Şiir, hayatı anlamlı kılan bir aynadır. O aynada insan sadece yüzünü değil, var oluş sebebini görür. Bu yüzden biz düşünmeyi değil, şiirle düşünmeyi teklif ediyoruz. Çünkü düşünce, şiir idrakiyle başladığında ancak yön kazanır. Aksi hâlde insan sadece konuşur, tekrar eder, şekil üretir ama özden kopar. Ve hakikatten kopan her şey, zamanla kendini inkâr eder.
İnsan kendini çoğu zaman unuttuğunu bile fark etmez. Yaşadığını zanneder ama aslında sadece sürükleniyordur. Sabah uyanır, aynaya bakar, işine gider, konuşur, güler, yorulur… ama içeriden gelen bir eksiklik hissi onu sessizce tüketir. Bu eksiklik, çoğu zaman adını koyamadığı bir boşluk gibi yaşanır. Oysa eksik olan şey apaçıktır: şiir.
Şiir, sanıldığı gibi sadece bir edebiyat türü değildir. O, kelimelerden ibaret bir süsleme sanatı da değildir. Şiir, insanın hakikatle kurduğu en saf temastır. Sadece aklın değil, sadece duygunun da değil; hem ruhun, hem fikrin, hem sezginin bir araya geldiği, insanı kendi merkezine çeken bir hâl. Bu yüzden şiiri kaybeden insan, aslında yönünü kaybeder. Yönünü kaybeden insan da neye baktığını değil, sadece baktığını zanneder.
Şiir idraki, hakikate doğru açılmış bir yöneliştir. Akıl yalnız başına işleyebilir ama şiir idraki olmadan sadece tekrar eder. Çünkü hiçbir akıl hakikati kavrayamaz. İnsan, hakikati kuşatamaz. Aksine, insan hakikat tarafından kuşatılmıştır. Bu kuşatmayı fark etmek, ona yönelmek ve teslim olmak ise ancak şiir idrakiyle mümkün olur. Aklın şiir idrakiyle yönelmediği bir yerde, hakikatin kuşatmasına teslimiyet değil, sadece tekrar vardır. Bugün birçok insan bilgiyle dolu, ama hakikate kapalı. Çünkü şiiri unuttu.
Modern hayat şiiri süsledi ama susturdu. Ona biçim verdi ama özünü aldı. Ritmi öğretti ama ruhunu unutturdu. Şiiri sadece estetik bir zevk olarak gören sistem, onun insanın iç dünyasını ayağa kaldıran hakikat yönünü görmezden geldi. Bugün gençler kelimelerle konuşuyor ama anlamla buluşamıyor. Çünkü şiirin ne olduğunu değil, nasıl yazıldığını öğreniyorlar. Oysa şiir öğrenilmez, yaşanır. O hâl, insanın Allah’a yönelme biçimidir.
Şiir, hayatı anlamlı kılan bir aynadır. O aynada insan sadece yüzünü değil, var oluş sebebini görür. Bu yüzden biz düşünmeyi değil, şiirle düşünmeyi teklif ediyoruz. Çünkü düşünce, şiir idrakiyle başladığında ancak yön kazanır. Aksi hâlde insan sadece konuşur, tekrar eder, şekil üretir ama özden kopar. Ve hakikatten kopan her şey, zamanla kendini inkâr eder.
Bugünün genci önce kendini duymalı. Kendisini duymak ise, şiirin kapısını aralamaktan geçer. Şiiri unutan insan, sadece kelimeleri değil, kendisini de kaybeder. O yüzden bu çağın en büyük ihtiyacı, yeniden şiir idrakiyle düşünmektir. Çünkü şiir varsa yön vardır. Ve yön varsa insan vardır.