Bu listedeki tiplerin yüzleri bile kızarmıyor. Bu vaziyetten muztarib olan herhangi biri çıkıp, en azından “sapık” diye bile bağırmıyor. Bu cürümleri işleyenler hadi zaten hayvandan aşağı tipler, bu tipleri kendi bünyesinde barındıran bütün müesseseler ve toplumlar da mı hayvandan aşağı?..

Finansçı ve iş adamı olarak tanınan Jeffrey Epstein isimli bir Yahudi, Karayiplerde satın aldığı iki adada, muhtemeldir ki çeşitli ritüeller eşliğinde çocuk tecavüzü ayinleri düzenliyor ve bu ayinlere iştirak eden dünya çapında etkileyici konumunda bulunan siyasetçi, iş adamı, sanatçı ve medya patronlarının kasetlerini çekip, Siyonistlere ve Evanjeliklere hizmet etmek üzere şantaj yapıyordu. Öncelikle ne olduğuna kısaca bir bakalım ve ardından hadisenin aktüel hadiseler üzerindeki değerlendirmesini yapalım.

Florida’daki polisler, 2005 yılının Nisan ayında bir yetişkinin 14 yaşındaki bir kıza liseden arkadaşı olan başka bir kız aracılığı ile ulaşıp villasında kendisine para karşılığı erotik masaj yapmasını istediği ihbar edilince, Epstein’a karşı soruşturma başlatıyor. Soruşturma sonrası Florida eyalet mahkemesi tarafından Epstein, 30 Haziran 2008’de biri 18 yaşından küçük iki genç kızı fuhuş amaçlı istismardan hüküm giyiyor. 13 ay boyunca gözetim altında kalan Epstein hakkında inceleme yapan federal yetkililer reşit olmayan tacize uğramış 36 kız çocuğu daha olduğunu tespit ediyorlar.

Jeffrey Epstein, 6 Temmuz 2019’da Florida ve New York’ta küçük çocukları taciz etmek ve fuhuş nedeniyle hakkındaki suçlamalardan dolayı tekrar tutuklanıp cezaevine gönderiliyor. 10 Ağustos 2019’da, kaldığı tek kişilik hücrede kendisini asarak 66 yaşında öldüğü iddia ediliyor. Her ne kadar Epstein’ın avukatları, ölümünün gerçek nedeni hakkında muazzam bir kamu şüphesi ile birlikte karara itiraz etmesine rağmen, tıp doktoru ölümünü intihar olarak belirtiyor. Ölümü cezai suçlamaları ortadan kaldırdığı için davaya bakan bir hâkim 29 Ağustos 2019’da tüm cezai suçlamaları düşürüyor.

Şantaj Kayıtları

Epstein, şantaj gibi suçlar için tanınmış kişilerin reşit olmayan kızlarla cinsî münasebetlerini kaydetmesi için mülkleri içinde birçok yere gizli kameralar yerleştirmişti. Epstein’ın yakın arkadaşı olan Ghislaine Maxwell, bir arkadaşına Epstein’ın Virgin Adaları’ndaki özel adasının tamamen kameralar ile dolu olduğunu ve arkadaşının Maxwell ve Epstein’ın adadaki herkesi bir sigorta poliçesi olarak videoya kaydettiğine inandığını söylemişti. Polis 2006 yılında Palm Beach konutuna baskın düzenlediğinde, evinde iki gizli iğne deliği kamerası bulundu. Ayrıca Epstein’ın New York’taki konağının bir video izleme sistemi ile kapsamlı bir şekilde bağlandığı da bildirildi.

Epstein’ın New York’taki konağını ziyaret eden Maria Farmer, Epstein’ın kendisine konakta iğne deliği kameralarının bağlı bulunduğu bir medya odasını gösterdiğini belirtti. Medya odasına gizli bir kapıdan girildi. Medya odasında “Burada oturan adamlar vardı. Kameralara baktım ve tuvalet, tuvalet, yatak, yatak odası, tuvalet, yatak odası gördüm. Özel anları izledikleri çok açıktı.” dedi.

