Asr-ı Saadet’ten sonra Müslümanların din ve dünya işlerinde gevşemeye başladığını biliyoruz. Lâkin bu gevşeme hiçbir zaman günümüzdeki kadar dehşet boyutlara ulaşmamıştı. Özellikle 1 asır öncesine kadar cemiyetimizden parlak, öncü şahsiyetler çıkıyor ve bunlar da yenilikler meydana getiriyorken ne yazık ki günümüzde onların heyecanından, ideal ve aşkından bir ark bile mevcut değil. Müslümanlar ne için yaşadığını unutmuş, bunu unuttuğu için de hakiki yaşama gayesine giden yolda önüne çıkan engellerle mücadele etmeyi bırakmış; o engellere varacak mesafeyi kat edecek cehdi bile göstermemiş…
Tarihimizde hemen hemen her ilmî alanda bir veya birkaç şahsiyetin sivrildiğini görüyoruz. Bunlar, aynı zamanda, asrımızda yaşanan ilmî ve teknik gelişmenin de önünü açan şahsiyetlerdir. Bu güzide insanlardan biri de yazımızda bahsedeceğimiz ve denizcilik alanında nam salmış Çinli bir Müslüman olan Zheng He (Hacı Mahmud Şemseddin)’dir.
Çin’deki Müslümanların kökeni Orta Asya’dan gelen Arap askerî birlikleri ile 8. asırda Kanton şehrine yerleşen tüccarlardır. Çinli Müslümanların hemen hemen hepsi Hanefî-Maturudî’dir. Bu Müslümanların tasavvufa çok önem verdikleri ve tasavvufun Hoca Ahmed Yesevî’nin halifeleri sayesinde bu Müslümanlar arasında yayıldığı düşünülmektedir. Çinli Müslümanlara “Hui” denir. Huiler her ne kadar Çin imparatorluklarının topraklarında yaşasalar da bu imparatorluklara bağlı değillerdir, bilakis zamanın halifesine bağlı olarak iş gören memurlar tarafından idare edilirlerdi. Huiler özellikle Müslüman Moğol idarecilerinin zamanında (1271-1368) çok rahattılar ve devlet kademelerinde yer alabiliyorlardı. Moğollar Huileri Çin’in farklı bölgelerine dağıtarak o bölgelerin de İslâmlaşmasını hedeflediler. Bu bölgelerden ilk akla geleni ise zamanında oldukça gelişmiş Yunnan vilayetidir.
Zheng He Kimdir?
1371 senesinde Yunnan vilayetinde doğmuştur. İsminin Türkçe okunuşu “Zınğ Hı”dır. Doğu milletleri arasında Hacı Mahmud Şemseddin olarak tanınır. Ancak Zheng He’nin asıl adı Ma He’dir. Ma ismi hakkında birçok rivayet vardır, bunlardan en sağlam olanı ise “Ma”nın Fahr-i Kâinat Efendimiz’in (s.a.v.) mübarek isimlerinden “Mahmud” veya en çok kullanılan ismi “M…..” isminin kısaltılmış şekli olduğudur. Ailesi İslam’a sıkı sıkıya bağlıdır, Moğol Yuan Hanedanlığı döneminde Yunnan valiliği yapmış olan Seyyid Eclel Şemseddin Ömer, Ma He’nin altıncı nesilden dedesidir. Dedesinin ismindeki “seyyid” nitelemesinden de anlaşılacağı üzere Ma He’nin soyu Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) dayanır. Ma He, İslâmî ilimleri öğrendi ve erken yaşta Kur’an’ı ezberledi, hem Arapça hem de Çince öğrendi. Babası ve dedesi hacıydı, Ma He’nin eğitimine büyük etkileri oldu. Dedesi ve babası ona sürekli hac farizasını, hacca giderken yaşadıklarını anlatırlardı ve bu maceraların birçoğu da uzun deniz yolculuklarında geçmişti. Bu sebeple Ma He bu hikâyelerle büyüyerek kendine bir yol çizdi; denizciliğe merakı ailesinden mülhemdir. Yıllar sonra Çin İmparatorluğu’nun amirali olduğunda dahi Hac hayalini yüreğinde diri tutmuştur. Çin tarihi kayıtlarına göre zeki, yakışıklı, iri cüsseli, keskin yüz hatlarına, uzun ve sarkık kulak memelerine sahip, alnı geniş, gözleri büyük, kaplan gibi çevik ve hızlı, gür sesli, uyanık, bilgili ve cesur bir askerdir.
