Sene 2009’un Nisan ayının üçüncü günü. Olay, İstanbul Kadıköy’de geçiyor:

“- Olay, çarşamba günü akşam saatlerinde Kadıköy’deki Eğitim Mahallesi Poyraz Sokak’ta meydana geldi. Ofisinden sekreteri Damla Taş ile ayrılan avukat Malik Zengin’in otomobilinin aynasına Kadıköy Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Birimi’ne bağlı bir resmi polis otomobili çarptı.

Yaşanan küçük kaza üzerine duran avukat Zengin, polislerden kaza ile ilgili tutanak tutulmasını istedi. Zengin, polislerin “Polisin geçiş üstünlüğü var, seni şikâyet ederiz.” diyerek kendisini darp ettiklerini iddia etti.

Zengin, “Polislere ‘Ben avukatım bu konuları iyi biliyorum’ deyince, koluma sert bir şeyle vurdular. Bunun üzerine otomobilimden inip ne olduğunu anlamaya çalışırken ikinci bir ekip daha geldi. Kollarımı arkaya kıvırıp kelepçelemeye uğraşıyorlardı. Avukatım diye bağırdım bana küfür etmeye başladılar. Bu sırada iki üç tanesi kollarımdan tutup, birkaçı da vurmaya devam etti. Beni Hasanpaşa Polis Merkezi’ne götürdüler. Bu sırada avukat kartımı bulunca hepsi bir anda ortadan kayboldu. Hepsinden şikayetçiyim.” dedi.”

Avukat Malik Zengin, arabasının aynasına çarpan ve yola devam eden “önleyici hizmetten” polislere selektör yapınca durmaları için, olan oluyor. Geçişüstünlüğünden giriyorlar polisler, zarar var ama, dinlemiyorlar, avukatı dövmeye başlıyorlar, müdahale etmek isteyen, avukatın sekreteri Damla Taş da darb ediliyor, avukatın omuzu çıkıyor, doktor çağırın diyor, çağırmıyorlar, Hasanpaşa karakoluna götürüp kimlik tespiti yapıyorlar, saatler sonra hastaneye götürüyorlar.

Birinci perde böyle iniyor.

2012’nin Aralık ayının son haftası; hadiseden üç buçuk yıl sonra:

“- Olaydan sonra da avukat hakkında “Polise direndiği ve hakaret ettiği” gerekçesiyle tutanak tuttular. Avukatın suç duyurusuna rağmen Kadıköy Kaymakamlığı, polislerin yargılanmasına “görevlerini yapmışlardır” gerekçesiyle izin vermedi. Buna karşın savcılık, avukat Zengin hakkında “polise hakaret ve direnme” suçlarından dava açtı. Kaymakamlığın “dava açılmasına gerek yok” kararına karşı açılan davada, idare mahkemesinin polislerin yargılanması gerektiğine karar vermesi üzerine savcılık polisler hakkında dava açmak zorunda kaldı. Avukata ve 6 polis memuruna açılan iki ayrı dava Kadıköy 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde birleştirildi.

Yaklaşık 3 yıl süren dava geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Avukat Zengin’in “kamu görevlisine hakaret ve direnme” suçlarından beraatine karar veren hâkim Ziyaeddin Mümtaz, polisler Oktay Burcu, Cumhur Acarca, Muhammet Uğur Şen, İbrahim Akkurt, Nurdoğan Efe ve Akın Söğüt’e “kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanarak kasten yaralama” suçundan 1.5 yıl hapis cezası verdi. Hâkim Mümtaz, polislerin sabıkasız olmaları nedeniyle cezalarından 3 ay takdiri indirim yaparak 1 yıl 3 aya düşürdü.

Hâkim, 2 yılın altında olduğu için erteleme, paraya çevirme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında olan bu cezaları “yargılama sürecinde pişmanlık göstermeyerek tekrar suç işlemekten çekineceğine dair kanaat oluşmaması ve yargılama aşamasında dosyaya yansıyan kişilik özellikleri değerlendirilerek” fiilen çektirilmesine karar verdi. Hâkim, polislere, avukat Zengin’e hakaret ettikleri ve sekreteri Damla Taş’ı yaraladıkları suçlamalarından ise beraat verdi.”

Avukata polise direnme ve hakaret etme isnadıyla açılan soruşturma tabii olarak karşı soruşturmanın açılmasına sebep oluyor. Aynası kırılan, dayak sebebiyle yaralanan ve omuzu çıkan avukat bir de hapse atılmaya çalışılırken işler ters gidiyor. Polisler “kamu görevlisinin nüfuzunu kötüye kullanım”dan cezalandırılıp, iyi halden de faydalandırılmıyorlar.

İkinci perde, iniyor.

2012 yılının Haziran ayı…

“- Kadıköy Hızırbey Caddesi No: 168’de bulunan Zeyrek Otomotiv’de 15 Haziran 2012 tarihinde saat 18.00’da meydana gelen olayda, Zeyrek Otomotiv’in sahibi Sami Zeyrek (52) ile oğlu Selami Zeyrek (24)’i kurşun yağmuruna tutan Zengin Otomotiv’in ortaklarından Malik Zengin (37) kayıplara karıştı. Saldırı sırasında Sami Zeyrek olay yerinde ölürken ağır yaralanan oğlu Selami Zeyrek yoğun bakıma alındı.”