Epstein’ın genç kızları güçlü kimselere, bu yol ile kendini sevdirmek ve olası şantaj bilgileri edinmeleri için "ödünç verdiği" iddia ediliyor. Adalet Bakanlığı’na göre, “genç [isim] + [isim]” açıklamasını içeren el yazısı etiketlerle New York konağındaki kasasında kompakt diskleri kilitli tutmuştu. Epstein, 2018’de bir New York Times muhabirine, cinsî eğilimleri ve eğlence amaçlı uyuşturucu kullanımları hakkında bilgiler de dahil olmak üzere güçlü insanlar hakkında kirli sırlara sahip olduğunu söyledi.

Listenin Bir Kısmı Ortaya Saçıldı

Geçtiğimiz Ocak ayında ABD Bölge Hakimi Loretta Preska’nın Epstein davası kapsamında kayıtlarda adı geçen ve bugüne kadar yalnızca "John ve Jane Doe" olarak bilinen yaklaşık 200 ismin gizlenmesinin yasal gerekçesi olmadığına karar vermesinin ardından, söz konusu isimler kamuoyuna açıklandı.

ABD medyasına göre mahkeme tutanaklarında Clinton’ın ismi "Doe 36" olarak geçiyor.

Mahkemenin, üzerindeki gizlilik kararını kaldırdığı belgeler, Epstein’ın kurbanlarından Virginia Giuffre tarafından 2015 yılında Ghislaine Maxwell aleyhine açılan davanın bir parçası. Giuffre, Epstein’ın Florida, New York, Virgin Adaları ve New Mexico’daki evlerinde kendilerini istismar ettiğini söyleyerek dava açan onlarca kadından biri. Giuffre, Epstein tarafından İngiltere Prensi Andrew gibi, çevresindeki ünlü erkeklerle seks yapmaya zorlandığını iddia ediyor.  Giuffre’nin Maxwell’e karşı açtığı dava 2017 yılında sonuçlandı ancak Miami Herald gazetesi, başlangıçta mühürlü olan belgelere erişmek için mahkemeye gitti. Yaklaşık 2 bin sayfa üzerindeki gizlilik 2019 yılında mahkeme tarafından kaldırıldı.

Epstein davası sırasında isimleri gündeme gelen ancak suçlarına ortak olmayan diğer kişilerin mahremiyet haklarına ilişkin endişeler nedeniyle bu isimler üzerindeki gizlilik kararı tutulmuştu.

Epstein’in kız arkadaşı Ghislaine Maxwell de bazı zenginler, ünlüler ve devlet görevlileri için reşit olmayan kızların fuhuş tuzağına çekilmesi organizasyonunda Epstein’in yasa dışı faaliyetlerine yardımcı olduğu iddiasıyla yargılandığı davada suçlu bulunmuştu.

İsrail-Mossad Bağlantısı

İddialar arasında Epstein’ın İsrail istihbarat teşkilatı Mossad için çalıştığı iddiası da var. İddianın sahibi eski İsrail istihbarat görevlisi olduğunu belirten Ari Ben-Menashe. İran doğumlu İsrailli bir işadamı olan ve 1977’den 1987’ye kadar Mossad için çalıştığını söyleyen Ben-Menashe, 1989’da ABD’de silah ticareti suçlamasıyla tutuklanmış, 1990’da jüri onun İsrail devleti adına hareket ettiğini kabul ettikten sonra beraat etmişti. İsrail daha sonra Ben-Menashe’nin kendi istihbarat servisleriyle bağlantısı olduğunu reddetse de Ben-Menashe bunu gülünç bulduğunu söylemişti. Peki Ben-Menashe, Epstein’ın Mossad casusu olduğu iddiasını neye dayandırıyor?

Ben-Menashe aslında sadece Epstein’ın değil, aynı zamanda Ghislaine Maxwell’in babası Robert Maxwell’in de İsrail ajanı olduğunu öne sürüyor.

