NEFAM tarafından çıkan ve Abdurrahman Hacımelek’in kaleme aldığı “Âlimler ve Necip Fazıl” adlı eser, Cumhuriyet sonrası Türkiye’sinde İslâm davasını omuzlamış ve bu uğurda fikir ve aksiyon mücadelesi vermiş Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in etrafında teşekkül eden ilim-irfan çevresini ortaya koymaktadır.
Abdurrahman Hacımelek’in titiz bir araştırmayla kaleme aldığı bu eser, Necip Fazıl’ın şahsiyetini ve düşünce inşasını ve doğrudan ya da dolaylı münasebet kurmuş olan büyük âlimleri, arifleri ve dava adamlarını bir araya getirerek kadim bir silsilenin halkalarını gün yüzüne çıkarmaktadır.
Eser, her bir bölümde bir âlimin veya bir büyüğün hayatına, mücadelesine ve ilmî mirasına yer verirken, ardından bu şahsiyetin Necip Fazıl’la olan fikrî ve irfanî irtibatını gözler önüne seriyor. Bu yönüyle kitap, bir şahsiyetler kronolojisi değil; geçmişle günümüz arasında kurulmuş bir irfan köprüsüdür. Eserde yer verilen isimler arasında Şeyhü’l-İslâm Mustafa Sabri Efendi, Bediüzzaman Said Nursî, Ahmed Hamdi Akseki, Ömer Nasuhi Bilmen, Ali Ulvi Kurucu, Seyyid Ahmed Fâiz Berzencî, Esad Erbilî ve Bayram Ali Öztürk gibi İslâmî düşünce ve hizmetin öncüleri yer almakta, bu isimlerin Necip Fazıl’ın düşünce mimarisindeki etkileri tahlil edilmektedir.
Kitap, bir ferdin hakikate ulaşma çabası değil, bir ümmetin kadim tecrübesinden beslenen bir remz şahsiyetin hangi kaynaklardan beslendiğini, hangi mânâ önderlerinden istifade ettiğini ve kimlerle aynı cephede saf tuttuğunu göstermektedir. Necip Fazıl’ın fikir ve aksiyon sahnesinde aldığı tavır, bu büyük isimlerle olan irtibatlarıyla birlikte daha derinlikli anlaşılmakta, onun yalnız bir mütefekkir değil, İslâm davasını çağının şartları içinde diriltmeye çalışan bir cemiyet mimarı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Eserde, “hakikati hakikatten öğrenmek” düsturuyla, Necip Fazıl’ın kimlere hürmet ettiğini, hangi ölçüleri esas aldığını ve neyi niçin takdir ettiğini gösteren çok sayıda örnek sunulmaktadır. Bu yönüyle kitap, “kimseleri beğenmezdi” tarzında yaygınlaştırılan sığ ve maksatlı söylemlere karşı güçlü bir delil olarak durmakta; ölçünün şahıslardan değil, hakikatten kaynaklandığını hatırlatmaktadır.
Necip Fazıl’ın şahsında temessül eden fikrî inkılâbın arka planını merak edenler için bu eser, bir fikir soyağacıdır. Her bir âlimin hayatı, Necip Fazıl’la olan irtibatı üzerinden değerlendirilirken, aslında bir çağın büyük hesaplaşmaları da satır aralarında yerini bulmaktadır.
Mustafa Sabri Efendi ile Batıcılık ve reformist akımlara karşı verilen mücadele, Mehmed Âkif’le yaşanan fikrî kırılmalar, Bediüzzaman’la kurulan ortak noktalar ve farklılıklar, eserde biyografik birer bilgi olmakla birlikte bir medeniyet muhasebesinin parçaları olarak işlenmiştir.
Dil ve üslup olarak eser, kuru bir akademik anlatımı değil; tefekkürle derinleşmiş bir muhasebe dilini tercih ediyor. Her bölüm, bir âlimi, bir dönemi, bir ruhu ve bir dava çizgisini yansıtmaktadır. Bu yönüyle kitap, hem İslâmî düşünceyle ilgilenen araştırmacılar hem de gelenekle bağ kurmak isteyen genç dimağlar için kıymetli bir kaynak niteliği taşımaktadır.
“Âlimler ve Necip Fazıl”, Üstad’ın ve onu besleyen, yetiştiren ve onunla birlikte çağını yoğuran büyüklerin de kitabıdır. Her satırı, bir davanın hangi ellerde nasıl taşındığını; bir fikir mimarının hangi ocaklarda nasıl piştiğini göstermektedir. Bu eser, bir hatırat yahut biyografi olmaktan öte bir dava zincirinin ilmî ve fikrî izharıdır. Müslümanlara, yeniden kendi büyüklerini tanıma ve kendi mirasını hatırlatma öyküsüdür.