Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun’un başhocası olan Hoca İshak Efendi, Yunanistan’ın Arnavutluk sınırında bulunan Yanya’nın Narda kasabasında Musevi bir aileye mensup olarak doğmuştur. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte M. Franco eserinde 1774 olarak vermiştir. İshak Efendi’nin Mühendishane’deki tahsilinden öncesine dair herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte, İstanbul’a gitmeden evvel Arapça, Türkçe, Farsça, Yunanca, Latince ve Fransızca öğrenmiş olduğu bilinmektedir. Kendisi İbraniceyi aile muhitinde, Yunancayı doğduğu kasabada öğrenmiştir. Türkçe, Arapça ve Farsça biliyor olması ise onun İslamiyet’i erken yaşta kabulünü ve sonrasında iyi bir medrese tahsilinden geçtiğini göstermektedir.

İshak Efendi İstanbul’a gittiğinde Mühendishane-i Berri-i Hümayun’a talebe olarak girmiş, 1806-1815 yıllarını burada eğitim görerek geçirmiştir. İshak Efendi Mühendishane’deki talebeliği esnasında zekâsı, bilgisi ve çalışkanlığıyla Osmanlı’da modern matematiğin öncülüğünü yapmış olan Başhoca Hüseyin Rıfkı Tamanî’nin dikkatini çekmiştir. Tamanî 1816’da Medine’deki mübarek binaların tamiri ile görevlendirildiğinde, İshak Efendi’yi yardımcı olarak maiyetinde götürmüştür. Medine’deki görevinden bir müddet sonra İstanbul’a dönmüş olan İshak Efendi’nin 1823-24 tarihinde Mühendishane’nin son sınıfına 45 kuruş maaşla “şakird” olmuştur.

Mezun olduktan sonra Mühendishane-i Berri-i Hümayun’da matematik hocalığına başlayan İshak Efendi’nin Sami ve Bahai adlı iki oğlu bir de kızı vardır. 1824’te Divan-ı Hümayun tercümanı olan İshak Efendi bu görevini aynı zamanda Mühendishane’deki görevini de devam ettirmek şartıyla 1829 senesine kadar devam ettirmiştir. Bu süreçte İshak Efendi hakkında ileri sürülen töhmet, 1829 senesinin son aylarında onun Balkanlar ve sahillerdeki istihkamların kontrol ve tamiriyle vazifelendirilmesine sebep olmuştur. Temmuz 1829’da Balkanlara gönderilen İshak Efendi, buradan 1830’da dönmüştür. 1830’un sonunda kendisinin Mühendishane’ye başhoca olarak tayini kararlaştırılmıştır.

Modern ilimlerin Osmanlı Devleti’ne girişine öncülük etmiş bir isim olan Başhoca İshak Efendi, Mühendishane’ye tayin olur olmaz burada birçok değişiklik yapmış, öncelikle ehliyetsiz hocaların işine son vermiş ve Mühendishane’deki derslerin işlenişini düzene sokmaya çalışmıştır. İshak Hoca’nın eğitmenliğini yaptığı son sınıfta bir günlük tedrisatta biri tatbikat olmak üzere beş ders mevcuttur. Otuz altı mühendis adayı her sabah erkenden geldikleri kütüphanede kendilerine ait olan sandalyelerde çalışmalarına başlamakta, her gün üçlü takımlara ayrılarak o günkü dersin yazı, hesap ve şekillerini sınıftaki büyük kara tahtaya nöbetleşe işlemektedirler. Derslerin işlenişi, önce hocanın dersi anlatması, sonra nöbetçilerin bunu tahtaya yazıp, talebelerin de ellerindeki yazı tahtalarına bunları kopyalaması şeklindedir. Daha sonra hoca derse dair değerlendirmesini yapar, dersin işlemleri yapılır, soru-cevap şeklinde alıştırma ile ders tamamlanmış olur ve talebeler ikinci derse kadar odalarında istirahate çekilirler. Güne Bezout’un Fransızca Matematik kitabından kısa bir tercümeyle başlanır, yine bu kitaptan “hidrolik” bahsi işlenir, ikinci derste ise İshak Efendi’nin Mecmua-i Ulum-i Riyaziye’sinden mekanik kısmı okutulurdu. Üçüncü ders camide öğle namazını müteakip gerçekleştirilir, burada mantıktan İsagoci kitabı okutulurdu. Dördüncü derste ise İshak hocanın kendi telifi olan Usul üs-siyağa kitabı okutulurdu. Tatbikat dersi olan beşinci ders, halifelerden birinin o gün için seçilen bir ressam ve on talebeyi araziye çıkarıp okunan derslerin uygulamasını yaptırması şeklinde gerçekleştirilirdi.

İshak Efendi’nin baş hocalığı zamanında eğitim sistemine pek çok yenilik getirilmiş, yeni alet ve teçhizatlarla mühendishanelerin donanımı kuvvetlendirilmiştir. Bunlara örnek olarak sınıfın ortasına dersin şekillerini çizme ve hesap yapma amaçlı yerleştirilen büyük kara tahta ve talebelerin dersi yazabilmeleri için tedarik edilmiş olan yazı tahtası verilebilir. İshak Efendi başhocalığı esnasında eğitim malzemesi tedariki ve Mühendishane’de yapmış olduğu düzenlemelerin yanı sıra fen eğitimi için ihtiyaç duyulan birçok kitabı telif ve tercüme yoluyla hazırlayarak bastırmıştır. Başhoca İshak Efendi Batı’da gelişen modern bilimin Osmanlı Devletine girişine öncülük etmiş önemli bir bilim insanıdır. İshak Efendi’nin gerçekleştirdiği geniş ve hızlı tercüme hareketi ve Mühendishane-i Berri-i Hümayun’un eğitim sistemine getirdiği yenilik ve düzenlemeler Osmanlı bilim hayatında önemli gelişmelere vesile olmuştur. Hazırladığı birçok eser ile Türk bilim ve eğitimine pek çok katkıda bulunmuş, pozitif bilimlerin Osmanlıya girişine öncülük etmiştir. İshak Efendi derslerinde gayet ciddi, çalışkan, vazifesine düşkün, meslektaşları ve talebelerince sevilip sayılan bir baş hocadır.