Tüm bu skandalların ise Mossad tarafından istihbarat toplamak ve önde gelen siyasetçilere şantaj yapmak amacıyla düzenlendiğinden bahsediyor.

Ben-Menashe bununla birlikte Prens Andrew’un aldatıldığını ve ünlü isimleri Epstein’a getirmek için kullanıldığını iddia edip eski İsrail Başbakanı Ehud Barak’ın da olaylardan haberdar olduğunu öne sürüyor.

Ben-Menashe söz konusu iddialara yakında okuyucularla buluşacak olanEpstein: Ölü Adamlar Masal Anlatmaz adlı kitabında yer veriyor:

“Bakın ortalıkta dolaşmak suç değil. Utanç verici olabilir ama bu bir suç değil. Ama 14 yaşındaki bir kızı ****ek suçtur. Ve on dört yaşındaki kızlarla *****en politikacıların fotoğrafları çekiliyordu. Onlar [Epstein ve Maxwell] insanlara bu şekilde şantaj yapıyordu.”

Bir başka deyişle genç kızların siyasetçilere seks için sağlandığı, daha sonra bunun İsrail istihbaratı adına onlara şantaj yapmak için kullanıldığı iddia ediliyor.

Ghislaine Maxwell’in aslında idareci olduğunu iddia eden Ben-Menashe, Epstein’ın Mossad’la Maxwell’in yine İsrail casusluk ajanı olan babası Robert Maxwell tarafından tanıştırıldığını belirtiyor.

Kitapta Maxwell’in diğer hükümetler için ikili veya üçlü ajan olarak çalışmış olabileceği iddiası da var. Ben-Menashe tarafından yapılan açıklamalar henüz kanıtlanmış değil.

Pedofili Avukat İsrail’i Lahey’de Savunacaktı

Dava dosyasındaki avukat İsrail’i Uluslararası Adalet Divanı’nda savunacaktı. Eğer Eppstein dosyasında isimler açıklanmasaydı…

Tam da bu noktada Epstein belgelerinde ismi geçen bu isme, 85 yaşındaki Alan Dershowitz’e daha yakından bakmak gerekiyor. Dershowitz, ABD’nin en tartışmalı kimi isimlerini mahkemelerde başarıyla savunarak kariyerini parlatmış bir isim. 3 Ocak Çarşamba gecesi mühürlenen Epstein belgelerinin ilk diliminde adının geçmesinin ardından artık kendini savunmak durumunda. Mühürsüz belgelerden birinde “Epstein’ın o zamanlar reşit olmayan Jane Doe #3’ü cinsel ilişkiye girmeye zorladığı güçlü kişilerden biri, Epstein’ın yakın arkadaşı ve tanınmış ceza savunma avukatı eski Harvard Hukuk Profesörü Alan Dershowitz’di" deniyor. Son aylarda Dershowitz, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını destekledi.

Güney Afrika tarafından İsrail’e karşı açılan soykırım davasında İsrail’i Uluslararası Adalet Divanı’nda temsil etmek üzere Başbakan Benyamin Netanyahu tarafından seçilmişti.

2 Ocak’ta ABD medya kuruluşu Newsnation’a konuşan Dershowitz “Her şeyin, her belgenin, her kağıt parçasının, yarı gerçeklerin veya yalanların ortaya çıkmasını istiyorum, yanlış bir şey yok” dedi. Belgeler Dershowitz’in reşit olmayan bir kıza kendisiyle Florida, New York, New Mexico ve Virgin Adaları’nda cinsel ilişkiye girmesini emrettiğini ortaya koyuyor.

Ayrıca başka cinsel taciz iddialarının tanığı olduğu iddiaları üzerine Dershowitz’in yanıtı ise "Peki ya Hamas? Ben bir Yahudi olarak mağdurum. Epstein listesindeki isimlerin açıklanmasını sert bir şekilde talep eden tüm radikal feministlerin bir listesini istiyorum. Onlardan kaç tanesi aslında Hamas’ı kınamış?!" oldu.

