Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun vefat ettiğini büyük bir üzüntü ile öğrendim. Her şeyden evvel, sahici Müslüman, büyük Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’na dualarımla konuşmama başlayayım. Allah ona rahmet eylesin, mekânını cennet kılsın. Yıllarca onun takipçisi olmaktan gurur duyuyorum; bir daha kimse Kumandan Mirzabeyoğlu gibi olamaz. Onun yokluğunda ise biz mücadelemize devam edeceğiz.

***

Irak’ta bugüne kadar yaşanan bazı enteresan şeylerden bahsetmek istiyorum. Irak’ta 1958 senesinde gerçekleştirilen devrim neticesinde İngiliz ajanı olan Kral ve idarenin hâkimiyetine son verilmişti. Devrimi gerçekleştiren General Abdülkerim Kasım, Güney Iraklı bir Şii idi. O dönemde ordu Komünist Parti’nin kontrolü altındaydı. Elbette genel mânâda ülkede Britanya’nın tesiri göz ardı edilmeyecek derecedeydi. Buna mukabil sadece Bağdat’ta 15 bin Irak ordusu mensubu Komünist Parti üyesiydi. Ordudaki ikinci büyük güç ise Baas Partisi’ydi. Baas Partisi Arap ulusal hareketini temsil ediyordu; fakat çok geniş bir tesire sahip değildi. Fakat çok hızlı bir şekilde organize olarak orduda da güçlenmeye başladılar. Özellikle 1960’larda ne kadar güçlendikleri hissedilmeye başlandı ve daha sonra da iktidarı ele geçirdi.

Tarihî olarak genel hatlarıyla böyle bir yakın geçmişi olan Irak’ta bugünlerde bir seçim süreci yaşanıyor. Bu seçim sürecinde enteresan gelişmeler oldu. Mukteda el Sadr’ın liderliğini yaptığı koalisyon seçimleri kazandı. Sadr ailesi, Güney Iraklı en önemli, en tanınmış Şii ailelerinden birisidir. Vatansever bir ailedir, Mukteda es Sadr da vatansever bir kişidir. Bu aile, çoğunluğu Şii olan Irak’ın sömürgeci karşıtı, antiemperyalist, anti-siyonist Şii ailelerinden biridir. Zira ABD’nin Irak’ı işgali sırasında Amerikalılara direnmişlerdir. İslâmî bir devrime inanırlar. Bu devrim İran tipi bir devrimdir, bölgede Şii kontrolü sağlama fikrini dayanır. Keza Irak nüfusunun da büyük çoğunluğu Şiilerden oluşmaktadır. Kozmopolit bir yapıda olan Irak’ta Arapların yanı sıra Kürtler, Türkmenler ve çok az da olsa Ermeniler de bulunmakta.

Nitekim Sadr ailesinin Şiiliğinin yanı sıra Araplığı da vurgulanması gereken bir taraftır. Irak nüfusunun büyük bir çoğunluğu Şii olmasına ve Şiilik merkezli bir devrim arzulamalarına rağmen İran ile çok fazla yakınlaşmayı asla kabul etmezler. Çünkü Irak Şiileri Arap’tır, İran ise Fars milletine mensuptur ve Farslılar ile Araplar arasında tarihten gelen bir husumet vardır. Buna mukabil Saddam’ın devrilmesinden sonra Irak, İran’ın tesiri altına girmiştir. Mukteda es Sadr da bu dönemde Araplar ile Farslılar arasındaki husumete rağmen İran ile ilişkilerini geliştirmiştir. Menfaatlerini önceleyen bir davranış sergilemiştir.

Daha evvel çoğu Şii orijinli olan Iraklılarla bir takım ilişkilerimiz oldu, Wadi Haddad ve George Habaş’ın da içinde bulunduğu. Arap ulusal hareketini temsil ediyorlardı. Irak’ta 1968 senesinde gerçekleştirilen askerî müdahaleyle Baas Partisi iktidara geldi. Baas hükümeti döneminde, resmî kaynaklara göre Arapların yüzde 70’i Sünnî idi. Bunun doğruluğu hususunda bir takım tabiî şüpheler var. İran’da gerçekleştirilen 1979 devrimi Irak’ın içinde de bir takım ayrılıklara sebep oldu. Sonrasında gelinen süreçte ise Irak’a müdahale edildiğini biliyorsunuz. Irak’ın işgalinin ardından ise İran’ın tesirinde kalan ülkede Neo-Vahhabiler güçlenmeye başladı.

Sadr ailesi Saddam Hüseyin döneminde hiç bir zaman rahat edememiştir. Saddam onları dış bağlantıları sebebiyle gözetim altında tutmuştur. Nüfusunun büyük bir kısmı Arap olmasına rağmen Irak içeriden karıştırılmak ve güçlü bir devlet hâline gelmesi engellenmek istenmiştir. Zira Saddam yönetiminde güçlü bir Irak, ileride Siyonist İsrail’e büyük bir tehdit oluşturabilirdi. Saddam Hüseyin, Amerikan emperyalizmi tarafından devrildi.

Bu hafta gerçekleştirilen seçimlerin ardından Irak’ta tek başına Sadr ailesinin hâkim olduğu bir yönetim oluşmayacak. Neticede iktidara gelen bir koalisyon. Dolayısıyla Mukteda es Sadr çok güçlü olmayacak. Nitekim konuşmalarında toplumun her kesimine hitap etmeye çalışıyor. Pragmatik bir kişiliğe sahip olan bu adamın neler yapacağını ileride göreceğiz.
 
Allahü Ekber
20.05.2018

Tercüme: Faruk Hanedar

Baran Dergisi 593. Sayı