Başhoca İshak Efendi’nin eserlerinin en önemlisi 1831-1834 yılları arasında basılmış olan, Osmanlı Devleti’nin ilk pozitif bilimler ansiklopedisi mahiyetinde olan ve modern bilimlerin Osmanlı’ya girişine öncülük eden Mecmua-i Ulum-i Riyaziye adlı eseridir. Mecmua-i Ulum-i Riyaziye, 4 ciltlik ansiklopedik bir eser olup fizik, kimya, biyoloji, astronomi, matematik, eczacılık, zooloji gibi pozitif bilimleri Osmanlı Devleti’ne derli toplu şekilde sunan öncü eser olma niteliği taşımaktadır. Mecmua-i Ulum-i Riyaziye’nin ilk iki cildi aritmetik, cebir, geometri gibi matematik konularını kapsarken üçüncü cildi fizik ve mekanikle ilgilidir. Dördüncü cilt ise kimya, mineraloji, botanik gibi konuları kapsamaktadır. Eserde konuların işlenişi, öncelikle konulara ait temel tanımların verilmesi ve ardından bu tanımları takip eden kanunların sıralanması şeklindedir. Her cildin sonunda işlenen konulara dair şekillerin sunulduğu bir şekiller bölümü mevcuttur. Konular bu şekiller üzerinden açıklamalı olarak anlatılmaktadır. Büyük kısmı çeşitli Batı kaynaklarından çeviri yoluyla hazırlanan eserde uyarlama yoluna da gidildiği görülmektedir. Birçok yeni terimi Osmanlı bilim terminolojisine katan bu eser, aynı zamanda Osmanlı Devleti’ne kimyayla ilgili bir makale sunan ilk eserdir. Eser, öte yandan, diferansiyel ve entegral hesap gibi modern matematik konularını sunarak, modern matematiğin Osmanlı’ya girişini sağlamıştır. Eserin bir diğer önemli özelliği, sunduğu bilgiler bakımından Osmanlı askerî eğitim müesseselerinde Batı fen eğitimine denk seviyede bir eğitimin verilebilmesini sağlamış olmasıdır. Eserin, 1841-1845 yılları arasında Mısır Bulak matbaasında tekrar basılması da sahadaki etkisinin büyüklüğünün ve modern Batı bilimlerinin Osmanlı’ya aktarımındaki rolünün göstergesidir.

Başhoca İshak Efendi, telif ettiği ve Batı kaynaklarından tercüme ettiği pek çok eseriyle Osmanlı bilim literatürüne çok önemli katkılarda bulunmuştur. Bu katkılarında, Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun’un kendi matbaasının olması ve arzu ettiği eserleri rahatlıkla yayınlayabilmesinin etkisi de mevcuttur. Başhoca İshak Efendi, tercüme ettiği eserlerdeki bilimsel terimleri direkt nakletmek yerine bunların Osmanlıcadaki karşılığını bularak nekletmeye özen göstermiştir. Öte yandan, Arapça ifadeleri zahmetli olan terimler yerine, bunların yabancı dildeki karşılıklarını kullandığı terimler de mevcuttur. İshak Efendi’nin kendisinden önce türetilmiş olan fakat eserlerindeki kullanımıyla yerleşmesine vesile olduğu bir takım terimler de mevcuttur. Buna ilk defa Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi tarafından kullanılan Oksijen ve Hidrojen terimlerinin karşılıkları olan Müvellidülhumuza ve Müvellidülma terimlerinin İshak Efendi’nin eserleri sayesinde uzun yıllar Osmanlı kimya terminolojisinde kullanılması örnek olarak verilebilir. Böylece İshak Efendi, yayınlamış olduğu eserlerle Osmanlı literatürüne ciddi bir katkı sağlamış olduğu gibi, kendisinin Osmanlı bilim terminolojisine de önemli katkıları mevcuttur.

1834 tarihinde, İshak Efendi başhoca iken Medine’de “ebniye-i mübarekenin” tamiriyle vazifelendirilmiş, Şubat 1836’da Medine’den İstanbul’a dönüş yolunda vefat etmiştir. Hasköy’deki Mühendishane yakınındaki mezarlığa üzerine “Divan-i Hümayun sabık serhalifesi ve Mühendishane-i Hümayun Başhocası el-Hacc Hafız İshak Efendi” ibaresi bulunan bir taş dikilerek hatırası yad edilmiştir. Dönemin gazetesi olan Takvim-i Vekayi, İshak Efendi’ye devrin ikinci Katip Çelebi’si demekte ve şahsı hakkında methiyelerde bulunmaktadır.

Kaynakça: Ekmeleddin İhsanoğlu . “Başhoca İshak Efendi”. Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. c. 22. İstanbul: 2000: 529-530; İDA.

Baran Dergisi, 775. Sayı