Bir tarafta ayinler eşliğinde sanatçısı, siyasetçisi, iş adamı ve bilim adamı tarafından ırzına geçilen çocuklar, diğer tarafta ise bu hadiseye karşı çıkanları Hamas’ı kınamamakla suçlayan ve Yahudi Devleti’nin de avukatı olan Dershowitz…

Listenin Bir Kısmının Yayınlanması Etkisini Gösterdi

Yahudi Devleti’nin Gazze’de gerçekleştirdiği soykırıma karşı dünya çapında maşerî vicdanının sesinin nasıl yükseldiğini hep beraber gördük… Batılı toplumların etkileyici ve etkilenen konumundaki birçok kesimi hep birden İsrail Devleti karşıtlığı müştereğinde buluşmuş başlarındaki yabancılaşmış iktidarlar üzerindeki baskıyı arttırırken, adaya gelenlerin bir kısmının listesinin yayınlanmasıyla beraber pek çokları sesinin kesildiğini, protesto gösterilerinin dahi yavaşladığını gördük.

Konu diğer bir yönüyle, Donald Trump’ın adaya gitmediğinin isbatı kabilinden değerlendirilip, Amerikan seçimleriyle alakalı ele alınıyorsa da, neticesine bakıldığında listenin yayınlanan kısmının yayınlanmayan kısmını tehdit etmek için ortaya saçıldığı açık. Ayrıca böyle cürümler işleniyorsa, bu işin sadece Epstein adasıyla sınırlı kaldığına inanmak da ahmaklık.

Bu arada karşı taraf, yani Siyonist-Evanjelik cenaha karşı olan birileri de listenin sızdırılması üzerine, New York’un Brooklyn semtinde Haredi Ortodoks Chabad cemaatine ait bir sinagogun altında 60 metrelik gizli bir tüneli ifşâ etmek suretiyle misilleme yaptı. Bu misillemenin arkası gelmedi, altı üstü kurcalanmadı.

Malumun İlâmı

Amerika yahut Avrupa, topyekûn Batı’nın vitrindeki siyasetçi, iş adamı yahut sanatçısının “belhûm adal-hayvandan aşağı” münasebetler içinde oluşuna şaşırmadık elbet.

Hayvanî inisiyaklar açısından ele alacak olursak, hazcı hedonist tiplerin son kertede doyumsuzluklarını gidermek üzere en marjinal sapkınlıklara savrulmaları zaten onlardan beklenen…

Hiç Mi Bir Şey Olmaz?

Hadiseye şu açıdan yanaşılmasının daha yerinde olacağı kanaatindeyiz. Batı’nın öne çıkan siyasetçi, prens, sanatçı, iş adamı ve bilim adamlarının, Jeffrey Epstein isimli Mossad’a çalışan bir Yahudi’nin pezevenkliğinde bir sürü küçük çocuğun ırzına geçtiği mahkeme kayıtlarıyla ortaya çıkmışken, sonrasında hiç kimseye hiçbir şey olmaması ve hiç kimsenin hiçbir tepki vermemesi nasıl anlaşılmalı? Meselâ bu listedeki tiplerin yüzleri bile kızarmıyor. Bu vaziyetten muztarib olan herhangi biri çıkıp, en azından “sapık” diye bile bağırmıyor. Bu cürümleri işleyenler hadi zaten hayvandan aşağı tipler, bu tipleri kendi bünyesinde barındıran bütün müesseseler ve toplumlar da mı hayvandan aşağı?.. Herkes öküzün trene baktığı gibi bakıyor. Hiçbir şey olmuyor ya… Sağlıklı insanı delirtecek, çıldırtacak bir kayıtsızlık değil mi bu? O zaman ortaya şu çıkıyor ki, bütün bu anormallikleri normal olarak gören herkes, topyekûn hasta bir Batı’yı teşkil ediyor.