Ma He’nin çocukluk yılları pek de uzun sürmez zira Çinli Ming Hanedanlığı, gücü iyice zayıflayan Yuanlılara savaş açmış ve Ma He’nin yaşadığı Yunnan eyaletini de işgal etmiştir. Ma He’nin babası Ma Hacı, Çinlilere karşı verilen cihadda şehid düşmüştür. Savaşı kazanan Çinliler, Huilerin genç ve gürbüz çocuklarını köle olarak toplamış ve çeşitli yerlere göndermişlerdir. Ma He ise Ming İmparatorluğu’nun sarayına, Nankin’e götürülmüş ve sıkı bir eğitime tabi tutulmuştur. Akabinde ise Çin imparatorunun oğlu Prens Zhu Di’nin hizmetine verilmiştir. Zekiliği ve çalışkanlığı sayesinde kısa zamanda sarayda sivrilir ve Zhu Di onu özel bir eğitimden geçirtir. Ming Hanedanlığı’nın ilk dönemlerinde yaşanan birtakım isyanların bastırılmasına Ma He komutanlık etmiştir ve prensin nezdinde değeri daha çok yükselmiştir, “Zheng” adını ise bu dönemlerde almıştır lakin bu adın ne manaya geldiği henüz bilinmemektedir. Terfi ederek “Neiguanjian” rütbesine yükseltildi. Bu rütbeye sahip kişiler saray, mabed, türbe vesaire yapıların inşaından ve ayrıca saraydaki cenaze, düğün gibi törenlerin düzenlenmesinden sorumludur. Zheng He Çin sarayında aldığı eğitimden ötürü Konfüçyüs, Budizm, Tao gibi felsefî öğretilerini de öğrendi, lâkin bazı kaynaklarda geçtiği şekilde onun Budist olduğu ise büyük bir bühtandır.
Batı’ya Gerçekleştirdiği Yedi Büyük Sefer
Prens Zhu Di, taht kavgaları sonucu imparator oldu ve adını ‘Yong Le’ olarak değiştirdi, böylece en yakınındaki adam olan Zheng He’nin de ikbalinin önü açılmış oldu. İmparator, kurduğu büyük donanmanın başına ‘Batı Denizlerinin Amirali’ unvanıyla Zheng He’yi getirdi. Zheng He ise donanmadaki rütbeli görevlilerin hemen hemen hepsini Müslümanlardan atadı. Zheng He’nin görevi Yong İmparatorluğu’na boyun eğmeyen kralları yola getirmek ve temasa geçilmemiş ya da çok uzun seneler önce bağları kopmuş olan krallıklarla diplomatik ilişkiler sağlamaktı. Tabii ki Zheng He bu vesileyle önemli toprakları keşfedip tarihe geçeceğinden habersizdi. Hatta bazı tarihçiler onun dünyayı ilk turlayan kâşif olduğunu da iddia etmiştir, bu iddiaların en büyük dayanağı ise 1418 senesinde (yani Zheng He’nin amiralliği dönemine rastlar) çizilmiş ve Çin’de bulunan dünya haritasıdır. 1763 yılında bulunan ve Amerika kıtasının çizilmiş olduğu bir haritada ise Zheng He’nin arması vardır. Harita şu an inceleme altında olmasına rağmen Zheng He’nin Amerika’ya gittiği ve Avustralya’ya vardığı da tahmin ediliyor.
İmparatorun emri ile hazırlıklara başladı, Nanjing bölgesindeki kuru havuz tersanelerini ihya etti. O dönemlerde kuru havuz ilkel de olsa sadece Venedik’te, Bizans’ta, bir de Çin’de mevcuttu. Bizans’taki havuzlar ise Fatih Sultan Mehmed Han orayı fethedince Osmanlı İmparatorluğu tarafından geliştirilerek günümüze kadar ulaştırıldı; dünyada hala işleyen en eski tersane bunlardır. Zamanının en ileri yeniliklerini kullandı, hatta gemi inşa ederken kullanılan çiviler galvanizlenerek su geçirmez kaplamalarla birlikte tahtaları birbirine bağlıyordu. Böylelikle boyu 120 mt olan ve yaklaşık 1000 yolcu kapasiteli Çinlilere özgü “Junk” ismi verilen gemiler inşa ettirdi. Seferlerinde Song Hanedanlığı döneminde üretilen ve Batı’da daha bilinmeyen manyetik pusula kullanmıştır.