2009 yılında polisler tarafından darp edilen avukat Zengin, üç sene sonra katil oluyor. Cinayeti işlediği tarihte polislerle ilgili dava devam etmekteydi; kuvvetli ihtimal, polislere darp ve yaralamadan ceza verilmemesinin sebebi de avukatın bu cinayeti, şiddete “meyli” olmasıdır.

Bir sene sonra yakalanıyor avukat Zengin ve ismi gibi oldukça zengin olduğu ortaya çıkıyor. Demirdöküm bayiliği olduğu gibi, Zengin Otomotiv isimli firması olduğu, “arkadaşlarının Sami Zeyrek’den borç aldıkları, kendisinin kefil olduğu, Zeyrek’i önceden tanıdığı, arkadaşları kaçınca borcun üstüne kaldığı” da ortaya çıkıyor. “Tartışma esnasında” onu öldürdüğü… İki müebbet hapis cezası alıyor bu dosyadan.

Üçüncü perde iniyor.

Sene 2019’un yaz mevsimini gösterirken, Avukat Zengin’i darp etmekten yargılanıp “nüfuzu kötüye kullanım”dan ceza alan polis Cumhur Acarca, Adana emniyetinde görevine devam etmektedir. Bir uyuşturucu operasyonu sonrasında da, muhakkak bunun önceki faaliyetlerinden gelen bir devamlılığı mevcuttur, dönemin Adana valisi Mahmut Demirtaş tarafından “üstün gayret” derecesiyle ödüllendiriliyor.

Dördüncü perde iniyor.

“- Konya Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube ile İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün ortak çalışmayla 29 Ekim gecesi Ereğli yolunda Adana'nın Yüreğir İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Cumhur Acarca'nın kullandığı 07 MSP 74 plakalı otomobil durduruldu. Kimlik kontrolü sırasında Acarca, uygulama noktasındaki polis memuru Yasin Noyan'a çarparak kaçtı. Polislerin peşine düşğü otomobil, yaklaşık 60 kilometrelik takibin ardından Ereğli- Adana karayolunda başka bir otomobile çarptı. Bu otomobildeki 4 kişi yaralandı. Kaza sonrası Acarca ile yanındaki eşi N.A. gözaltına alınmak istendi. Ancak Cumhur Acarca, görevli polislere direnince arbede yaşandı. Bu sırada polis memuru Süleyman Şimşek'in sağ el parmağı kırıldı, Ömer Canlı ise beline aldığı darbe sonucu yaralandı. 3 polis memuru ile otomobildeki 4 yaralı, hastaneye kaldırıldı. Polis memurları, tedavilerinin ardından taburcu oldu. Acarca çiftini gözaltına alan ekiplerin otomobilde yaptığı aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanmadı. Çevrede yapılan aramada ise otomobilden atıldığı anlaşılan 24 kilo 600 gram eroin bulundu. Konya Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan Acarca tutuklanırken, eşi N.A. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Acarca, "Arabada mal olduğunu bilmiyordum. Benim alakam yok. İzmir'e eşimi götürmek için yola çıktım. Cebimde 3 tane kamptagon vardı. O yüzden kaçtım." dediği belirtildi. Ayrıca Acarca'nın kaçarken otomobilinden attığı 24 kilo 600 gram eroinin piyasa değerinin 1.5 milyon lira olduğu belirtildi.”

2009’da bir hadisenin iki aktöründen biri (avukat) tefeciden borç alıp ödememek için katil olurken, diğeri (nüfuzunu kötüye kullanan üstün gayretli polis) hapçı ve uyuşturucu kaçakçısı oluyor!

Perde inmiyor bu defa!

Hem polis C. Acarca hem avukat Zengin, işlerini oldukça gizli yapmış birilerine benzemiyor. Polis Acarca’nın “ben devletim” (nüfuzunu kötüye kullanım) tavrı 2009’dan beri bilindiğine göre, aynı ahlaki şekilde devam ettiği de şüphesiz. Avukat Zengin’in durumunu anlamak biraz meşakkatli olsa da, meslek harici işlere girdiğinin de dar çevrede bilinmemesi muhal.

Bu iki yüz karasının “sıralı amir” ve barolarının, meşguliyetlerinden haberdar olmaması da muhal. Şayet gerçekten haberleri yoksa onlar da görevlerini yapmamışdemek mümkün.

İlgili polis teşkilatı ve onları devamlı eleştiren “hukuk abidesi (!)” İstanbul Barosu’nun 2009’da başlayıp 2021’de nihayete eren çirkef adli vakalarda en azından görevlerini savsakladıkları aşikâr.

Soru şu: Acaba kaç polis Cumhur Acarca ve avukat Malik Zengin daha var? Hukuku savunmakla görevli polis ve avukatların aslında tam tersi işlerle meşgul olduklarını “yiyemediği ciğere mundar diyen” şen sıpa mafya şeflerinden mi öğreneceğiz yoksa bu iki mesleğin kurmayları aralarındaki çürükleri kusarak aralarından atacaklar mı? Kusturulacaklar mı, kusacaklar mı? Birinci ihtimal daha güçlü herhalde.

Final Perdesi de böyle inecek herhalde!

Not: Polisleri cezalandıran asliye hâkimi Ziyaeddin Mümtaz, 17/25 ve sonrasında başlayan süreç içerisinde yükseliyor, İstanbul Anadolu Adliyesinde ağır ceza hakimliği yapıyor.

Dönemin Adana valisi Mahmut Demirtaş, Ağustos 2012’de atandığı, hapçı polise ödül verdiği görevinde dört sene daha kalıp, 10 Haziran 2020’de Mardin valiliğine atanıyor, halen de orada görevde.