Keza Yahudi Devleti’nin Gazze’de canlı yayında bütün dünyanın gözünün içine baka baka, sırıtarak gerçekleştirdiği soykırım ve bununla beraber Batılı siyasîlerin kahir çoğunluğunun Hamas’ı suçladıkları beyanatlar… Bir takım sosyal medya paylaşımları, yürüyüşler, eylemler. Ya sonuç? İktidarlar yerinde, müesseseler yerinde, hayat devam ediyor.

Batı bu vaziyette de sanki bizim vaziyetimiz onlardan çok mu farklı? Bu ay içinde üzerinden tam bir sene geçmiş olacak deprem felâketi… On binlerce kişi öldü, yüzbinlerce kişi evsiz kaldı. Bilanço şu şekilde, hâlihazırda tutuklu bulunan 317 kişinin 108’i müteahhit, 173’ü yapı sorumlusu, 18’i yapı sahibi, 18’i binada değişiklik yapan kişiler… Hani bütün bu işleri denetlemekle vazifeli olan kamu görevlileri var ya, belediye başkanından tutun ilgili bakanlıklara dek, ha işte yokmuş. Bu da meselâ bizim umurumuzda değil.

Burada bahsettiklerimize ilâve olarak normalleşmiş, kanıksanmış anormalliklerin listesini yapmaya kalksak dergiye sığdıramayız herhalde.

Bunlar bize son derece anormal geliyor da, birileri için nasıl oluyor da normalleşiyor gerçekten de anlamakta güçlük çekiyoruz. Adalet duygusunun bu kadar tahrib edildiği, adaletsizliğin, hukuksuzluğun bu kadar normalleştiği bir devir daha var mıdır acaba?

***

Bir dünya savaşı korkusu, ekonomik kriz beklentisi, şu yahut bu açıkçası çok da ehemmiyetli değil. Görüldüğü üzere mevcut düzen hayatı zaten yaşanabilir olmaktan çıkartmış vaziyette. İnsan gibi yaşamadıktan, yaşatamadıktan yahut en azından bununla dertlenmedikten, ıstırabını çekmedikten sonra, yalnız konforunun bozulmasından endişe etmek, neresinden bakarsak bakalım hayvandan aşağı bir anlayışın tezahüründen öte bir mânâ taşımaz.

Üstad Necib Fazıl’ın dediği gibi, “Dünya bir inkılab bekliyor.” Hangi veçhesinden bakarsak bakalım, müesses nizamın yaşanabilir olması için başka bir türlüsü mümkün değil. Dünya, İslâm İnkılabını bekliyor.

***

Bu arada bir not olarak düşmekte fayda var. Ayçin Kantoğlu katıldığı bir televizyon programında dedi ki; “Batı’da, katledilen o şehitlerin mübarek kanının homo sapiensten bir Âdem devşirdiğine şahit oluyoruz. İnsanlar İslam'a ilgi duyuyorlar, Müslüman oluyorlar. Demek ki İslam, mevcut insan bakiyesinden memnun değil. Kendisine yeni bir insan bakiyesi devşiriyor.” Beklendiğini ifade ettiğimiz İslâm inkılabının merkez dairesi Anadolu’nun bu söz karşısında vermiş olduğu reaksiyon Müslüman Anadolu’ya yakışmıyor. Herkes İslâm’ın yeni bir insan kaynağı devşirdiği noktasında Ayçin Hanım’a aşkla katılıyor da, dönüp nasıl oluyor da kendisine bakmıyor? Sen Müslüman değil misin? Bu sözleri işitince yapman gereken sağına soluna bakmadan aynanın karşısına geçip kendine çeki düzen vermek mi, yoksa başka bir dinin müntesibiymiş gibi davranarak bu sözleri taş yapıp sosyal medyadan diğer “Müslüman”ların kafasına atmak mı? Anormalin normalleşmesi yalnız adalet ve hukuk merkezinde değil hayatın her planında tezahür ediyor.

Aylık Baran Dergisi 24. Sayı, Şubat 2024