İlk seferine başkent Nankin’den 62 gemilik bir filo ile 11 Temmuz 1405 tarihinde yelken açtı. Bu tarih güya Ümit Burnu’nu geçen korsan Bartolomeu Dias’ın seferinden 83, Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfettiği iddia edilen tarihten 87, legal korsan Vasco da Gama’nın seferinden 92 ve kafası Müslüman lider Lapu Lapu tarafından koparılan emperyalist Ferdinand Macellan’ın dünya turuna çıkmasından 114 sene evveldir. 11 Temmuz tarihi hâlâ Çin Halk Cumhuriyeti tarafından “Denizcilik Günü” olarak kutlanır. İlk üç seferde (1405-1407, 1407-1409, 1409-1411) uğradığı noktalar hemen hemen aynıdır ve diplomatik ilişkiler kurmak içindir. Üçüncü seferinde filosunu daha da geliştirmiş 27.000 kişilik mürettebat ve 48 adet 12 direkli gemi dâhil 150 parçalık donanma ile seferi gerçekleştirmiştir. Ancak bu donanma zamanla 200 parçanın üzerine çıkmış ve mürettebat sayısı da 30.000’i aşmıştır. Mürettebatı Han Çinlilerini, Hui Müslümanlarını, Arapları, İranlıları ve Orta ile Doğu Asya’dan insanları içeriyordu ve filoda konuşulan ortak dil Farsça ve İpek Yolu boyunca tüccarlar tarafından kullanılan bir dil olan Soğdca’ydı. Bu seferler esnasında genellikle Budist halkların yaşadığı bölgelere gitmiş ve Çin imparatoruna olan sadakatlerini teyid etmiştir. Gittiği bu bölgeler bugün bilinen isimleriyle şöyle: Güney Vietnam, Cava Adası, Sumatra Adası, Malakka, Hindistan’ın Cape Comarin, Ahmedabad, Kollam, Koçin ve Kerala bölgeleri (Budistlerin yönettiği ancak Müslümanların da çok bulunduğu Kerala bölgesine bir taş anıt dikmiştir, bu anıt seferleri boyunca gittiği yerlere dikeceği anıt kitabelerinin ilkidir), Endonezya, Siyam, Kamboçya, Sri Lanka… Gerçekleştirdiği seferlerin zorluğu 1432’de Zeng He tarafından Fujian’a dikilen bir tablette şöyle anlatılıyor: “Biz 100.000 Li yol aldık (Li= 50.000 km) ve muazzam sularda dalgaların gökyüzüne dağlar gibi yükseldiği anlara şahit olduk. Dev dalgalı okyanusu izledik gözlerinde barbar bir mavilik olan uzaklara yelken açıktık bulutlar ayaklarımızın altında yol oldu.” Seferleri sırasında birçok zorluklar da yaşadı: Cava adasında yaşanan bir iç savaş sırasında yanlış anlaşılmadan ötürü bir saldırıya maruz kaldı, Chen Zuyi isminde namlı bir kosanın donanmasını yakarak ticaret yollarını güvenlik altına aldı ve Sri Lanka’da düşman bir imparator tarafından rehin alındı ancak 3000 askeri ile bu imparatorun 50.000 askerini dağıtmayı başararak kurtuldu.
Zheng He’nin tek yaptığı diplomatik bağlar kurmak, fetih gerçekleştirmek ve ticaret yapmak değildi tabii ki, bir de imparatorluğun kendisine verdiği imkânları kullanarak gittiği yerde İslâm’ı da yayıyordu. Cava’da İslâm yaydı. Malakka’da İslâm’ın hâkim olması için eski krala karşı ayaklanma başlattı ve Müslümanlar Jayavarman öncülüğünde kralı devirerek iktidarı ele geçirdiler. 1411 senesinde Andro, Cirebon, Tuban, Gresik, Ruoban, Jakarta bölgelerinde cami inşa etti. Araplar, Güneydoğu Asya’da 8.yy’da yerleşim alanları kurdu. Ancak İslam orada, Zheng He’nin Güney Çin Denizi’ne açıldığı 15. Yüzyıla kadar hâkim olmadı. Tarihçiler, Zheng’in davet çalışmalarına yönelik delilleri, Endonezya Semarang’da Hollandalı yetkililer tarafından 1925’te bulunan dokümanlarda buldu. Endonezyalı dini lider Hamka’yı (1908-1981) 1961’de bir eserinde şunu yazmıştır: “Endonezya ve Malezya’da İslam’ın gelişmesi, Çinli bir Müslüman olan Amiral Zheng He’ye çok yakından bağlıdır. Onun mürettebatının çoğu Müslümandı ve imar işlerinde Müslümanlar çok çalıştı. Camiler yaptılar, depolar yaptılar, ambarlar kurdular.”
