşsa, onlara “Size güzel bir matbaa yapalım, bakın sizden milletvekili-bakan yoksa da bir Cumhurbaşkanı var.” deyip gönüllerini alsa, bu basiretli, ferasetli, demokrat mesveretçi arkadaşlar kıyamete kadar hükümeti destekler mi acaba?

Bu demokrat meşveretçi arkadaşlar bağlı oldukları şahsın siyasete girmemesiyle övünürler. Sanki gazete çıkarmak siyaset değil. Çıkardıkları bu günlük gazetelerde hadiseleri yorumlamak siyasetin daniskası sayılmaz mı? Bakmayın siyasete girmedikleri iddiasına her türlü siyaset oyununu oynayıp menfaat devşirmekten eksik kalmazlar. Tıpķı Fettoş gibi siyaset yaparlar hem de. Sonra da kendilerini hizmet ehli gibi sunarlar. Kendileri siyasetin kirli batağında değildir; amma bizleri siyasetin kirli batağında yüzmekle itham edip hakir görürler. Böyle bir arsızlığa hangi çağ şahitlik etmiştir acaba?

Demokrat, meşveretçi arkadaşlar; bu ülke mademki böyle, sizler de Fettoş köpeği gibi "Hür Dünya"ya gidin, özgürlüğünüze kavuşun. Hani çok sevdiğiniz Süleyman Demirel kızlarımıza “Arabistan’a” diyerek yer göstermişti ya ne olacak ki biz de size yer gösterelim, çok yakışırsınız oralara…

Risalelerle oradaki insanları aydınlatın. O insanlara ilmi delillerle, pozitivist mantıkla iman hakikatlerini anlatın. Bu devir iman kurtarma devri. İmanı kurtar yeter, başka bir şey isteme. O insanlar Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında ne kadar ölüme, yıkıma sebep olsalar da, bu insanlar ne kadar acımasız ve güçlü silahlar üretse de, bu insanlar demokrasiyi bizim topraklarımıza bombalarla dayatsalar da sizce medenîdirler zaten. Saidi Nursi bu medeni insanlara topuzla gidilmez ilimle gidilir, diyor. Bu insanların yanına gidin. Sakın topuz göstermeyin, asla güç göstermeyin, Risale’yi okuyun, şipşak imana gelirler.

Evet, demokrat ve mesveretçi kardeşlerim bu toprakları terk edin artık Anadolu insanını daha fazla kirletmeyin, Anadolu insanını yalan ve dolanlarınızla kandırmayın. “Hür Dünya”nıza gidin, o insanların kalplerini Risalelerle avlayın. Biz artık sizlerden kurtulmak istiyoruz. Çünkü siz asla Müslüman Anadolu insanından yana olmadınız ve görünen o ki olmayacaksınız. Hep bir münafıksever, hep bir papazsever, hep bir Hristiyansever oldunuz ve görünen o ki öyle olmaya devam edeceksiniz. Hakikat-i Kur'aniye deyip durdunuz, hendekmekan ayyaş İsmet Sezgin'e, Salomon Demirel münafığına yamandınız.