Gazze hâlâ kuşatma altında. Gazze’de hâlâ katliamlar, açlık, susuzluk, elektrik ve ilaç krizi yaşanıyor. Ve dünya gündemi İran’ın tepkisini tartışmakla meşgul. Oysa mesele İran’ın pozisyonu ya da Amerika’nın iç dengeleri değil. Gerçek soru açıktır: Gazze nasıl kurtulur?

13 Haziran 2025’te İsrail’in başlattığı “Rising Lion” operasyonu, yalnızca askerî bir harekât olmanın ötesinde, global vesayet savaşında yeni bir safhanın işaretidir. Onlarca savaş uçağı ve insansız sistemle yürütülen bu harekât, İran’ın nükleer tesisleriyle birlikte doğrudan askerî ve istihbarî omurgasını hedef aldı. İran Genelkurmay Başkanı Bağerî, Devrim Muhafızları Komutanı Selamî ve birçok kritik isim bu saldırılarda öldürüldü. Böylece İsrail, İran toprakları içinde ne kadar rahat hareket edebildiğini açık biçimde ortaya koydu.

Sınırlı sayıda füze atışı ve Yemen’den yönlendirilen birkaç girişim dışında henüz stratejik bir cevap gelmedi. İran vuruldu ve sustu. Bu sessizlik, hesaplı bir taktikten değil, kuvvet kaybından kaynaklanıyor.

İran: Dağınık Bir Reaksiyon Ağına Dönüştü

Kasım Süleymani'nin 2020 yılında ortadan kaldırılmasıyla birlikte başlayan çözülme süreci, İran’ın etkisini önemli ölçüde aşındırdı. Lübnan’da Hizbullah pasifize edildi, Suriye sahasından silindi, Irak’taki nüfuz kırılgan hale geldi, Yemen’deki hareket kabiliyeti daraldı. Bu tablo, İran’ın artık kendi bölgesinde belirleyici hamleler yapma gücünü kaybettiğini gösteriyor.

Gelinen noktada İran, merkezî bir devlet yapısından uzaklaşarak yalnızca dağınık ve reaktif ağlar üzerinden kendini var etmeye çalışan bir yapıya evrildi. Strateji geliştirme, inisiyatif alma ve alan açma kabiliyeti zayıfladı. Zaman zaman karşılık verme iradesi belirse de, yön tayin etme ve denge kurma kabiliyeti büyük ölçüde ortadan kalkmış durumda.

Trump’a Şantaj

Trump döneminde Amerika’nın izlediği denge siyaseti, son dönemde organize biçimde sabote edildi. Trump’a karşı yürütülen itibarsızlaştırma kampanyaları, Elon Musk’ın marjinalleştirilmesi ve Epstein dosyasında Trump’ın adının geçtiğini ilân etmesi; hepsi aynı merkezin, yani Siyonist Tel Aviv bağlantılı odakların kontrolü doğrudan eline alma çabasıdır. Bu gelişmeler, Washington’un karar alma mekanizmalarının etkisizleştirildiğini ve ABD’nin artık eskisi gibi sadece bir vasıta olmadığını, doğrudan onların emrinde fiilî bir cephe savaşçısına dönüştüğünü göstermektedir.

Bu karmaşanın gölgesinde unutturulmak istenen esas hakikatse ortada duruyor: Gazze.

Odak Noktası Şaşmamalı: Mesele Hâlâ Gazze

Gazze hâlâ kuşatma altında. Gazze’de hâlâ katliamlar, açlık, susuzluk, elektrik ve ilaç krizi yaşanıyor. Ve dünya gündemi İran’ın tepkisini tartışmakla meşgul. Oysa mesele İran’ın pozisyonu ya da Amerika’nın iç dengeleri değil. Gerçek soru açıktır: Gazze nasıl kurtulur?

Bu soruya verilecek cevap, ne sloganlarla ne de diplomatik manevralarla sınırlı olabilir. Bu soruya verilecek samimi cevap, Medleen’in rotasında; Misrata sokaklarının kalabalığında; gönüllülerin ellerinde yükselen bayraklarda; konvoylara ekmek, ilaç, battaniye taşıyan yoksul milletlerin dualarında gizlidir. Tabiî bütün bunları organize edecek, işin diplomatik süreçlerini yönetecek, hukuk ve medya desteği sağlayacak Türkiye başta olmak üzere devletlerin desteği de şart.

Vicdan Konvoyu

Cezayir’den yola çıkan ve Libya’nın Misrata, Zaviye, Zliten gibi şehirlerinde coşkuyla karşılanan vicdan konvoyu, milletlerin devletler yerine sırtlamak zorunda kaldığı ahlâkî itirazın ifadesidir. Bu hareket, yalnızca yardım taşıyan araçlardan ibaret değil, aynı zamanda devletlerin suskunluğuna yöneltilmiş sivil bir haykırıştır.

Mısır sınırı ve sokaklarında durdurulan yalnızca otobüsler değil; susturulmak istenen, halkların müşterek vicdanıdır. Sisi’nin de artık inisiyatif alması ve tarihin doğru tarafında yer alması gerektir. Eğer ki mevcut tavrını sürdürecek olursa, belki Gazze’ye doğru akan insan seline set olabilir ama Mısır’ın kendi içinden yükselecek itiraz onu da iktidarını da boğacak potansiyeli haizdir.

***

Yahudi Devleti’nin İran’ı hedef alan saldırıları elbette mühimdir; fakat Müslüman medya başta olmak üzere dünyanın odak noktasının Gazze’den şaşmaması, Gazze’ye yönelen sivil vicdan konvoyuna katılımın teşvik edilmesi ve önündeki engellerin kaldırılmaya çalışılması şu ân için diğer her şeyden daha elzemdir.