Zheng He 4, 5, 6 ve 7. Seferini (1413-1415, 1417-1419, 1422-1423, 1431-1433) ise imparatorun isteği üzerine İslâm topraklarına gerçekleştirir. İçindeki hac farizasını gerçekleştirmeye yönelik tutku ise her zaman diridir ve bunu 60 yaşında yedinci seferinde gerçekleştirecektir. Son seferi gerçekleştirmeden evvel İmparator ölmüş ve taht kavgaları başlamıştır, bu süre zarfında Zheng He ise 6 yıl boyunca yeni imparatorlara (6 senede 2 imparator değişti) muhafızlık yapmıştır. Dördüncü seferine başlamadan evvel Fujiyan bölgesinde bulunan Quanzhou kendindeki Lingsan Türbesi’nde yatan âlimlerden medet istedi ve Ashab-ı Kirâm tarafından dikildiği söylenen bir kitabeyi ziyaret etti. Son dört seferinde ise daha önceki seferlerde uğradığı yerlerde demirleyerek şu bölgelere varmıştır: Hürmüz Boğazı, Aden, Mogadişu, Malindi, Somali, Maldivler. İslâm topraklarındaki gelişmişliğe ve mimariye hayran kaldı.
Haccını İfa Etmesi ve Vefatı
Zheng He 60 yaşında Çinlilerce “Tianfang” denilen Mekke-i Mükerreme’ye vardı ve haccını gerçekleştirdi, akabinde Medine-i Münevvere’ye uğrayıp Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) ziyaret etti. Ama ne yazık ki işleri dolayısıyla kutsal topraklarda fazla duramayarak donanmasıyla beraber geri döndü. Bazı kaynaklarda ise kendisi hac hayalini gerçekleştiremedi ancak yanındaki 7 danışmanını hacca gönderdiği geçiyor ancak isminin doğu milletlerince “Hacı Mahmud Şemseddin” olarak bilindiği hesaba katılırsa bu ihtimalin gerçek olmadığını anlayabiliriz.
Zheng He (Hacı Mahmud Şemseddin) 1433 senesinde hac dönüşünde Malezya açıklarında vefat etmiştir. Vefat ettiğinde 62 yaşındadır. Zheng He için başkent Nanjing’deki Niushou Tepesi eteklerinde bir türbe inşa edilmiştir. Ancak cesedi cenaze namazı kılındıktan sonra okyanusa atılmıştır. Niushou Tepesi’nde bulunan makamındaki mezar taşının üstünde “Bismillahirrahmanirrahim”, Çin harfleriyle ise “Allah Büyüktür” yazıları işlenmiştir. 1983’te Zheng He’nin türbe-mezarı restore edilmiştir; tadilat sırasında türbenin İslâm’a uygun olmasına ihtimam gösterilmiştir. Mezar Ming tarzı bir mimari girişe sahiptir. Girişte bizzat kendisinin temsilî veya gerçek bir resmi ile keşif gezilerinin haritaları yer almaktadır. Mezara dört yönden yedişer basamaklı merdivenle tırmanılır. Bu rakam, Zheng’in batıya doğru yaptığı 7 seferi simgelemektedir.
Zheng He’nin seyahatlerinin yazdığı seyir defteri sonradan gelen hükümdar tarafından imha edilmiştir; bilinen sebep ise bu jurnallerin seyahatleri özendirmesidir ve bu da imparatorluğa büyük külfet olmaya başlamıştır. Seferlerini mürettebatının yazdıklarından ve çeşitli yerlere diktirdiği anıt kitabelerden öğrenmekteyiz. Zheng He, Asya’dan Afrika’ya 37 ülkeyi, 56.315 km yol kat ederek dolaşmıştır.
 
Baran Dergisi 556. Sayı